Paylaş
9 yaşında babasının aldığı org ile başlayan müzik yolculuğu, yaklaşık 10 sene büyük bir azimle ve ailesinin desteğiyle devam etmiş. Piyano dersleri için bol bol klasik müzik dinlese de, discman’inde Cranberries-Everybody Else Is Doing, So Why Can’t We?, No Doubt- Tragic Kingdom ve RHCP – By The Way albümleri tekrar tekrar döner dururmuş.
Mimarlık fakültesinden mezun olduktan sonra müzik ile profesyonel bir buluşma yaşayan Kayıkçı, klasik repertuarı çalarken onu esas heyecanlandıranın yaptığı müziği modifiye ederken yaşadığını anlatıyor. Mikrofonlara yaptığı manipülasyonlar, tasarladığı yeni sesler giderek başka bir ilgi odağı olmaya başlamış. Müzik geçmişiyle tasarımcı kimliğinin birleştiği alanda yaptığı şarkılarla yeniden doğmuş.
‘Doğum/Birth’ sanatçının yayımladığı ilk şarkı olarak kariyerinde özel bir yere sahip. Hayatındaki kırılma noktasına tanıklık eden bu şarkı, tüm rutinlerinin ve dinamiklerinin baştan aşağı değiştiği bir döneme ayna tutuyormuş. Bu değişim sanatçının zihninde ve ruhunda kendini yeniden doğurma olarak yankı bulduğu için eserine ‘Doğum’ adını vermiş. ‘Doğumlar sancısız olmaz’ diyen sanatçı, parçanın girişinde sancıya dair bir tarif olduğunu ve devamında doğum mucizesiyle gelen bir rahatlama olduğunu belirtiyor.
Büşra Kayıkçı’nın müziğinde ve yaptığı resimlerinde esasen hayatındaki sadelik başrolde. Sade olmaya bakışını sorduğumda ‘fazlalık olarak algıladığım hiçbir şeye tahammülüm yok’ diyor. Kendisini sadeliğe götüren esas kanalın bu olduğunu belirten sanatçı, işlevi yoksa veya onsuz da hayat devam ediyorsa, hemen görsel ve işitsel alanından çıkarttığını söylüyor. Sadece sanat özelinde değil, evinde, ilişkilerinde, yiyip içtiğinde, giydiğinde yani kısacası her anında onunla olan bir refleks olduğunun altını çiziyor.
Sadeliğe olan vurguyu düşünce ilk albümü ‘Eskizler’deki şarkıların hikayelerini merak ediyorum. Son derece sıradan, günlük rutinlerden, baktığı her şeyden beslenerek ortaya çıkan eserler olduğunu belirtiyor. Örneğin ‘Melez Lavanta’ aromaterapik yağın onda bıraktığı etkiyi, ‘Yeşil’ piyanosunun yanındaki pencereden izlediği çınar ağacını anlattığını söylüyor. ‘Gölgeler’, her gün akşam güneşinde ofisine vuran ışığın ve gölgelerin duvardaki eşsiz dansını, ‘Bir Rüya Gördüm’ ise her sabah bambaşka bir senaryoyla uyandığı uzun rüyalarını, ‘Polaroid’ kızıyla lunaparkta çok eğlendikleri bir gün çektirdikleri ilk polaroid fotoğrafı anlattığını aktarıyor.
Çalarken onu mutlu eden, hüzünlendiren, motive eden eserleri sorduğumda, kendisinin genelde ritmik ve bol tekrarlı motifler çalmaktan keyif aldığını söylüyor. Bir modern sanat müzesinde sürekli aynı yönde dönen bir objeyi izlerken, tekrar eden şeylerin verdiği güven duygusunu fark ettiğini, aynı şeyi tekrar ettiği için bir sonraki adımı bilmenin, hayal kırıklığına veya şüpheye yer olmadığını, bu durumun müzikteki karşılığını bu kadar benimsemiş olmanın altında benzer hisler yattığını belirtiyor. Neredeyse tüm çalışmaları bu stilde olduğu için hepsinden aynı keyfi aldığını ekliyor.
Film müziği yapmayı çok istediğini belirten Büşra Kayıkçı, genelde Alexandre Desplat’ın tüm çalışmalarını çok beğendiğini, ‘Atonement’ filminin giriş sahnesindeki müzikten çok etkilendiğini söylüyor. Bu sahnenin kendisinin bizzat müziğin öğelerini oluşturduğunu, daktilo sesiyle başlayan müziğin sonrasında Marianelli’nin çarşaf serme, kapı çarpma seslerini kullanmasının kendisinin müzik dışında özel olarak dinlediği sesler olduğunu söylerken, belki de bu yüzden çok etkilendiğini ekliyor.
Büşra Kayıkçı’nın TEDX konuşmasını belki izleyenleriniz olmuştur. Müzisyen bir anne olarak çocukların müziğe ilgisi hakkında düşüncelerini sorduğumda, kendi kızına eğitim vermek için özel bir program takip etmediğini belirtiyor. Günün çoğunluğunda kendisi çalışırken onun yanında olduğu için zaten birçok şeyi duyduğunu ve zihnine kazındığını söylüyor. Esas talebin çocuğun kendisinden gelmesinin her şeyden daha önemli olduğunu belirtirken, müziğin özünde sezgisel bir mesele olmasının da altını çiziyor.
Pandemi dönemindeki online performanslar ile belki de ulaşması zor yerlere kolayca ulaşabildiği bir dönem olduğu için kendisini şanslı hissettiğini belirten Büşra Kayıkçı, yaratıcılık anlamında bu dönemi iyi değerlendirdiğini de ekliyor. Bir süredir yeni albümü üzerinde çalışan sanatçı, bu albümün bol özlem hissiyle dolu olduğunu söylüyor. Şehir hayatının verdiği sıkışmışlık duygusunu ötelemenin yollarını ararken ortaya çıkan sesler olarak özetliyor. Pandemi döneminin en çok kendisine ‘mekan’ sorgulattığını ekleyen sanatçı, müzikle mekan değiştirdiğimize inanan biri olarak yeni albümün hazırlık evresinde bu fikre tutunduğunu ve belki de burada şifa bulduğunu belirtiyor. Büşra Kayıkçı’nın dünyasına ve yeni şarkılarına dair ipuçları ilk defa 7 Şubat’taki Zorlu PSM online konserinde olacak, kaçırmamanız dileğiyle!
The Weeknd Super Bowl’da Canlı Söyleyecek!
Bu Pazar gecesi senenin en heyecanlı performanslarından Super Bowl devre arası şovunda The Weeknd sahne alacak. Malum bu sene Grammy’de geçen senenin albümlerinden olan ‘After Hours’ ile hiçbir kategoride aday olmamasıyla ortalığı kasıp kavruran The Weeknd, tüm dünyanın kitlenip izleyeceğiz 12-13 dakikalık bu özel şovu üzerinde çok uzun zamandır çalışıyor. Şovun yapımcısı Jesse Collins, kendisiyle yapılan bir röportajda, Covid 19 önlemlerine uymanın gerekliliğine rağmen önceden kayıtlı performans yerine, bu efsane şovu The Weeknd’in canlı performansla yapacağını açıklamış.
Milyonların canlı izlediği bu şovda her sene sahne alan o meşhur isim sahnedeki danslarıyla, konuk ettiği sürpriz isimlerle deyim yerindeyse izleyenlerin ağzını açık bırakıp hem geceye imzasını atıyor hem de reytingleri yakalıyor. The Weeknd’in bu anlamda nasıl bir sürprizle geleceğini gerçekten çok merak ediyorum. Bu dev şovu canlı performans yaparak sunması aslında başlı başına bir olay ama eminim 12-13 dakikalık gösterinin canlı performans haricinde şok edici yanları da olacaktır diye düşünüyorum.
YENİ ÇIKIŞ
Daniska – Kavuşmak İhtimali
Daniska yeni şarkısı ‘Kavuşmak İhtimali’ni geçtiğimiz hafta yayımladı. Ezginin Günlüğü solisti Eylem Atmaca ile düet yaptığı bu şarkı çok yakında yayımlanacak olan yeni albümü ‘Keşke Meyhanesi’nden bir öncü çıkış. Eylem Atmaca’nın duru sesi şarkıya hem çok yakışmış, hem de ayrı bir renk katmış. ‘Kavuşmak İhtimali’ içinde perküsyonların, keman ve udun kullanıldığı akustik bir çalışma. ‘Keşke Meyhanesi’ albümünden bundan sonra yayımlanacak olan şarkılarda da tıpkı ‘Kavuşmak İhtimali’nde olduğu gibi sürpriz konuklara yer verilecekmiş.
Emre Aydın – Chasing Cars
Emre Aydın en son yayımladığı İngilizce şarkısı ‘Blame’den sonra şimdi de çok özel bir cover çalışmayla karşımızda. Grey’s Anatomy severlerin adeta marş diyebileceği, dizinin ilk sezonlarından çokça çalan Snow Patrol şarkısı ‘Chasing Cars’ şimdi Emre Aydın yorumuyla bizlerle. Şarkının akustik performansı Emre Aydın’ın kendine özgü buğulu vokaline çok yakışmış.
Paylaş