Paylaş
Dün akşam Salon İKSV 5. yaşını harika bir partiyle kutladı.
16 Ocak 2010 tarihinde İstanbullular’a merhaba diyen SALON, 5 sene içinde yarattığı ve hatta ileri taşıdığı haklı kalitesini her etkinliğinde bizlere gösterdi. Bugüne kadar klasik müzikten caza, rock'tan alternatif müziğe pek çok ismi sahnesinde ağırlayan Salon, konserlerin yanında söyleşi, tiyatro ve edebiyat sohbetlerine de ev sahipliği yaptı.
RAKAMLARLA SALON
5 yılda 569 etkinlik gerçekleştirmiş.
Bu etkinliklerde farklı ülkelerden 2500’ün üzerinde sanatçı ağırlamış.
383 konser, 72 söyleşi, panel ve edebiyat buluşması, 114 tiyatro ve dans gösterisine ev sahipliği yapmış.
Salon’da Türkiye müzik sahnesinin önde gelen isimlerinin de dahil olduğu 104 grup sahne almış, hatta yeni albümlerin lansmanları için Salon İstanbul’un en havalı mekanı olmuştur.
Dün gece Salon’un 5. Yaş kutlamaları Salon’un Direktörü Bengi Ünsal’ın konuşmasıyla başladı. Bengi’nin konuşmasının ardından Salon’un sahnesi yerini birbiri ardına devam edecek sürpriz konserlere bıraktı.
İlk olarak Mabel Matiz ve Kalben’in birlikte sahneye çıkmasıyla başlayan konserler serisi Salon’u dolduran birçok kişi gibi benim için de resmen rüya gibi başladı. Sofar’ın yıldızı Kalben ve pop müziğinin son senelerdeki en güçlü seslerinden olan Mabel’in birlikte seslendirdikleri şarkılar o kadar güzeldi ki, böylesi özel bir gece için bundan daha özel bir performans düşünemiyorum.
Mabel ve Kalben’in performaslarından sonra Salon sahnesi Korhan Futacı ve Kara Orkestrası’nı ağırladı. Korhan Futacı ve Kara Orkestrası’nın güçlü sesi ve mekana yaydığı enerji o kadar kuvvetliydi ki, davetlilerden hava almak için mekanın dışına çıkanlar bile çok sürmeden içeri akın ettiler.
3. olarak sahneye çıkan bir başka Sofar mezunu Görkem Han jr. ilk şarkısıyla Salon’un bütün ışıklarını söndürüp içerdeki kalabalığı şarkısına kitledi. Görkem’in performansında bir başka sürpriz de 123’ün vokali Dilara Sakpınar’ın ona eşlik etmesiydi. İkilinin uyumu o kadar güzeldi ki, dün akşamdan sonra Görkem Han Jr.’ın Dilara ile yeni bir şarkı yapmasını düşünen bir tek ben değilimdir herhalde.
Hiç bitmesin dediğim gecenin konser maratonu Ah Kosmos ile sonlandı. Ah Kosmos gerçekten o kadar iyi ki, onları her dinleyişimde Türkiye’den böylesine başarılı bir grubun çıkmasına her defasında gururlanıyorum. Konserlerle coşup iyice havaya giren Salon ahalisi geceye Kaan Düzarat’ın DJ setiyle devam etti.
Kıssadan hisse, özellikle alternatif müzik alanında İstanbul’un en önemli kalelerinden birisi olan Salon’un 5 senedir oluşturduğu bu kaliteli, erişilebilir müzik algısını daha da arttırarak, bizleri kapısında kuyrukta bekletecek konserlerle buluşturmaya devam etmesi tek dileğim. Başta İKSV olmak üzere bu hayali gerçekleştirecek cesaret ve bitmez enerjisinden ötürü Bengi Ünsal’ı bir kere daha kutlamak isterim, nice 5 senelere!
DÜNYANIN EN HIZLI DAVULCUSU YARIŞMASI
“World’s Fastest Drummer” adıyla Amerika’da düzenlenen Guinnes Worlds Records ile birlikte dünyanın en hızlı davulcusunu bulmayı amaçlayan organizasyon şimdi Türkiye’de de düzenleniyor.
Yarışmada el ve ayak olmak üzere iki kategori yer alıyor. İki kategoride de 1 dakika içinde en fazla single stroke (sağ-sol) vuruşu yapan o yılın en hızlı davulcusu unvanını kazanıyor. Vuruşların ölçümü için ABD patentli Drumometer kullanılırken, Türkiye’deki yarışmada da aynı kurallar ve metodun uygulanacağını belirtmekte fayda var. Söz konusu yarışmanın kazanan ilk 3’ü yarışmanın sponsorları olan Zuhal Müzik, İstanbul Agop Cymbals, D52 Davul Methodu ve TürkGitar’dan özel ödüller kazanacaklar.
Yarışma için baget tercihi tamamen yarışmacıya aitken, ayak kategorisi için kullanılan twin pedal standart olduğunu belirtiliyor. 2014’te Nashville ABD’de Dünyanın En Hızlı Davulcusu yarışmasına katılan ve ayaklarda dakikada 940 vuruşla derece yapan Erhan Karaca WFD yarışmasını Türkiye’de organize ediyor. Yarışmaya katılmak için herhangi bir ön koşul yok, İlgilenenler için tüm detaylar yarışmanın resmi sayfasında: https://www.facebook.com/wfdturkey
GÖKSEL – SEN ORDA YOKSUN
Bu yaz Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde Göksel konserine gittiğimde, bildiğim Göksel ile o gece tanıdığım Göksel bambaşkaydı. O konserde yeni şarkılarının hazır olduğunu Kasım ayında yeni albümünün çıkacağını müjdelemişti. Bütün konser belki bir tane yeni şarkı söyler diye kendimce hayal ederken, Göksel sabırla albümü bekleyeceğini belirtmiş, hiçbir yeni şarkı söylemeden normal konser programını tamamlamıştı.
Beklenen albüm biraz rötarla önceki hafta piyasaya çıktı. Bir önceki albümdekine benzer kısa saçlı stiline devam eden Göksel, yine siyah beyaz bir fotoğraf ile bizleri karşılıyor. ‘Sen Orda Yoksun’ adlı albümü son 1,5 haftanın dijital olarak en çok satılan albümü olmayı da kısa sürede başardı. Göksel bir önceki ‘Bende Bi Aşk Var’ gibi müthiş bir albüm yaptıktan sonra ne yapacağı herkes tarafından merakla bekleniyordu. Buradan bakınca ‘Sen Orda Yoksun’ u her dinlediğimde bende sanki bir önceki albümün devamı niteliğinde bir his bıraktığını farkettim.
Sanatçının 9. Stüdyo albümü olan ‘Sen Orda Yoksun’, Göksel’in naif sesiyle dolu şarkılardan oluşan, melodik olarak yine çok güçlü ve akılda kalıcı bir albüm olmuş. 11 şarkıdan oluşan albümde 10 şarkının söz ve müziği Göksel’e aitken, bir şarkıyı Mabel Matiz ile birlikte yazmışlar. Albümle ilgili araştırma yaparken karşılaştığım ortak yorum genelde Göksel’in eşsiz yorumunda birleşiyor. Bütün sene sıkı sıkı sarılacağımız, melankolisi tam dozunda, bütün sene durmadan dinlenecek çok başarılı bir albüm olmuş ‘Sen Orda Yoksun’. Albümü dinlemeye başladıktan sonra tekrar başa döndüğünüzde, hatta bu 2-3 kere tekrarladığında bana hak vereceğinize eminim.
YILDIZLAR
Sen Orda Yoksun (harika bir açılış şarkısı ve albüm ismi olarak da 10 numara olmuş)
Isırgan
Açık Yara
Belki Adın…
Kolay Mı? (Nostalji ezgili bu şarkı bana eski Türk filmlerini hatırlattı)
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ
Gittiğinde (Albümdeki en çok tekrar tekrar dinlediğim şarkı)
Kelepçe
Denize Bıraksam (Albümün incisidir)
Paylaş