İlk olarak Babylon Bomonti'nin müziği ile hayat bulacak olan Bomontiada kampüsünde, Autoban, Atölye İstanbul gibi yaratıcı endüstri içinde yer alan oluşumlar, Vasıf Kortun küratörlüğünde hazırlanan yeni bir çağdaş sanat merkezi Alt ve kampüse özel tasarlanan yeme-içme mekanları, Kasım ayına kadar sırasıyla Bomontiada sakini olarak yerlerini alacak.
Geçtiğimiz seneden beri açılması dört gözle beklenen Babylon’un içinde bulunduğu Bomontiada’nın restorasyon ve renovasyon sürecinde tüm çalışmalar Anıtlar Kurulu’nun izni ve onayıyla yapılmış. Aralık 2014’te izni alınan inşaat Nisan 2015’te başlamış. Gezi sırasında mekânın yenilenme çalışmalarının tahminlerinden de fazla zaman aldığını belirten Pozitif’in ortaklarından Ahmet Uluğ, sonunda ideallerindeki kriterlere ulaştıkları için çok mutlu olduklarını belirtti.
Yeni mimarisi ve yerleşimiyle İstanbul eğlence hayatına kattığı renk ve kaliteyi Bomonti’de devam ettirecek olan Babylon, yeni yuvasında sadece bir kulüp olmaktan bir adım öteye geçiyor. Pop-up etkinliklerin gerçekleştirileceği geniş bir fuaye alanı, plak ve tasarım kitaplarının bulunduğu Babylon Dükkan ile Radyo Babylon stüdyosunun da yer aldığı binasında, misafirlerin gün boyunca keyifle vakit geçirebileceği bir dünya oluşturacak. Babylon Bomonti sahnesinin bulunduğu 500 kişilik ana mekânında gerçekleştirilecek konser, alternatif tiyatro ve sinema etkinlikleri ile Babylon Bomonti'de yepyeni bir yaşam başlamak üzere.
Yenilenen Babylon'da artık bazı konserler 2 set halinde düzenlenecek. Bu yenilikle müzikseverler gece 4'e kadar Babylon'da kalabilecekler. Bazı akşamlarda iki farklı konser düzenlendiğinde, ilk konsere bilet alanlar 2. Konsere de ücretsiz olarak katılabilecekler.
Sinem Saniye 2008 senesinde çıkarttığı ilk albümü ‘When I Don’t Sleep’ ile hayatımıza girdi. Küçük yaşlarından beri beste yapan Sinem, müziğe olan tutkusunu, eğitimini de bu alanda tamamlayarak profesyonel hayata atılmış bir sanatçı. Müzikten o kadar keyif alıyor ki, zamanı olsa müzik üretiminin her aşamasında yer almak istiyor. İşini büyük bir zevkle yaptığı röportaj boyunca gözlerinden okunuyordu diyebilirim.
Katy Perry, Amy Winehouse gibi büyük seslerin de konser verdiği mekanlarda ilk albümünün turnesini tamamlayan Sinem, yeni şarkıları için gün sayıyor. Amerika’dan Türkiye’ye uzanan bir müzik yolculuğu üzerine Sinem ile samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Detaylar için sizi röportaj ile baş başa bırakayım:
Müzik kariyerinizin nasıl başladığını bir de sizden duymak isteriz.
Küçüklüğümden beri beste yapıyordum. Hep hedefimdi, bir albümüm olsun kendi bestelerimi seslendireyim. Ama ailem önce okumamı istedi hep, üniversitede okuyup, bestelerimi de paralelde yapmaya devam ettim. Skidmore Üniversite’sinden onur derecesiyle mezun oldum. Her ne kadar kendi şarkılarımı yazmaya genç yaşta başlamış olsam da, ancak üniversiteyi bitirdikten sonra sahneye çıkmaya başladım.
ilk yaptığınız şarkılarla profesyonel hayata geçtikten sonraki şarkılarınız ne kadar farklı?
Aslında oldukça farklı tarzda şarkılar ürettim diyebilirim. Şöyle ki bazı şarkıları tamamladıktan sonra kendi sesimden çok başkasına daha uygun olduğunu fark ediyordum. Ben soprano olduğum için kendi sesime göre jazz, pop türde şarkıları yakıştırıyorum.
Müzik kariyerinizde bir de uluslararası yarışmaların payı var. Biraz da onlardan bahsedelim isterim.
Müzik kariyerlerinin 20. yılını kutlana Nordik grup bugüne kadar tekno, trip-hop ve house dallarında toplam 9 stüdyo albümü yayınladı. Glastonbury, Split, Creamfields, Benecassim gibi dev müzik festivallerinde sahne alan grup, geçtiğimiz seneki tek gecelik Babylon Asmalımescit konseri sonrasında büyük ilgi görmüş, kaçıranlar ve bilet bulamayan müzikseverler için yüreklerde yer etmişti.
Babylon Asmalımescit hep çok özel bir konser yeridir, ama bazı konserlerde kesinlikle insan daha geniş bir alan ihtiyacı hissediyor. Geçtiğimiz sezon grubu Babylon’da izlerken içimden geçenleri evren şimdi bize geri veriyor. GusGus bu hafta sonu Bablon Kilyos’ta tekrardan sahne alacak, GusGus’a o gece ayrıca kadın vokal “Earth” eşlik edecek.
Konsere giderken Babylon Kilyos’a ulaşım için :
Gidiş: 19:30-22:00 saatleri arasında 30 dakikada bir Hacıosman Metro durağından Babylon Kilyos’a shuttle hizmeti var.
Dönüş: 23:00- 01:00 saatleri arası Babylon Kilyos – Taksim yönünde shuttle’lar ulaşım sağlamaya devam edecek. 23:30’a kadar harekte eden shuttle’lar Hacıosman Metro durağında yolcu indirip Taksim’e devam edecek, 23:30’dan itibaren hareket eden shuttle’lar direk Taksim’e gidecek şekilde planlanmış.
Ne yapın edin, GusGus konserini kaçırmayın derim, bir daha bu fırsat ele geçmeyebilir!
Brett Morgen’in yönetmenliğini üstlendiği Kurt Cobain’in belgeseli Montage Of Heck Ocak ayında Sundance Film Festivali’nde prömiyerini gerçekleştirmişti.
Söz konusu belgesel yaşadığı sınırlı sinema tecrübesinin ardından 4 Mayıs’ta HBO kanalında yayınlanarak büyük beğeni kazanmıştı. Belgesel her ne kadar bu sene yayınlanmış olsa da, aslında hazırlık aşaması 8 sene öncesine dayanıyor.
2007 senesinde belgesel üzerinde çalışmaya başlayan yönetmen Morgen, Kurt Cobain’in karısı Courtney Love’ın kendisine belgesel fikriyle gelmesinin ardından çalışmalarına başlamış. Belgesel için ilk defa kullanılan Cobain’in kişisel ve ailesel arşivleri bu projeyi başka bir boyuta götürürken, arşivlerdeki 100 civarı kasete kaydedilmiş ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış demo şarkı kayıtlarının olması belgeseli müzik severler için daha da farklı bir yere taşımış vaziyette.
Belgeselin yayınlanmasının ardından, müzikseverler bahsi geçen 100 kasetlik demo kayıtlarının ne zaman kendilerine ulaşacağına kitlenmişti. Geçtiğimiz günlerde projenin mimarı Brett Morgen belgeselin DVD formatının Kasım ayında yayınlanacağını, aynı zamanda bir soundtrack özelliğinde yaklaşık 90 dakikalık bir Kurt Cobain albümünün de piyasaya çıkacağını müjdeledi.
Kurt Cobain’in solo albümü hakkında detayları sıralayan Brett Morgen, piyasaya çıkacak olan bu kayıtların kesinlikle bir Nirvana albümü olmadığını, Kurt Cobain’den beklenmeyecek farklılıkta bir çalışma olduğunu açıkladı. Brett söz konusu albüm için ‘Kayıtları dinlerken, Cobain’in şarkılarını yazarken ne kadar da mutlu olduğuna, hatta bu anlarda yüzünün güldüğüne sizler de tanık olacaksınız’ diye açıklamış. 6 Kasım’da piyasaya çıkması planlanan DVD ve soundtrack albümde bir tane de daha önceden hiç yayınlanmamış yepyeni bir şarkının yer alacağı mevzu bahis. Bunca zaman sonra Kurt Cobain’den yepyeni bir şarkı duymak kesinlikle hayranları için büyük bir hediye olacak, Kasım’a kadar biraz daha sabır demekten başka çare yok.
ED SHEERAN’IN DEV DÖVMESİ
2 yıl önce hayatını kaybeden Türkiye’de müzik ve eğlence sektöründe öncü işlere adını kazıyan Mehmet Uluğ’un ismi şimdi bir müzik evi ile yaşayacak. Pozitif’in kurucu ortaklarından Mehmet Uluğ’un adını nesiller boyunca yaşatacak olan Mehmet Uluğ Müzik Evi (MUME), Düşler Akademisi Kaş’ta açıldı.
Müziğin doğa ile buluştuğu bu özel okulun ilk konukları 10. yılını kutlayan Barış İçin Müzik Orkestrası oldu. Geçtiğimiz yıl Akbank Caz Festivali kapsamında gerçekleştirilen Mehmet Uluğ Anma Gecesi’nden elde edilen gelirle ilk adımları atılan Mehmet Uluğ Müzik Evi, engelli ve sosyal dezavantajı olan bireylerin sanat yoluyla sosyal hayata katılımını hedefleyen Düşler Akademisi Kaş bünyesinde, müzikle uğraşmak isteyen herkes için kuruldu.
MUME’de yer alan kayıt stüdyosunda, Düşler Akademisi’nin konuk ettiği gençlerin yanı sıra, isteyen her sanatçı belli bir ücret karşılığında kayıtlarını bu stüdyoda gerçekleştirebiliyor hem de bu sayede Düşler Akademisi’ne de destek olunuyor.
Organizasyonunu Pera Event’in düzenlediği her sene merakla beklenen konserler serisi Turkcell Yıldızlı Geceler önceki akşam Zaz konseriyle açılışını yaptı.
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda Tarkan ve Sezen Aksu konserlerini aratmayacak bir kalabalık vardı diyebilirim. Kalabalık derken merdivenlerde bile yer kalmayacak yoğunlukta bir izleyici grubu Zaz’ı konserler serisinin ilk gecesinde yalnız bırakmamıştı. Sempatik tavırlarıyla sahneden neşe saçan Zaz, şarkı aralarındaki çat pat Türkçesiyle de izleyenleri mutlu etti.
Zaz ile başlayan müzik dolu gecelerde 5 Eylül’e kadar sırasıyla Candan Erçetin, Hande Yener, Sibel Can, Mario Farantouri & Alexandros Karozas, Nil Karaibrahimgil, Yalın, Ferhat Göçer & Anjelika Akbar, Volkan Konak, Mustafa Ceceli, Aşka Dair Şarkılar (Cengiz Kurtoğlu-Kutsi-Hakan Altun-Hüsnü Şenlendirici), Bülent Ortaçgil & Birsen Tezer & Hüsnü Arkan, Goran Bregovic, Halil Sezai & Yasmin Levy, Funda Arar, Sertab Erener, Göksel, Murat Dalkılıç ve İlhan İrem sahne alacak.
Konserler öncesinde sanatçıların performanslarına hazırlanmak isteyen müzik severler, sanatçıların “En İyiler” listelerine Turkcell Müzik üzerinden de ulaşabiliyorlar. Konser biletlerinin hızla tükendiğini kulağa küpe niyetiyle belirtmek isterim. Yaz akşamlarınızı bir nebze olsun serinletmek, güzel bir konser ile renklendirmek isterseniz Turkcell Yıldızlı Geceler bunun en doğru adresi olacaktır.
İlk olarak 2005 senesinde düzenlenen festival 4 sene aradan sonra geçen sene tekrardan Umut Kuzey koordinatörlüğünde ve Edremit Belediyesi desteğiyle hayata geçmiş, müzikseverleri Zeytinli Dalyan Sahili’nde müzikle buluşturmuştu.
Bu sene 20-23 Ağustos 2015 tarihleri arasında Zeytinli Dalyan Sahili’nde gerçekleştirilecek olan festivalde yine birbirinden büyük isimler ve farklı sahneler yer alıyor.
Şebnem Ferah, Duman, Teoman, Feridun Düzağaç, Pentagram, Umut Kuzey, Aylin Aslım, İskender Paydaş Project, Özlem Tekin, Kesmeşeker, Niyazi Koyuncu, Gece, Redd, Bulutsuzluk Özlemi, Demir Demirkan, Pinhani, Melis Danişmend, Flört, Ceylan Ertem, Istanbul Arabesque Project, Sattas Ve Nükleer Başlıklı Kız festivalde sahne alacak isimlerden bazıları.
Festivalin bir güzel yanı da alternatif ve yeni müzik severler için bir de keşif sahnesinin yer alması. Yüzyüzeyken Konuşuruz, No Land, Adamlar, Can Güngör, Nilipek, Eskiz, Son Feci Bisiklet gibi alternatif sahnenin yükselen isimlerinin de yer aldığı festival programı bu yaza damgasını vuracak.
Festivallerin genel sıkıntısıdır, ana sahnede büyük bir isim varken alternatif sahnelerdeki konserler hep ikinci planda kalır.
Garanti Bankası’nın sponsorluğunda İKSV’nin düzenlediği ve 22. senesini kutlayan festivalde her sene olduğu gibi birbirinden özel konserler farklı mekânlarda gerçekleşmeye devam ediyor. Bundan önceki senelerde de olduğu gibi festival listesi açıkladığından beri festivalin en çok ses getiren 3-4 konseri günlerce beklenip, bittiğinde bir süre boyunca da şehirde etkisini sürdürüyor. 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında gerçekleşen Joan Baez, Marcus Miller ve Jools Holland konserlerinin afişleri şehrin her yanında bir süredir müzikseverlere resmen konser gününe kadar gün saydırıyordu. Maalesef Joan Baez ve Marcus Miller’ı yıllık iznime denk getirip kaçırma başarısını gösterdiğim için kendimi affetmesem de, Jools Holland ve onun muhteşem ekibini önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda izleme şansını yakaladım.
Konserin ilk bölümünde sahneye çıkan Imelda May, Jools Holland ve ekibi öncesi açıkhava sahnesini dolduran kalabalığı o kadar çok eğlendirdi ki, söylediği 8-9 şarkıdan sonra sahneden indiğinde gittiği için resmen üzüldüm.
Aradan sonra orkestrasıyla birlikte sahneye gelen Jools Holland piyanosunun başında orkestrasıyla birlikte nefis bir performansla izleyenleri büyüledi.
Jools Holland ve orkestrasına 80’lerin efsane grubu Soft Cell’in vokalisti, İngiliz şarkıcı ve söz yazarı Marc Almond’un eşlik etmesi gecenin sürpriziydi.