Türkiye’de 1. yaşını geçtiğimiz Aralık ayında kutlayan Sofar Sounds’un 2009’dan bu yana yayınlanan en popüler videolarının arasında Kalben’in ‘Sadece’ şarkısı da yer alıyor. Üstelik Kalben bu hızla giderse sadece Türkiye’de popüler olmakla kalmayacak, dünyadaki Sofar konukları arasında 2015 bitmeden en çok izlenen video olacak.
Kalben için tablo bu kadar güzel giderken, geçtiğimiz hafta Nil Karaibrahimgil de Kalben’i twitter ve instagram üzerinden takipçilerine tavsiye etti. Eğer hala dinlemediyseniz geç kalmış sayılmazsınız, Kalben’in sade ve duru şarkılarına bir de siz kulak verin:https://soundcloud.com/kalbenben
Yeni yıl Kalben’in yepyeni şarkılarıyla ile dolu olacak bunu şimdiden hissedebiliyorum.
MADONNA’NIN ASİ KALBİ
Bu sene Türkçe albümleri sıralamaktansa bütün sene benim kulağıma daha çok gelen, gittiğim yerlerde daha çok duyduğum, benim de ilgimi çeken 15 albümü bu yazıya almak istedim.
Herkese göre bir ilk 3, en iyi 15, en muhteşem 50 albüm mutlaka vardır. Bence önemli olan daha çok ve kaliteli albümün piyasaya çıkması ve en önemlisi de yeni sanatçıların, müzisyenlerin bu arenada kendine yer bulabilmesidir diye düşünüyorum.
2015 için dileklerim sağlık ve huzurdan yana. Bence hepimizin huzura çok ihtiyacı var.
Müzik için de bir dileğim var, Vega’dan yeni bir albüm gelmesini çok istiyorum. Son albümleri ‘Hafif Müzik’ çıkalı neredeyse 10 sene olacak, bence yeni bir Vega albümünü hepimiz hak ettik!
2014’ün bana göre en iyi yabancı albümleri karşınızda;25. MJ-XSCAPE
Michael Jackson- Xscape 2014’ün bahar habercilerinden biriydi. L.A Reid’in önderliğinde yapılan albüm, müzik piyasasının en önemli prodüktörleri tarafından titizlikle hazırlanmış. Albümün en önemli tarafı 8 şarkının tamamının yepyeni şarkılardan oluşmuş olması. Reid MJ’ın ölümünden sonra vasiyetinde yer alan ve ona devredilen MJ arşivlerinin hakları sayesinde, sanatçının sağlığında kaydedip albüme dönüştürmediği demo kayıtlarla Xscape’i yaratmış.
Kilit Şarkılar:Love Never Felt So Good, A Place With No Name, Chicago, Loving You
24. NICKI MINAJ - THE PINKPRINT
10 gün ertelenen ve yeni tarihiyle 17 Aralık’ta yapılan, Pozitif Live’ın düzenlediği konser kendi adıma farklı duygusal anları yaşadığım bir geceydi. Morrissey’in bendeki yeri birçok sanatçı ve gruptan daha farklı.
İstanbul’daki ilk konserini hatırlıyorum 2006 senesi Haziran ayı Park Orman’daki One Love Festival’iydi. Ankara’dan gelir gelmez ayağımın tozuyla festival alanına koşmuştum. Sahneye ‘Merhaba! Zeki Müren, Morrissey’ diyerek çıkan Morrissey nev-i şahsına münhasır halini daha ilk dakikadan göstermişti. Bir çırpıda biten konser elbette kimseye yetmemiş, herkes Morrissey’i yakalamışken saatlerce şarkı söylemesini istemişti. 2 sene önce Morrissey İstanbul Caz Festivali kapsamında Harbiye Açıkhava Sahnesi’de konser verdiğinde İstanbul’u ne kadar çok sevdiğini üstüne bastıra bastıra söylemiş bizleri daha da mutlu etmişti. Açıkhava Sahnesi’nin yaz akşamındaki büyülü hali bir yana özellikle Moz’un ‘I Know It’s Over’ı söylediği anlar hala aklımda.
Morrissey, bu sene ‘World Peace Is None Of Your Business’ albümünü yayınlayıp, albümde bir de ‘Istanbul’ adıyla bir şarkı eklemesi, haliyle tüm hayranları bir yana en çok Türk müzikseverleri mutlu etmiştir diye düşünüyorum. Kafasına uyan bir plak şirketi bulamadığı için son senelerde albüm yayınlamadığından yakınan Morrissey, maalesef yayınladığı son albümüne Harvest Records’un gerekli desteği vermediğini açıklayınca yine yalnız başına yoluna devam etmek zorunda kalmıştı. Ortada yepyeni bir albüm ve turne planı varken Morrissey plak şirketiyle yaşadığı problemi önemsemeden Ekim ayında Avrupa turnesine çıktı. Bu turne döneminde basında çıkan Morrissey haberlerine bir de sanatçının uzun süredir kanser ile mücadele ettiği bilgisi eklenince, turnenin İstanbul ayağı benim için daha da duygusal oldu.
Geçtiğimiz Cumartesi günü, Morrissey konserinden bir gün önce gelen haberle ben de herkes gibi bir an yıkıldım.
7 Aralık’ta yapılması planlanan konser lojistik sebeplerle ertelendiği, yeni tarihin yakında ilan edileceği bilgisini telefonumda görünce ister istemez aklıma ‘acaba konser iptal mi olacak?’ korkusu düştü. Haksız da sayılmam, benzer bir durumu yakın zamanda Depeche Mode konseri ile yaşayınca insan tedirgin oluyor. Morrissey’in İstanbul konseri öncesi olması planlanan Atina konseri ertelenenince otomatikman İstanbul konseri de bundan nasibini almış oldu.
Ertelenme bilgisinden sonra haliyle internette bir sürü haber uçuştu. İddialara göre Morrissey sağlığı sebebiyle konserleri ertelemek zorunda kalmıştı. Konu ile ilgili haberleri araştırırken denk geldiğim bir forumda bir başka iddiaya göre Morrissey(ya da ekibinden birileri) Dublin’den Atina’ya giderken uçağını kaçırmış ve bu da zincirmele bütün ertelemeleri beraberinde getirmişti. İddialar ne kadar doğrudur bilinmez ancak şu bir gerçek var ki, bu konseri uzun zamandır merakla bekleyen büyük bir kitle var. Diğer yandan konserin ertelenmesi İstanbul dışından gelenler için büyük bir zorluk yaratacaktır.
Organizasyonu düzenleyen Pozitif Live, 24 saat gibi kısa bir sürede bu erteleme durumunu çözüp, hızlı bir bilgilendirmeyle, en azından çok da uzak olmayan yeni bir tarihle güncellendi. Son duyurulan tarihle, Morrissey 17 Aralık 2014 Çarşamba günü Volkswagen Arena’da sahne alacak. Yenilenen tarihle konsere katılamayacaklar için biletlerin iadesi için son gün 16 Aralık olduğunu buradan bir kere daha duyurmak isterim.
Robbie Williams da benzer bir mantıkla mı yola çıktı bilinmez ama yeni bir albümle hayranlarını sevindirmeye hazırlanıyor. ‘Under The Radar Vol 1’ adlı albümü sanatçının web sitesinden 8 Aralık itibariyle satışa çıkıyor. Williams bu albümde daha önce yayınlanmamış b-side’ları, demo’ları ve ‘Take The Crown’ albümüne dahil olmayan şarkıları sevenleriyle paylaşmak istiyor. Her ne kadar prodüktörü Guy Chambers bu şekilde albümü yayınlamasından mutlu olmasa da, Robbie Williams daha fazla beklemek istemediğini söyleyip şarkıların bir an önce müzikseverlere ulaşmasını istiyor. Chambers albümün normal yollarla tanıtımının yapılmasını, radyo ve tv şovlarında promosyon amaçlı yer almasını düşünse de Robbie Williams yaramaz bir çocuk gibi prodüktörünün sözünü dinlemeyip albümü bir an önce piyasaya çıkartmak için günlerle yarışıyor.
14 şarkının yer aldığı yeni albüm ‘Under The Radar’ dijital, imzalı cd ve standart cd olmak üzere 3 formatta satışa çıkıyor. Sadece Robbiewilliams.com sitesi üzerinden satışa çıkacak bu özel albümün kapağını gördüğünüzde Robbie Williams’ın ne kadar munzur ve laf geçirilmesi zor bir sanatçı olduğunu anlayacaksınız.
BU PAZAR HER YER MORRISSEY
Aylardır resmen günleri geri sayarak beklediğim o hafta sonu nihayet geldi.
Bu Pazar Pozitif Live’ın organizasyonuyla Morrissey Volkswagen Arena’da sahnede olacak. Muhtemelen mekanın en kalabalık konserlerinden biri yaşanacak. Konser öncesi kalabalık içeri girip yerleşene kadar Morrissey’in elinden çıkma playlist ile konsere dakikaları sayacak. Saat 21:00’i gösterdiğinde ise Morrissey sahnede olacak.
Konsere bir haftadan az bir süre kaldı. Benim gibi bu konser için gün sayan birçok Morrissey hayranı olduğunu biliyorum. Bu yazıda Morrissey hakkında biraz daha gün yüzüne çıkmamış, ilginç habere yer vermek istedim. Konser öncesi heyecanımıza iyi gelir diye düşündüm:
Bunları biliyor muydunuz?
·Morrissey’in 1988 senesinde yayınlanan Viva Hate albümünde yer alan ‘Margaret at the Guillotine’ şarkısından ötürü Scotland Yard tarafından sorgulanmıştır.
·Morrissey’e İngiliz dizisi olan ‘East Enders’ ve Amerikan yapımı olan ‘Friends’ için misafir oyuncu olarak roller teklif edilmiş. Hollywood’a hiçbir koşulda sıcak bakmayan İngiliz şarkıcı bütün bu teklifleri reddederken bu talepleri geri çevirişini şu sözlerle özetliyor: “Yangın merdiveninden aşağı koşarken arkama bile bakmadım; tekrar güle güle Hollywood!”.
·80’li yılların çoğunu turnede geçiren The Smiths ekibinin en ilginç kulis isteklerinden biri, en fazla 1.5 en az 1 metre uzunluğunda, canlı bir ağacın konser günü süresince etkinlik mekanında bulundurulmasıydı. Bu özel talep doğrudan 7 Aralık günü VW Arena’da sahne olacak olan Morrissey’den geliyordu.
·2006 senesinde BBC tarafından düzenlenen The Culture Show’un yaptığı oylamaya göre Morissey, Yaşayan En Önemli İngiliz İkonları sıralamasında Paul McCartney ve Davis Bowie’yi geçerek ikinci seçilmiştir.
·
Kasım ayının başında iki gecelik konserin biletlerinin tükendiğini öğrenince Babylon’u çok özel bir konser beklediğini tahmin etmiştim. Ben özellikle son gece olan performansa gitmek istedim, nedense son gece olan performans belki biraz daha farklı olur diye hayal etsem de iki gece de birbiriyle aynı setlist’in çalındığını konserden yine de memnun ayrıldım. Konser vaktinden 10 dakika rötarla başladığında Babylon tamamen dolmuş, ne içeri girilebiliyordu ne de içerden dışarı çıkabiliyordu. En son Babylon’da IAMX konserinde bu kadar çok insanı bir arada gördüğümü hatırlıyorum. Kalabalık o kadar yoğundu ki, insanlar nerdeyse hareket edemeyecek kadar sıkışık duruyorlardı.
Fotoğraflar için Tolga Bilener’e teşekkür ederim.
Lykke Li sahneye ‘I Never Learn’ ile çıktığında o hareketsiz kalabalık da canlandı. Simsiyah tüllerle süslenmiş Babylon sahnesinde Lykke Li ilk birkaç şarkıyı aralıksız söyleyerek kendisi de geceye ısındı. Konser boyunca genel olarak pek konuşmayan sanatçı 3 veya 4. şarkıdan sonra “İstanbul’daki ikinci gecemiz ve burada olmaktan çok mutluyuz” tadında bir kısa konuşma yaparak şarkılarına devam etti. Gecenin benim için en eşsiz performansı Drake cover’ı olan ‘Hold On, We’re Coming Home’ olurken, elbette ‘I Follow Rivers’ da hep bir ağızdan şarkıya katılan kalabalıkla ortalık yıkıldı. ‘Rich Kids Blues’ sonundaki Beyonce’un ‘Drunk in Love’ kafa sesleri bence şarkıya apayrı bir hava katmış, keşke şarkıya da devam edip söyleseydi demekten kendimi alamadım. 13 şarkı söyleyen Lykke Li sahneye ‘Heart Of Steel’ için geri gelerek bis yaptı ve siyah tüllerin ardından kulise giderek bizlere veda etti. Hiç bitmeyen konser listemde kalın harflerle yazılı Lykke Li’yi sonunda hem de Babylon’da gördüğüm için mutlu bir halde mekandan ayrıldım, bu imkan için Pozitif Live’a gani gani teşekkürler.
THE AWAY DAYS’TEN YENİ SİNGLE