Hikmet Demirkol

Hande Yener ‘Carpe Diem’ Diyor

17 Eylül 2020
Hande Yener 20. yıl özel albümü ‘Carpe Diem’ için gün sayıyor.

Yaklaşık bir yıldır merakla beklenen albüm, Hande Yener’in sosyal medya profilinden her paylaştığı haberle merakı daha da alevlendiriyordu. Şimdi artık resmen bir yayımlanma tarihi olduğu için hepimiz rahat bir nefes alabiliriz.

Hande Yener’in müzik kariyerinin 20. yılı için uzun süredir üzerinde çalıştığı ‘Carpe Diem’ albümü son zamanların büyük merakla beklenen albümü desek yanlış olmaz. Detayları gün ışığına çıkan bu özel albümde 10 şarkı yer alıyor. Poll Production by Polat Yapcı etiketiyle yayınlanacak olan ‘Carpe Diem’de 8 şarkının sözü ve müziği Berkan imzası taşırken, 4 şarkıda ise Berksan & Misha işbirliği yer alıyor.

Fikri Karayel imzalı ‘Aşk Elinde’ şarkısı ile Devrim Karaoğlu ve Mete Özgencil şarkısı olan ‘Boşuna’ bu özel albümü daha da merak etmek için bir başka sebep. Müzik yönetmenliğini ve 8 şarkının düzenlemesini Misha’nın yaptığı albümde, Devrim Karaoğlu ve Deeperise da yaptıkları aranjelerle dikkat çekiyor.

Hande Yener’in geçtiğimiz aylarda ‘Carpe Diem’ hakkındaki sosyal medya paylaşımlarını benim gibi yakından takip edenler bu albüm için yukarıda belirttiklerime ek olarak başka birçok sanatçıdan da söz ve beste aldığını görmüştür. Mabel Matiz, Kalben gibi diğer sanatçıların eserleri 2 Ekim’de yayınlanacak olan Carpe Diem’de yer almıyor. ‘Acaba birkaç ay sonra Carpe Diem’in devamı mı gelecek?’ sorusu şimdiden kafalarda çınlıyor. Konu Hande Yener olunca ne yapsa merak etmemek imkansız olduğu için, bu albüme girmeyen diğer şarkıların akıbetini herkes gibi ben de şimdiden merak ediyorum.

Her daim Carpe Diem

Hande Yener, Carpe Diem’a dair duygularını şu şekilde özetliyor: ‘Albümü hep birlikte çok bekledik ama beklediğimize değdi. Son iki senedir ben bu albümle yaşıyorum şimdi sıra sizde… Doya doya yaşayın bu albümü… Her sözünü, her bestesini. İçinde bulunduğumuz 2020 yılından hepimiz bir şey öğrendik ‘Anı Yaşa’. Her daim ‘Carpe Diem’. 

Carpe Diem için Aytekin Yalçın’ın objektifine poz veren Hande Yener’in stylingini ise Gabriele Papi üstlenmiş. Sürprizlerle dolu, uzun süredir merakla beklenen yeni Hande Yener albümü 2 Ekim’de her yerde olacak!

Yeni Çıkış: ‘Beni Yavaş Yavaş Öldürme’

Yazının Devamını Oku

Katy Perry Güldürürken Düşündürüyor

10 Eylül 2020
Ağustos’un son günlerinde Katy Perry 6. stüdyo albümünü ‘Smile’ı yayımladı. 2017 senesinde yayımladığı ‘Witness’ albümünün üzerinden üç koca yıl geçse de meğer bu süre zarfında Katy Perry yakasında hayat pek de sakin geçmiyormuş.

Şöhret, daha iyisini başarma hırsı derken Katy Perry kendi içinde sevgiyi ve umudu giderek kaybettiği için psikolojik olarak zor bir dönem geçirmiş. ‘Firework’u ben yazdım ama depresyonla uğraşıyorum’ diye isyan eden sanatçı, bu süre zarfında önce ayrılıp sonra da nişanlandığı Orlando Bloom’un da desteğiyle kendini yeniden sevmenin yollarını bulmuş. Elbette bu süreç ona yeni şarkılarla ve sonunda koca bir albümle geri gelmiş.

‘Smile’ adıyla pozitif bir albüm ama içinde kinayelerle dolu. Şarkılar gerçekten de Katy Perry’nin içini döktüğü günlükler gibi. Dans şarkısı yapsa da sözlerine baktığınızda Perry’nin kendisiyle olan mücadelesini net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu anlamda albümün anlattığı hikâye ve melodik dünyasını bir bütün olarak değerlendirince, Katy Perry bence hala pop müziğin başarılı öncülerinden olduğunu düşünüyorum. Albümün hazırlık sürecine hamilelik ve bir de pandemi sıkıştırınca aslında çaktırmadan muhtemelen en stresli albüm dönemini de atlatmış diyebiliriz. Albümün yayınlandığı günlerde doğum yapan sanatçı diğer bir deyişle şu sıralar çifte kavrulmuş bir mutluluk dönemi yaşıyor.

‘Seni öldürmeyen güçlendirir’ deyişini bu albümde Katy Perry’nin lugatından dinliyoruz. ‘Teary Eyes’ albümdeki en karanlık şarkı sözlerine sahip olsa da yine de ‘dans etmeyi bırakma’ notuyla pozitif bir enerjiyle sizi karşılıyor. ‘Smile’ın kapağında palyaço kostümüyle poz veren sanatçı mutluluğu, melankoliyi, gerçekliği ve yapaylığı aslında daha albümün kapağından sunuyor. Albüme adını veren şarkı hem her anın tadını çıkartmayı anlatıyor, hem de mutluluğun ve buna şükretmenin en kısa yolunu en neşeli şekilde anlatıyor.

Katy Perry özellikle ‘Prism’ albümünden sonra bir uyanış yaşadığını dile getirirken, önceki şarkılarında yakaladığı matematiğin artık kendisini mutlu etmediğini ve bunun bir anlamda ona yavan geldiğini belirtmiş. ‘Witness’ sonrası yaşadığı duygusal çöküntü onu kendisiyle baş başa kalmaya mecbur bıraksa da yine de bu durumdan kendi inadı ve müziğiyle çıkmış. Büyümenin hiç de kolay olmadığını söyleyen sanatçı, otuzlu yaşların beraberinde hiç tahmin etmediği zorlu yokuşları da birlikte getirdiğini söylüyor. Bu zorluklar ona hayatı daha başka açıdan değerlendirmeyi öğrettiği gibi olgunlaşmanın da bir başka keyif olduğunu ve şarkılarına bu bakışla yaklaştığını söylüyor.

‘Smile’ Katy Perry’nin kendisiyle en dürüst yüzleştiği şarkılarla dolu bir albüm. Kimi zaman hüzünlü ama dinlerken gülümsetiyor, kimi zaman duygulu ama dans ederken düşündürüyor. Bence bu tezatlıkları bir bütün olarak sunabilmek de Katy Perry’nin bu işte uzman olduğunu gösteriyor.

Yıldızlar: Never Really Over, Daisies, Champagne Problems, Tucked, What Makes A Woman

Oscar’ımı Verdim Gitti: Teary Eyes, Harleys In Hawaii, Smile

27.İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BAŞLADI

Yazının Devamını Oku

Gaga’nın Haklı Zaferi

3 Eylül 2020
Geçtiğimiz hafta Pazar günü MTV’nin Video Müzik Ödülleri töreni vardı. Her sene olduğu gibi bu sene de ödüller kadar bu özel gecenin performansları da dünya gündemindeydi. Bu senenin hem performansına hem de her anına imza atan ünlü isim ise Lady Gaga oldu. MTV VMA’den en iyi şarkı, en iyi düet ve yılın sanatçısı gibi ödülleri kucaklayan Lady Gaga her sahneye çıkışında bir başka kostümle göründüğü gibi kostümüne eşlik eden maskesi de bir o kadar dikkat çekiciydi.

Performanslar bakımından ödül törenini ele alacak olursak Lady Gaga ve Ariana Grande’nin birlikte performansı bence gecenin en yüksek anıydı. Hem Lady Gaga, hem Ariana GrandeRain On Me’nin canlı performansı boyunca sahnede maskeleriyle birlikte şarkı söylediler. Sadece kendileri değil dansçılarının da tamamı performans boyunca maskeleri yüzlerinde dans ettiler. Lady Gaga dikkat çekme  ve eğlence sektöründe gündem oluşturma konusunda bence son senelerin en önemli isimlerinden birisi. Yaşadığımız pandemi sebebiyle tüm dünyanın içinden geçtiği böyle bir dönemde, MTV gibi hem gençlere hem de eğlence sektörüne ışık tutan bir platformda Lady Gaga’nın tüm tören boyunca maskesiyle yer almasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Performansından da, gecede sahneye çıktığı diğer anlarda da bir an olsun şıklığından ödün vermeyen Gaga, maske kullanımıyla bu işi ne kadar ciddiye aldığını tüm dünyaya bir kere daha göstermiş oldu.

İzleyicinin alınmadığı MTV VMA ödül töreninde Lady Gaga kadar performansıyla dikkat çeken bir diğer isim de The Weeknd oldu. En iyi R&B ve yılın videosu ödüllerini alan The Weeknd’in performansı NY’daki Hudson Yards’ta yer alan The Edge’de gerçekleştirildi. O yükseklikte nasıl ayaklarının altı çekilmeden şarkı söyleyip, dans edebildiğini anlamasam da bence gecenin en etkili performanslarından biriydi.

Gökhan Türkmen – Mavi

Gökhan Türkmen yeni yaşını yepyeni bir şarkıyla kutladı. Kızları için yazdığı ve bestelediği ‘Mavi’ şarkısını kızı Nil Rona ile birlikte kaydetmiş. ‘Mavi’de kızı Nil Rona’nın da vokalinin olması şarkıyı ayrı bir yere taşıyor. GTR müzik etiketiyle yayınlanan şarkı dinlediğiniz anda kulaktan kalbe akıyor ve haliyle duygusallığıyla kalpleri de eritiyor.

İki kardeşin birbirine olan sevgi ve bağlılığını konu alan şarkının sözü ve müziği Gökhan Türkmen’e, düzenlemesi ise Bora Çifterlere’e ait. Şarkının kapak görseli de kardeşi Leyla Ada’nın ultrason görüntüsüne büyük bir mutlulukla ve heyecanla bakan Nil Rona’nın fotoğrafı ile Morespace Studio tarafından hazırlanmış.

‘Mavi’nin klibi şarkının yansıttığı tüm duyguları tek seferde videosuyla dinleyiciye geçiriyor. Klipte ailesel duygulara ve doğaya dikkat çekerek büyük bir ağaç etrafında yapılan çekimlerde Gökhan Türkmen ve kızları Nil Rona ve Leyla Ada da başrollerde. Bu eğlenceli, samimi her notası sevgi taşıyan şarkının klibini ise Bora Çifterler üstlenmiş.

Yepyeni bir Ses: Martino

Birkaç haftadır yayınladığı single çalışmalarıyla dikkat kesilmemiz gereken yepyeni bir ses yükseliyor. Martino, İtalya Milano doğumlu, ailesi dört nesil müzisyenlerle dolu, içi müzikle yanıp kavrulan çok genç bir ses.

Yazının Devamını Oku

Mabel’in Açıkhava Coşkusu

27 Ağustos 2020
Hafta sonu 6 aylık konser diyetimi bozdum. Sonunda uzun zaman sonra ilk defa Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde Mabel Matiz konserine gittim. Sonuç fevkaladenin fevki, nasıl mutluyum, hala aklımda Cumartesi gecesinden kareler, şarkılar var.

Açıkhava konserleri başladığında nasıl olacak diye kendi kendimi yiyip bitiriyordum ama aslında gidince gördüm ki organizasyon önlemlerini alınca konserler de gayet güzel şekilde bu dönemde yapılabiliyormuş. Mabel Matiz’i uzun zamandır canlı izlememiştim, uzun zamandır konsere gitmediğimden açıkhavadaki Mabel konseri benim için ayrıca değerli oldu. Biletleri tükenen konserde tüm izleyiciler yanındakiyle arada bir koltuk boş kalacak şekilde oturup maskeleri takılı şekilde konserin başlamasını büyük bir heyecanla beklemesi muhtemelen pandemi döneminden aklımda kalacak fotoğraflardan biri olacak.

Aylardır canlı performans izlememiş olmanın verdiği özlem Mabel’in notalarıyla ferahlığa ve mutluluğa dönüştü. Her şeyden önce Mabel’in ne kadar detaylara önem veren bir sanatçı olduğunu bir kere daha bu konserde gözlemledim. Mabel’in Mert Yemenicioğlu styling’i olan şık sahne kostümlerinin yanı sıra orkestrası da bir o kadar canlı canlıydı. Birçok konserde orkestra tek düzen siyah kıyafetlerle sahneye çıkar ama bu konserde ekibin her bir üyesi ayrı şıklıkta ve renkte tam bir yaz havasıyla bizleri karşıladılar. Konser boyunca orkestranın birbiri arasındaki eğlenceli hallerini izlemek beni konsere daha da bağladı. Bu kadar adı geçmişken orkestranın detayını vermemek olmaz. Çünkü bence onlar da bu nefis gecenin önemli kahramanlarından. Orkestranın şefi olan ve synth’e hayat veren Emin İnal, vokallerde Ceren Deniz ve Deniz Konak, perküsyonda Velican Sagun, beats’te Karakter (Keren Demirayak), gitarda Bahadır Kartal, kemanda Semih Çelikel, kanunda Samet Çelikel açıkhavadaki bu büyülü atmosferi yaratanlardandı. Yönetmenliği Ufuk Sarı’ya, prodüksiyon tasarım detaylarında Ozan Korkmaz’a ait konserde sahnenin sade dekorunun arkasında tam ortadaki büyük ‘M’ ışıklandırması ise her an her şarkıda bizi kendisine çekti.

Konserde ‘Öyle Kolaysa’yı seyircinin ısrarlı tezahüratından sonra ikinci kez tekrar söyleyen Mabel Matiz biraz damar, biraz halay tam kıvamında nefis bir repertuar hazırlamıştı. Özellikle konserde acaba söyler mi dediğim şarkılardan biri olan ‘Yıldızların Peşinde’yi canlı dinlemek benim için bu gecenin diğer önemli anıydı. Konser tamamlanıp bis için sahneye geri gelen Mabel Matiz ‘Filler ve Çimen’i söyleyerek bizi ilk albümüne ışınladı. Hemen ardından seslendirdiği ve ilk defa dinlediğim versiyonuyla ‘Yaşım Çocuk’ ise gecenin son şarkısı olarak hala aklımdan çıkmıyor. Yazıyı buraya kadar okuyup ‘keşke ben de gitseymişim!’ dediğinizi duyar gibiyim, şanslısınız çünkü Mabel Matiz 5 Eylül’de tekrardan Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde olacak. Ben olsam kaçırmazdım!

Mariah Carey Hayranlarına Sürpriz!

Mariah Carey kendisiyle aynı ismi taşıyan 1990 senesindeki yayınladığı albümün 30. Yılını (MC30) Temmuz ayından beri sürprizlerle kutluyor. MC30 kapsamında her Cuma eski albümlerinden daha önce yayınlamadığı remix, şarkı ya da video paylaşarak dinleyenlerini deyim yerindeyse mest ediyor.

Bu sürpriz serüveni devam ededursun geçtiğimiz hafta Mariah Carey yine sevindirici bir haber paylaştı. Sanatçının efsanevi Daydream Tour Tokyo Dome konserinin canlı kayıtlarının da dahil olduğu ve bugüne kadar kaydedip de yayınlamadığı şarkılarla, eski albümlerinden B-side şarkıların olduğu, her hayranın mutluluktan ağlayacağı çok özel bir albüm geliyor. ‘The Rarities’ albümü 2 Ekim’de yayınlanacak. Bu özel albüm global anlamda Carey hayranlarını çok mutlu ederken, geçtiğimiz hafta albümden ilk single’da yayınlandı.

Mariah Carey’nin Jermaine Dupri ile birlikte yazdığı 90'ların R&B havasını taşıyan "Save The Day" isimli şarkıda Lauryn Hill'in The Fuhees ile coverladığı "Killing Me Softly" şarkısını sample olarak kullanarak arka planda Lauryn Hill da şarkıya eşlik ediyor. ‘The Rarities’ yayınlanana kadar önümüzdeki aylar başka hangi süprizler olacak, gözler uzunca bir süre Mariah Carey’nin yaptığı ve paylaştığı postlarda takılı kalacak.

Yeni Çıkış

Yazının Devamını Oku

Alanis ile Bıraktığımız Yerden Devam!

20 Ağustos 2020
Alanis Morissette 9. stüdyo albümü ‘Such Pretty Forks In The Road’u yakın zaman önce yayımladı. 8 sene sonra Alanis’ten yeni bir şeyler duymak gerçekten de dünyalara bedel. 2020 Corona virüsü tarafından ele geçirilmeseydi aslında Alanis’in senesi olacaktı.

25 sene önce bizi gerçek anlamda Alanis Morissette ile tanıştıran, toplamda 33 milyon satan ‘Jagged Little Pill’ albümü için bu sene özel bir turne düzenlenecekti. Albümün 25. yılı sebebiyle albümdeki şarkıların orijinallerinin yanı sıra daha önce yayınlanmamış canlı performans versiyonlarının da yer aldığı 25. yıl özel ‘Jagged Little Pill’ albümü senenin başlarında yayımlanmıştı. Ayrıca geçtiğimiz senenin sonunda Broadway’de müzikali başlayan ‘Jagged Little Pill’ 2020 senesinde de Garbage ve Liz Phair’in de katılımıyla büyük bir turneyle yeniden Alanis’i sahnelere taşıyacaktı.

Ve fakat malum pandemi dönemi sebebiyle bu özel konser planı 2021’e ertelendi. Bütün bunlar olurken Alanis bir de yeni albüm müjdesini senenin başında vermişti. Hem 25. yıl etkinliği bir yandan gümbür gümbür geliyordu, bir yandan da Alanis yeni albümüyle bahar ayında konserlerin başlangıcıyla yeniden müzikseverle birlikte olacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı, albüm yayınlanması planlanan tarihten birkaç ay sonra yani Temmuz ayının sonunu buldu. Her zaman olduğu gibi kendi hayatına, yaşadıklarına ışık tutan şarkıların pandeminin en tepe yaptığı dönemde yayınlanmasının yanlış bir zamanlama olduğunu düşünen Alanis en azından albümü sene bitmeden yayınladığı için ben ziyadesiyle mutluyum.

2008 senesinde Alanis Morissette’i Park Orman’da Masstival kapsamında izleyebilmiş şanslı kitleden biri olarak yeni turnesinde onu tekrar canlı izlemeyi gerçekten çok istiyordum. 2021’de kader bizi kendisiyle bir araya getirebilecek mi henüz bu sorunun cevabı bilinmezlerle dolu olsa da yeni albümü ‘Such Pretty Forks In The Road’ en azından şimdilik elimizdeki en güzel hediye. 90’lardaki Alanis Morissette yayınladığı her albümde müziğine ve kendi felsefesine yenilikler katsa da bence temelde rock kadın vokal olarak özünü pek de kaybetmedi. Her albümde kendi derinlerine inen, hayata bakışını, haksızlıkları, mutlulukları ve hüzünlerini müziğinde harmanlayan Morissette 25 yılı aşan kariyerine bir de otobiyografi sığdırmayı planlıyor. Kitabın yazımına dair henüz çok net bilgiler olmasa da, çok uzak olmayan ufukta böyle bir kitabın yayınlanacağı artık bilinen bir gerçek.

Such Pretty Forks In The Road’ birçoklarının özlediği Alanis’in geri geldiği bir albüm. 3 çocuk annesi olan ve artık hayatının belki de en olgun dönemini yaşayan bir kadın şarkıcı için şarkı sözlerinde ilk güne kıyasla en ufak bir değişiklik olmadığının kanıtı bir albüm var karşımızda. Hikâye anlatımı kendine has olan Alanis Morissette bu albümde bence müzikal anlamda da çok uçlara gitmeden kendi janrasını en güzel biçimde sunduğunu düşünüyorum. 11 şarkılık yeni albüm Alanis nostaljimi yeniden uyandırdı. Yeni şarkıları bayıla bayıla dinlerken arada eski şarkılarına dönüş yapıp ne severdim sizi diyerek kendime ziyafet yapıyorum.

Yıldızlar: Smiling, Reasons I Drink, Diagnosis, Sandbox Love, Nemesis 

Oscar’ımı Verdim Gitti: Ablaze, Losing The Plot, Reckoning

Placebo’dan ‘Lost Tapes’ Konserleri

2020 senesi yeni bir Placebo albümünün yılı olacaktı. Pandemi bu çıkışı belirsiz durumu sürüklese de grup bu dönemde en azından boş durmuyor, yenilikler peşinde koşuyor. Bu yaz birçok festivalde konser vermeleri beklenirken pandemi sebebiyle tüm etkinlikler iptal olduğu için Placebo eski konserlerinden bir potpuri hazırlayarak yüreklere su serpti.

Yazının Devamını Oku

Metallica’dan Arabalı Konser!

13 Ağustos 2020
Metallica pandemi döneminde çok özel bir konser vermeye hazırlanıyor.

 

Grup en son 2019 senesinin Eylül ayında San Francisco’da efsane bir konser vermişti. Aradan geçen aylar sonrasında bu özel konser için büyük bir hazırlık içindeler. Sosyal mesafeye dikkat ederek büyük bir titizlikle provalarını gerçekleştiren ekip söz konusu konser için harıl harıl çalışıyorlar.

Lars Ulrich’in Metallica’nın sosyal medya profilinden yaptığı açıklamalara göre 29 Ağustos’ta Amerika ve Kanada’daki arabalı açıkhava sinemasında bu özel konser yayında olacak. Grup Ağustos ayı içinde sır gibi saklanan bir mekanda bu özel konserin kaydını gerçekleştirecek. Yapılan canlı performans kaydı büyük bir titizlikle montajlanarak 29 Ağustos’ta vizyona girecek.

Yüzün üzerinde arabalı açıkhava sinemasında yayına girecek olan bu özel konser yayınını aynı arabada en fazla 6 kişi izleyebilecekmiş. Ek olarak konser için bilet alan müziksevelere grubun S&M2 albümü dijital olarak hediye ediliyor. Konser maalesef şu an Avrupa ve Türkiye’de izlenebilir durumda olmayacak ama yine de umutlar tükenmesin diyenlerdenim. Belki Amerika ve Kanada sonrasında bu konserin bir bacağı da Avrupa’yı ve dolayısıyla Türkiye’yi de kapsar diye hayal ediyorum.

Pandemi döneminde hayatın durmasını kendi üretimleri açısından olumlu bir yöne çeviren Metallica, bu dönemde yeni bir albüm hazırlığında olduğunu da duyurmuştu. Yeni şarkıların ne zaman yayınlanacağı henüz belirsizliğini korusa da en geç 2021’de yeni bir Metallica albümünün geleceğini söylemek yanlış olmaz sanırım.

#selambendeli: Gökhan Türkmen

Gökhan Türkmen yaz bitmeden nefis bir şarkıyla yaz mevsimini tekrar başa sardı. ‘Deli’ adı üstünde delidolu, enerjik, disko temalı cıvıl cıvıl bir şarkı. GTR müzik etiketiyle yayınlanan yeni single ‘Deli’ Genco Arı ile birlikte Gökhan Türkmen’in prodüktörlüğünü yaptığı bir çalışma olarak karşımızda.

Deli’nin söz ve müziğini

Yazının Devamını Oku

Taylor Swift’in Karantina Sürprizi: folklore

6 Ağustos 2020
Pandeminin dev sürprizini Taylor Swift yaptı.

8.stüdyo albümü ‘folklore’u karantina döneminde sessiz sedasız hatta deyim yerindeyse bir sır gibi kaydeden sanatçı önceki hafta sürpriz bir şekilde yayınlayarak herkesi şok etti. ‘Folklore’ öylesine bir sır albüm ki yayınlayacağını sanatçının plak şirketi bile yayınlanmasından birkaç saat önce haberdar olmuş. Plak şirketinin şokunu tahmin bile edemiyorum. Pandemi döneminde beklenmedik bir şarkı ya da EP yayınlamasını beklediğim isimlerdendi Taylor Swift. Bu beklentimin sebebi de Taylor Swift’in çalışkan ve üretken ruhunu önceki yayınladığı albümlerinden bizlere aşılamasıydı. Beklentim boşa değilmiş, bir iki şarkılık mini albüm yayınlamak bir yana dursun dopdolu bir albüm ile karşı karşıyayız.

Taylor Swift bu albüm için pop starlığını hiç gocunmadan bir kenara bırakmış. Şarkıların tamamı piyano, gitar ve akustik düzenlemelerle hazırlanmış. Tür bakımından indie notaları olan daha çok yetişkin rock dinleyicisine hitap edecek bir albüm yayımlayan sanatçı bu albümde Jack Antonoff’un yanı sıra The National’dan Aaron Dessner ile birlikte çalışmış. Dessner’ın albüme dair verdiği açıklamalarda Taylor Swift’in nasıl üretken bir sanatçı olduğunu kendisine gönderdiği demo ses kayıtlarının kısa sürede şarkılara dönüşmesine şok olarak şahit olmuş. Albümün tamamı birlikte bir stüdyoya girmeden, dosyaların gidip gelmesiyle tamamlanan bir üretim sürecinin sonunda ortaya çıkmış.   

16 şarkılık dev ‘folklore’ albümünde 11 şarkıyı The National’dan Aaron Dessner ile yapan Taylor Swift araya bir de Bon Iver düeti sıkıştırmış. ‘Exile’ düetinin ortaya çıkışında Taylor Swift şarkıyı yazdıktan sonra Dessner’a gönderip şarkıya erkek bir vokali de eklemek istediğini söylemiş. Dessner kimle düet yapmak istediğini sorduğunda Bon Iver’ın vokali Justin Vernon’u çok beğendiğini ama kabul edip etmeyeceğini bilemediğini belirtmiş. Dessner’ın aracı olduğu bu talep Bon Iver tarafından da olumlu geri dönüş alınca, Justin Vernon’un şarkıya bir iki eklediği ufak bölümle şu an dinlediğimiz haline ulaşıyor. Şarkının Taylor Swift ve Justin Vernon arasında gidip geldiği anlara şahit olan Aaron Dessner, bu düetin hayata geçmiş olmasına kendi deyimiyle ‘zamanımızın iki büyük sesinin ortaya çıkarttığı bu esere bir hayran olarak tanık olduğunu’ belirtmiş. 

Albümün çıkış şarkısı olan ‘cardigan’ın klibi için tüm Covid-19 önlemleri alınarak yapılan çekimlerde tahmin ettiğiniz üzere bol bol yeşil ekran desteği alınmış. Sonucunda ortaya çıkan doğayla iç içe klip çalışması albümün yaydığı sadelik havasını net bir şekilde ortaya koyuyor. Klip için kendi styling’ini ve makyajını kendisi yapan Taylor Swift bütün bu süreçten keyif aldığı kadar klip çalışmasından da bir o kadar mutlu olduğunu belirtmiş. ‘Cardigan’ sonrasında ‘Exile’ ve ‘Betty’ albümün yoldaki single çalışmaları olacakmış, bakalım onlar için nasıl klip çalışmaları olacak.

‘folklore’ sürprizi yayınlandığı hafta itibariyle listelerde çeşitli rekorlar kırdı. Albümün yayınlandığı gün 100 milyonun üzerinde günlük dinlemeyle tüm zamanların en çok dinlenen kadın sanatçısı ünvanını kazanırken, albüm sadece Amerika’da 850 bin adet satılarak 2020’nin en çok satan albümü rekorunu da elde etmiş oldu. Ayrıca ‘Cardigan’ ve ‘Folklore’ hem Hot 100, hem de Billboard 200 listesinde aynı hafta bir numaraya yükselerek bir başka rekoru daha elinde tutuyor.

Hayatımızda pandemi olmasaydı bundan birkaç hafta sonra Glastonbury festivalinde Taylor Swift sahne alacaktı. Geçtiğimiz sene yayınladığı ‘Lover’ albümünden sonra ilk defa bu albüm ile birlikte kendisi turne yapmaktansa festivallerde sahne alacağını ve bu durumun büyük bir heyecan olduğunu belirtmişti. Glastonbury’nin 50. yılının kutlanacağı bu seneki festival pandemiden ötürü seneye ertelendiği için Taylor Swift merakla beklenen sahnesini seneye gerçekleştirecek.

‘folklore’ Taylor Swift’in hayal gücünün karantina döneminde parladığı nefis bir albüm olmuş. Taylor Swift’in şarkı yazarlığı ve müzikal becerisi ‘folklore’da daha da üst bir seviyeye çıkmış. Sadeliğin getirdiği güzellik albümün tamamında kendisini hissettiriyor.

Yıldızlar:

Yazının Devamını Oku

Genç Cazcılar Hazır!

23 Temmuz 2020
İKSV’nin 27. İstanbul Caz Festivali kapsamındaki Genç Caz konserlerinde sahne alacak müzisyenlerin elemeleri sonuçlandı.

Amatör veya profesyonel olarak müzikle ilgilenen genç müzisyen ve toplulukların festival programında yer alabilecekleri bir platform oluşturmasının yanı sıra onları motive edip, teşvik eden Genç Caz’ın Seçici Kurulu’nda bu sene Aycan Teztel, Ayşe Tütüncü, Cenk Erdoğan, Feridun Ertaşkan, Hülya Tunçağ, Kalben, Selen Gülün, Volkan Öktem, Yekta Kopan, Dr. Hakan Rauf Tüfekçi ve İstanbul Caz Festivali Direktörü Harun İzer yer alıyordu. Genç Caz’ın bu sene yapılan değerlendirme süreci COVID-19’a yönelik önlemler dikkate alınarak 11-12 Temmuz tarihlerinde Salon IKSV’de seyircisiz olarak gerçekleştirildi. Değerlendirme sürecindeki konserler IKSV’nin Youtube kanalından canlı olarak yayımlandı.

Genç Caz o kadar önemli bir platform ki, 17 yıl içinde 80’in üzerinde genç müzisyen ve topluluk dünyaca ünlü isimlerle aynı festivalde yer alma imkanı sağladı.

İstanbul Caz Festivali kapsamında bu yıl 18. kez düzenlenen Genç Caz konserleri için başvurda bulunan grup ve solo artistlerin 11-12 Temmuz’daki değerledirmeler sonucunda seçilen isimler: Afroloji, An Quartet, Büşra Kayıkçı, Deli Bakkal, Saynur Eren Duo Project ve Udgang Trio oldu. Seçilen grup ve solo projeler 27. İstanbul Caz Festivali’nin Parklarda Caz konserlerinde yer alacak. Büyük bir heyecanla konserleri bekliyorum.

Huysuz Virjin’e Veda

İnsanın çocukluğuna dair anıları yok olunca bunun duygusal olarak etkisi bir başka oluyor. Geçtiğimiz hafta Seyfi Dursunoğlu’nun vefatı beni bu anlamda derinden etkiledi. Seyfi Dursunoğlu’nun senelerce başarıyla canlandırdığı karakteri Huysuz Virjin’in televizyondaki şovunu yayınlandığı dönem herkes gibi ben de severek kahkahalarla izlerdim. Sadece ben değil, ailecek oturup birlikte izleyip kahkahalarla eğlenirdik.

O dönemler malum internet de olmadığı için, televizyon ve özel kanallar tek eğlence kaynağımızdı. Huysuz Virjin’in konuklarıyla her programda şakalaşması, kendine has dansı ve kantoları hep hafızamdaki güzellikleriydi. Dozunu bilerek iğneleyen ama her ne koşulda olursa olsun karşısındakini incitmeden eğlendiren çok özel bir anlatım dili vardı Huysuz Virjin’in.

Seyfi Dursunoğlu’nun vefatından sonra neredeyse yazılan her yazıyı okudum. Paylaşılan videoları tekrar tekrar izledim, yetmedi Youtube’dan yakalayabildiğim eski Huysuz Virjin bölümlerini izledim. Programında yaptıklarıyla izleyenleri ve konuklarını eğlendirirken aslında inceden inceye her zaman sahip olduğu hoşgörüyü bize aşıladığını bir kere daha fark ettim. Seyfi Dursunoğlu’nun vefatıyla duygularını paylaşan binlerce kişinin ortak yorumu Huysuz’un bizlere verdiği enerjisi, neşesi ve hoşgörü sahibi olmasıydı.  Maalesef Seyfi Dursunoğlu’nun bu ansız gidişi çocukluk anılarımdan bir parçayı da beraberinde aldı götürdü. Nurlar içinde uyusun.

Yeni Çıkış

Yazının Devamını Oku