Hikmet Demirkol

Hindi Zahra iki gece Babylon'da

20 Nisan 2015
20-21 Nisan’da Babylon’da Garanti Caz Yeşili kapsamında Hindi Zahra sahnede olacak.

2010 senesinde yayınladığı “Handmade” albümüyle büyük beğeni toplayan yarı Fransız yarı Faslı sanatçıyı “Beautiful Tango”, “Imik Si Mik” şarkılarıyla eminim birçoğunuz anımsayacaktır. Amerika’dan Avrupa’ya birçok ülkede sayısız konser veren sanatçı hem de yeni yayınlanan 2. albümü “Homeland” ile birlikte İstanbul’da iki gece üst üste müzikseverleri müziğiyle mest edecek.



Normal koşullarda ne yapın ne edin bu konsere bir şekilde bilet alın derdim ancak Hindi Zahra Konserinin biletleri haftalar öncesinden tükendi. Hindi Zahra’nın kapalı gişe sahne alacağı bu etkinlik için maalesef bilet almak imkânsız. Ancak çevrenizde biletini değerlendiremeyecek arkadaşlarınız varsa onlara daha yakın durun demekten başka çare yok.

FLORENCE’E NAZAR DEĞDİ



Yazının Devamını Oku

Douglas dare bu gece Salon’da

10 Nisan 2015

Geçtiğimiz senenin bence en iyi 3 albümden biri Douglas Dare – Whelm’di. Bu albümün sahibi Douglas Dare bu akşam canlı performansı için Salon’da sahne alacak. 2015 sezonu için Salon’un düzenleyeceği etkinlikleri duyurulduğundan beri heyecanla bu konseri bekliyorum.



Diğer yandan bu önemli gecenin bir diğer konuğu da Greg Haines olacak. Önceki 3 albümüyle farklı müzikal yolculukların ardından 2013’te yayınladığı ‘Where We Were’ ile dinleyicilerine büyük bir sürpriz yapmıştı.



Klasik müziği minimalizmle buluşturan Londralı şarkıcı-söz yazarı-piyanist Douglas Dare ile Greg Haines’i bu gece Salon’da izleyecek olmak gerçekten büyük şans. Eğer bu akşam için henüz planınız yoksa, şansınız varsa biletler tükenmeden kendinize bir iyilik yapıp bu konserde kendinize bir yer ayırın.

Yazının Devamını Oku

Kayahan’ı kaybettik

4 Nisan 2015
Aslında bu yazıyı dün yazmıştım, tek bir farkla bu satırlar olmadan. Hayat dün sabah öyle hızlı değişti ki, Kayahan’ı kaybettiğimizi duyunca yazıyı bitirdiğim şekliyle yayına göndermeden önce Kayahan ile ilgili birkaç cümle eklemek istedim.

Kayahan demek benim için ne anlama geliyor diye düşünce hep aklıma çocukluğum geliyor. Hafızam beni yanıltmıyorsa daha o zamanlar CD pek yaygın değildi, ‘Yemin Ettim’ albümü yeni çıkmıştı. 23 Nisan’da dönemiydi okul ile Kapadokya’ya gitmiştik. Bütün yol durmadan Kayahan’ın yeni albümünü dinlemiştim. Albümü walkman’imde o kadar çok tekrarlamıştım ki kaset sonunda sarmıştı. Mola verdiğimiz yerde herkes pişmaniye alırken ben Kayahan’ın son albümünü bulduğum için sevinçten markette zıpladığımı hatırlıyorum. Düşününce o zamanlar sanırım müzik de farklıydı, dinleme alışkanlıkları da. Yabancı müzik bilgim çok olmasa da Madonna ve Michael Jackson’ı herkes kadar biliyordum. Yabancı müziğin kraliçesi Madonna, kralı Michael Jackson’ınsa bizim de pop müziğinde kralımız Kayahan ve kraliçemiz Sezen Aksu diye düşünürdüm. Çocuk aklı işte, dün sabah Kayahan’ın vefatını duyunca hissettiğim şey kralın sahneyi terk ettiği oldu.



Kayahan’ın vefat haberini alınca herkes gibi ben de refleks olarak şarkılarına yöneldim. Gün boyunca kimle konuşsam herkesin favori Kayahan şarkısı bambaşka çıktı. Birçok kişinin birleştiği tek ortak noktaysa Kayahan’ın şarkı sözlerinin ne kadar içten ve hisli olduğuydu. Geçtiğimiz senenin sonunda yayınladığı kendi şarkılarını Türk Pop Müziği’nin önemli vokallerinin seslendirildiği ‘Kayahan’ın En İyiler 1” albümü bugün itibariyle elimizdeki en son yadigâr oldu. “Mor Menekşe”, “Kara Saplantım” , “Odalarda Işıksızım”, “Canım Sıkılıyor Canım” daha uzun süre döner durur kulaklarımda.

Diyecek çok şey olsa da, hayatın bu tuhaf döngüsünü hala ve hiç anlayamayacağım. Kayahan’ı kaybettiğimiz için gerçekten çok üzgünüm. Huzur içinde yatsın, mekânı cennet olsun, gittiği yerde de etrafını müzikleriyle doldursun…

Yazının Devamını Oku

Piyasayı ‘Tuzla Buz’ edecek albüm : Gök Nerede

27 Mart 2015
Mabel Matiz’in 3. albümü ‘Gök Nerede’ geçtiğimiz ay piyasaya çıktı. Albümün ilk video klibi ‘Gel’ televizyon kanallarında dönerken, şarkı müzik listelerinde bir numaraya yerleşti bile. Albümde o kadar güçlü şarkılar var ki, birçok eleştirmen Mabel’in bu sene 3. albümüyle piyasayı tuzla buz edeceğine nerdeyse emin. Hazır konu bu kadar tazeyken Mabel ile yeni albümünün tanıtım maratonunda bir araya gelip, uzun ve keyifli hem de çok içten bir söyleşi yaptık.

Karşınızda tüm detaylarıyla “Gök Nerede” ve Mabel Matiz:

İlk albümden de öncesine dönsek, müzik sektörüne dair düşüncelerin nasıldı? İlk albümden sonra bu düşüncelerin ne kadar değişti, tahmin ettiğin gibi çıktı mı ya da?

Daha pembe hayallerim vardı müzik sektörüne dair. İçine girmeden anlaşılabilecek bir sektör değilmiş gerçekten, hele ki Türkiye’deki. İlk albümü yaptığımda çok kolay anlaşılacağını zannetmiştim, bunu itiraf etmeliyim. Piyasada ihtiyaç duyulan bir albümü yaptığımı zannediyordum ama daha zor anlaşıldığını zamanla anladım.

Sektörün içinde yer almaya başladıkça, bunun sebeplerini de daha sonradan anlıyor insan. İlk albümün dili, şarkıların formatı, benim anlatımım şu anki müzik sektörü için bir tık zordu, o yüzden ilk albüm benim için bir açılış oldu. ‘İlk albümlerin günahı olmaz’ derlermiş, aynen de öyle oldu. Bir sonrakinde daha farklı bir gözle bakmayı öğrendim, genel olarak müzik dünyasının herkesin dayanabileceği bir dünya olmadığını öğrendim.

,

'VAPURLA KARŞIYA GEÇMEK BANA ÇOK İYİ GELDİ'

‘Gök Nerede’nin kayıt sürecini çok merak ediyorum. Kayıt öncesi havaya girmek için ne yapıyorsun? Şarkıları okurken stüdyoda neler yapıyordun, herhangi bir batıl inancın, totemin var mı?

Aranjmanların yapıldığı stüdyo Moda’daydı. Stüdyo Bee’de Can Güngör, Baran Göksu, Umut Çetin kaydetti albümü. Her gün deniz geçtim stüdyoya giderken, vapurla karşıya geçmek, deniz aşmak, suyu görmek bana çok iyi geldi.

Yazının Devamını Oku

İstanbul'un en yeni festivali: Parkfest

23 Mart 2015

Bakmayın siz havalar bu aralar hala buz gibi, en fazla bir ay sonra ne giydiğimizi şaşırdığımız bahar günleri başlayacak. Klasik soğuk algınlığı, bahar alerjileri derken birçok konser ve festival haberleri de kulağımıza fısıldanacak ve bu sayede bir nevi vitamin depolayacağız.

İşte bu festival haberlerinden yepyeni bir tanesi ile yazıyı açmak istedim. Şehrin en yeni festivali ParkFest, kaliteli müzik, moda, alışveriş ile tüm gün eğlence vadediyor!



2015 yılının ilk açıkhava festivali olarak ParkFest, 10 Mayıs’ta Küçükçiftlik Park’ta, yaklaşık 12 saat boyunca çeşitli sanatsal ve kültürel aktiviteleri ve moda gösterileri de deneyimleme imkânı sunacak.


Yazının Devamını Oku

Yelle ile Fransız diskosu

14 Mart 2015
Bu akşam Babylon Fransız Diskoteğine dönüşecek.

Pop’un yükselen isimlerinden Yelle bu gece Babylon sahnesinde enerjik ve göz alıcı sahne şovuyla müzikseverleri büyüleyecek. Konser öncesi kendisiyle samimi ve neşe dolu bir röportaj gerçekleştirdik.
Yelle’yi daha da yakından tanımak için sizleri böyle alalım:



Son albümünüz “Complètement Fou”da Dr. Luke ile işbirliği yaptınız. Bu birliktelik nasıl başladı, nasıl tanıştınız?
Dr. Luke bizi Katy Perry için yaptığımız remix’in ardından keşfetti. Daha sonra bir performansımızı seyretmeye Los Angeles’a geldi ve koyu bir hayranımız oldu. Bu performansın ardından Skype üzerinden konuştuk ve beraber müzik yapmanın iyi bir fikir olacağını düşündük. Sonrası çorap söküğü gibi geldi ve Los Angeles’ta buluştuk.
Onunla ve yapımcı arkadaşlarıyla tanışmak çok ilginç bir tecrübeydi, aramızda çok hızlı gelişen bir sevgi bağı oluştu.

Yazının Devamını Oku

Galata’dan müzik yükseliyor

6 Mart 2015
Bu hafta sonu Galata’da bir evin salonunda Sofar’a katıldım. Epey uzun zaman olmuştu Sofar etkinliğine gitmeyeli, özlemişim bu enerjiyi. Bu ayın konukları Hedonutopia, Neyse ve Ars Longa’ydı.

İlk olarak sahneye çıkan Hedonutopia hepimizi büyüledi diyebilirim. Konser boyunca evin tavanında Mustafa Özkan’ın yaptığı görsel yansıtmalar şarkılara resmen aklımızda canlı klip çekti. Uzun zamandır daha etkileyici ve orijinal bir performans izlememiştim.


Hedonutopia


Neyse

Yazının Devamını Oku

Madonna pelerininin gazabına uğradı

27 Şubat 2015
Brit Awards müzik ödülleri gecesinde ödüllerin sahiplerinden çok canlı performansında sahneden düşen Madonna geceye damgasını vurdu.

Madonna’nın 20 yıl sonra ilk kez Brit Awards’ta sahne alacak olması bütün ödül töreni boyunca neredeyse her anonsta dile getirildi. Vakit gelip sahne Madonna’nın olduğunda podyumda Armani markalı o uzun peleriniyle görünen sanatçı, havalı bir şekilde sahneye yürüyüp merdivenleri çıktı. Pelerini dansçıları tarafından gerilirken, kendisi ’Living For Love’ın ilk dizesine giriş yaparken bir yandan da pelerinin boynundaki bağını çözmeye çalışıyordu. Şarkıda ikinci notaya geçtiğinde muhtemelen pelerin dansçıları tarafından çekilince, boynundaki bağını çözemeyen Madonna da pelerinle birlikte merdivenlerde uçtu.



Şarkı devam ederken, sözlerin birkaç saniyelik kaçtığı o anlarda, Madonna toparlanıp yerinden kalktı ve hiçbir şey olmamışçasına dansına ve şarkısına kaldığı yerden devam etti. Milyonlarca kişinin canlı izlediği ödül töreninde divanın bu soğukkanlılığı onun ne kadar profesyonel bir sanatçı olduğunu gösterirken, 20 yıl sonra çıktığı Brit Awards’ta yaptığı sahne şovu Grammy Ödülleri’nden ne kadar farklıydı bilemedim. Keşke Brit Awards’ta farklı bir sahne şovu yapsaydı, ya da yeni bir şarkıyla sahnede olsaydı demeden geçemeyeceğim.

Madonna’nın sahneden uçtuğu Brit Awards sonrası elbette gözler sanatçıdan gelecek yoruma kitlendi.


Yazının Devamını Oku