Bazen gerçekten Nisan'da kar yağarmış

Yazının başlığını Prince’in ‘Sometimes It Snows In April’ şarkısından esinlenerek yazmak istedim.

Haberin Devamı

Prince’in vefat haberi dün gece sosyal medyada en çok konuşulan konuydu. Gerçekten de bu haber Nisan ayında müzik dünyasına kar yağdırdı. Twitter Data’nın açıkladığı bilgilere göre 6 Milyon kadar tweet ile tüm dünya sanatçıyı andı. Twitter’da ilk haberi duyduğumda sosyal medya kendince bir eğlence çıkarttı diye düşündüm. Haberi çok fazla sayıda resmi kaynaktan okumaya başlayınca doğruluğuna ikna oldum ve yıkıldım.

Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış

Canlı performansını izleyenlerin her defasında belirttiğine göre o efsane performanslarından ötürü Prince’i canlı izlemeden, konser izledim dememek gerekiyor. Sahnede kaldığı uzun süre boyunca izleyenleri mest eden sanatçı bu sene ‘Piano & A Microphone’ turnesiyle yine gündemdeydi. Kendi adıma ‘Piano & a Microphone’ turnesinde Prince’i yakalayıp canlı izlemek en büyük hayallerimden biriydi.

Haberin Devamı

Sanatçının vefat haberinden sonra twitter’da okuyabildiğim anma mesajlarından en çok Justin Timberlake’in yazdığı not bana dokundu.

Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış



Justin Timberlake ilk olarak 4 yaşında en sevdiği Prince şarkısı olan ‘Raspberry Beret’i duyunca annesine bu şarkıyı kimin söylediğini sorduğunu hatırladığını yazarak başlamış yazısına. Kırk yılda bir değil, sadece hayatta bir kere insanların karşısına çıkacak bir sanatçı olduğunu düşündüğü Prince’in kendisi gibi nice insanın hayata bakışını, duygularını, hayatlarını ne denli değiştirdiğini fark etmenin gerekliliğine dikkat çekmiş.
JT yazısında, sanatçılara hep kendi idolleriyle tanışmamaları önerildiğini, bunun onları aşağı çekeceği inanıldığının nasıl yanlış çıktığını anlatmış. Kendisinin Prince ile tanışmasının hayatı boyunca unutmayacağı en komik, en harika buluşmalardan biri olduğunu söylemiş. Elbette kendi müziğinin Prince’den etkilendiğini belirtmekte gerek bile duymadığını söylerken, etkilenmenin sadece müziği ile kalmadığını bundan daha da fazlası olduğunu eklemiş. Sanatçı Prince’in nerdeyse yazdığı her notada var olduğunu söylerken, kendisini kaybetmenin büyük bir acı olduğunu tekrar tekrar yazısında aktarmış. Yazısını “Prince, hiçbir şey ile kıyaslanamaz diye bitirmiş”.

Haberin Devamı

Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış

Herkesin fon müziğindeki Prince şarkısı elbette farklıdır, ama şu bir gerçek ki bundan sonra uzunca süre hepimizin kulağında, duygularında Prince eksik olmayacak. Kendi adıma Cream, Kiss, Purple Rain, Diamonds and Pearls, When Doves Cry benim için daha farklı bir duyguyla çalacak…

 

 

MÜZİK BAHÇESİNDEN BİR GÜZELLİK: FARFARA

Farfara’yı ilk defa 3 sene önce Rock’n Coke’da izlemiştim. Öğlen sıcağında enerjileri biraz olsun azalmadan onları dinlemeye gelen festivalcileri ziyadesiyle memnun etmişlerdi. İlk albümlerinin lansmanı haberini alınca bu süre zarfında yaşadıkları süreci, üretimlerine dair perde arkasında kalan detayları konuşmak istedim.

Naif ve içten halleriyle Farfara’nın ilk albümü “Garden” bu yazıda sizlerle:

Farfara nasıl ortaya çıktı?

Haberin Devamı

Çocukluktan beridir arkadaş olan Tolga ve Etkin’in okul için geldikleri Ankara’da biraya gelip yaptıkları müzikleri birleştirmeleriyle 2010 yılında Farfara’nın tohumları atıldı. Aynı yıl davulda Eralp Güven’i de takıma alarak 5 yıl boyunca elektronik müzikten Kraut-rock’a kadar uzanan geniş bir müzikal aralıktan beslendiğimiz, bizimle birlikte evrilen, daha çok yakın dostluğa ve onun getirdiği dinamiklerle büyüyen bir gurup olduk.

Bunu eminim herkes sormuştur ama ben de sormazsam olmaz, grubun ismi nerden geliyor?

Ankara’daki ilk kayıtlarımızı yaptığımız evde aklımıza gelmişti, ‘Farfara’ Türkçede ‘gürültü çıkaran’ anlamına geliyor aynı zamanda Latince ’de bir bitki türü.

Haberin Devamı

Farfara'nın hayatında İstanbul'dan sonra bir de Berlin var sanırım? Albüm kayıtları Almanya'da yapılmış. İstanbul- Almanya arasında gidip gelmek sizi yaratıcılık anlamında nasıl etkiledi?

Grubun ilk yıllarında Etkin’in Almanya’ya taşınmasıyla, farklı şehirlerde yaşayıp birlikte müzik yapabilmenin zorluklarıyla yüzleşmeye başladık. Bu durum bizi birbirimizden ayrıyken daha çok paylaşmaya ve derin muhabbetlere girmeye, bir çeşit telepatik prova yöntemleri bulmamıza teşvik etti. Uzun mesafeli bir aşka dönüştü.

Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış

Garden albümünüzden önce bir Ep yayınladınız. 3 sene sonra gelen Garden'ın albümün adı olarak seçmenizdeki hikaye nedir?

Çok fazla emek ve zaman harcadık, bu emeğin büyük bir kısmı bir araya gelip müzik yapabilme durumunu yaratabilmek içindi. 4 yılın sonunda bunca zamandır yazdığımız sözleri, yaptığımız doğaçlamalarda aklımızda kalan melodileri birleştirecek, en önemlisi birlikte izole olabileceğimiz 2 aylık bir zaman yarattık Berlin’de. Ortaya çıkan kayıtlarda bizle birlikte büyüyen, yeşeren bir bahçeydi bizim için.

Haberin Devamı

İlk albümünüz 'Garden'ın lansmanı 23Nisan'da Salon'da, lansman öncesi albüme dair bizi biraz işin mutfaktaki detaylarıyla bilgilendirir misiniz?

Garden, Berlin’de ‘Yard Guerilla' Stüdyosunda 3 günde canlı çalınarak kaydedildi. Bu sırada stüdyoda 4 kişiydik; biz ve kayıt masasının başında oturan Tamon Imai. Stüdyodan bahsedecek olursak Yard Guerilla; hep hayalini kurduğumuz 70’lerden kalma mikrofonlar, pre-amfiler ve mikserlerle dolu, eski bir uzay aracını andıran büyülü bir mekan. Bu mekanda her parçayı dördümüzünde içine sinene kadar baştan çalarak kaydettik. Kayıt öncesinde Berlin’den 3 saat uzakta küçük bir kasabada, etraftan topladığımız ekipmanlarla bir prova stüdyosu kurup, parçaların derinlerine inmek için uzun provalar yaptık. İşin miks ve mastering bölümünü arkadaşımız olan Francesco Donadello’ ya teslim ettik. Kendisi çok deneyimli, öncesinde Tom York, Moderat, Modeselektor gibi isimlerle çalışmış. Albümün kapağı ise Jeffrey Meyer’in bir kolaj çalışmasının Yalım Kartal tarafından yapılan tasarımıyla ortaya çıktı.

 Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış

Albümden ilk klip 'for a while'a çekilmiş. İlk klip şarkısını seçerken nasıl bir tercih yaptınız?

Klibin yönetmeninin seçimiydi, Engin Erden’ e parçayla ilgili hislerimizi anlattık. Çok yalın görsel dünyası ve abartısız sürrealliği tam hayalimizdeki gibiydi.


Grubun Bandcamp hesabında albümün Ekim 2014'te Berlin'de kaydedildiğini yazıyor. Kayıttan sonra bu zamana kadar albümü yayınlamadan nasıl sabredebildiniz? Şarkılarınızın stüdyo kaydını ilk kimler dinledi, yorumları nasıldı?

‘Garden’ 4 yıllık bir sürecin sonunda ortaya çıktı. Bu yüzden içimizde bir an önce yayınlanması gibi bir dürtü yoktu. Doğru zamanı hissettiğimizde Bandcamp üzerinden yayınladık. 13 Mayıs’ ta ise bizimde bir parçası olduğumuz FFW Records etiketi ile iTunes - Spotify gibi dijital mecralarda yerini alacak.

 Bazen gerçekten Nisanda kar yağarmış

'Garden' Eylül 2015'te Bandcamp'te yayınlandı. Albümün Türkiye lansmanı öncesi size nasıl bir yön verdi ilk yorumlar?

İKSV‘den gelen davet bizi çok sevindirdi. Uzun bir aradan sonra ilk defa İstanbul’da çalmak çok mutluluk verici. Hani güzel bir yerlere gittiğinizde orda olmasını istediğiniz insanlar olur. Berlin’de ve Türkiye dışında çaldığımız konserlerde hep bu duygu vardı bende.

Albümün ilk konseri Almanya'da Berlin'de Ausland'de yapılmış. O ilk konseri merak ediyorum, sizin için eminim anlamı büyüktür. O geceyi kısaca özetlemek isterseniz neler derdiniz?

Ausland çok sevgi dolu ve nazik bir mekândı, gelenlerde öyle. Konserin sonlarına doğru yoğun bir sis bulutu, ve güzel bir rüyadan uyanmanın verdiği hisse benzer bir an hatırlıyorum.

Farfara 'Garden' albümüyle 23  Nisan'da Salon İKSV'de müzikseverlerle buluşuyor .

Yazarın Tüm Yazıları