Paylaş
Tepeden tırnağa övgü, gurur, zafer sarhoşluğu...
Oysa önce madalyonun tersine bakmakta fayda var.
1- Sanmayın ki Göztepe takır takır futbol oynadı. Sanmayın ki Çaykur Rizespor’u enerjisi ve iç saha performansıyla teslim aldı. Rakip, böylesine vasat ve yetenek fakiri olmasa bu futbol 3 puana yetmezdi!
2- Saha içinde yaptığı tek olumlu hareket, Halil’in adeta ‘kafasına çarptırdığı topu’ ağlara göndermek olan Yasin Öztekin, ne ruhen ne de bedenen maçta değildi! Kalitesine ve bugüne dek takıma yaptığı katkıya kimse tek söz söyleyemez. Ama dünkü Yasin, 89 dakika kendisini oyunda tutan Bayram Bektaş’a teşekkür etmeli!
3- Poko belki enerji olarak takıma katkı sağlıyor ama teknik kalite ve organizasyon anlamında yine yetersiz. Bence mevcut performanslarıyla Alpaslan, Poko’nun hayli önünde.
Peki bu eksilere rağmen galibiyet nasıl geldi?
1- Öyle bir sağ yumruğu var ki Göztepe’nin, o yumruğu yiyen ayağa kalkamıyor. Dün Gassama ile Halil’in sağ kanattan Rizespor’u nakavt edişini izledik keyifle. Bir kere şunu söylemek gerek. Geçtiğimiz yıl Tanju Kayhan’ı izlediğimiz sağ bek pozisyonunda bu yıl Gassama’yı izlemek rönesans gibi! ‘Evin oğlu’ Halil’in 2-3 yıl önceki ‘deli fişek’ hallerinden, enerjisini aklıyla birleştiren bir oyuncuya dönüşmesine tanıklık etmek de mutluluk verici.
2- 10 gündür antrenman yapmayan, dün adeta güçlükle ayakta duran Castro’nun bu hali bile, organizasyon anlamında Göztepe’ye sınıf atlatıyor.
3- Titi ve Beto’nun kalitelerine, Traore’nin yokluğunda özellikle defansif anlamda kusursuz oynayan Berkan’ın mücadelesine saygı duymak gerek.
Eleştirinin en güzeli, işler böyle yolunda giderken yapılanı. Evet dün yürüye yürüye kazandı Göztepe. Ancak eğer Avrupa şarkıları söyleniyorsa, eğer çıta giderek yükseliyorsa, Göztepe sahada daha iyisini verebilmeli.
Çünkü bunu başaracak potansiyeli var.
Paylaş