Paylaş
Bakmayın maçın kaybedilmesine. Beraberlik bir tarafa, galibiyet bile işten değildi bana göre.
Yasin’in, Serdar’ın, Borges’in cezalı oluşuna, maç içine Agbenyenu’nun sakatlanmasına, Gouffran’ın maçta neredeyse adının duyulmamasına rağmen kazanabilirdi Göztepe. Halil’in, Deniz Kadah’ın ortada görünmemesine karşın, takım kimliğiyle alabilirdi maçı.
Ama işte futbolun kuralı belli. Topu o üç direğin arasından geçirmek gerek. Bunu yapabilen oyuncular o yüzden özel. Tabela yapacak oyuncun yoksa ‘ah’lar ‘vah’lar arasında geçiyor 90 dakika. Hocan, santrfor olarak takım kadrosunda bulunan oyuncularına bakıyor, “Jerome mu yoksa Ghilas mı” diye düşünüyor, “C hiçbiri” diyerek Deniz Kadah’ta karar kılıyor! Sonuçta böyle baskın oynadığın bir maçta tek golün, rakibin kendi kalesine vuruşundan geliyor!
Acaba devre arasında forvete bir takviye yapmayan yönetim, bu konuda ne düşünüyor?
Yazık... Onca fırsat yakalanan bir maçta Göztepeli bir ismin tabelayı değiştirememiş olması çok yazık.
Ama en çok da neye yazık biliyor musunuz?
83’te beraberliği bulmuşken, oyunun geri kalanında yeni bir kontra ile galibiyeti kovalayacakken, saçma sapan bir golle İzmir’e eli boş dönülmesine!
Ne diyelim. ‘Atan’ olmayınca bir yere kadar
Paylaş