Paylaş
Bu mücadele verilirken, Türkiye olarak da tarihi anlara şahitlik ediyoruz.
Alınan tedbirlerle olabildiğince geç bir şekilde korona virüs ile tanışan Türkiye, virüsün görüldüğü mart ayının ilk haftasının öncesinde de sonrasın da çok önemli çalışmalar ortaya koydu.
Kocaman ve güçlü diye bildiğimiz bir çok Avrupa ülkesi ve Amerika sağlık çalışanına dahi maske veremezken, Türkiye İngiltere, İspanya, İtalya başta olmak üzere 30’un üzerinde ülkeye tıbbi malzeme göndermeye devam ediyor.
Sağlık sistemini son 10 yılda müthiş sağlam zemin üzerine oturtan Türkiye, bunların semeresini de bugün alıyor.
*
Devletler bu tür salgınlar ve büyük felaketlerle mücadele ederken iki unsur çok önemlidir.
Birincisi devletin sosyal ve ekonomik gücü.
İkincisi ise toplumun gücü.
Bir ülke ekonomisi ile çok güçlü olsa bile, devletine omuz verecek, destek olacak, destekten uzak olan bir toplumunuz varsa, vereceğiniz mücadelenin de bir anlamı ne yazık ki kalmıyor.
İşte Türkiye’nin farkı da burada ortaya çıkıyor.
Türk toplumu, zor günlerde birbiri ile kenetlenmesini, birbirine sınırsız destek olmasını çok seven ve bunu her şartta uygulayan bir toplum.
Kendisi yemeyip komşusunu düşünen, elinde olan ne varsa ikiye bölüp ihtiyaç sahibi ile paylaşan yer yüzünde bir başka ülke bulamazsınız.
İşte o ülke Türkiye.
Türk toplumunun bu güçlü yapısı da devreye girip, devletin ve sağlık sisteminin gücü ile birleşince, bu salgınla mücadele etmek bir o kadar kolaylaşıyor.
*
Mücadelenin başladığı şubat ve mart aylarından bugüne kadar hem devletin kurumları, hem de özel sektörün bir çok kurumu üzerine düşeni yapmaya, bu süreçten en az zararla kurtulmaya gayret gösterip durdu.
Hemen hemen toplumun tüm kesimleri bu noktada üzerine düşeni yaparken, ne yazık ki vatandaşın böyle bir zamanda yanında olması gereken ‘özel bankaları’ bu kriterde değerlendiremiyoruz.
Çevremizden de bildiğimiz üzere, bugünkü krize rağmen, müşterilerine ve vatandaşlara yardım etmek yerine, daha çok zorluk çıkaran, kredi desteğini vermediği gibi, mevcut kredilerinin geri ödemeleri Için de vatandaşın tepesinden ayrılmayan ‘özel bankalar’, ne yazık ki ülkenin yaşadığı bu sürece yeteri kadar katkı koyamamaktadır.
*
Kamu bankaları ise tam aksine tüm imkanları ile vatandaşın yanında yer alarak sürece en fazla katkı sunan kurumla arasında yer almaya devam ediyor.
Normal zamanda servetine servet katan, her geçen yıl kâr payını artıran, Türkiye’nin en fazla büyüyen sektörü olan bankacılıkta özel bankalar bunun karşılığını mutlaka bu dönemde ödemek durumunda.
Süreçte üzerine düşeni yeteri kadar yapmayan kurumlara elektrik dağıtım şirketleri ve telekominikasyon firmalarını da ekleyebiliriz.
Bu kurumların şu ana kadar vatandaşın cebini rahatlatacak en ufak bir kampanyasına yada kolaylığına rastlayamadık.
Gelen faturalar yine vatandaşın belini bükecek nitelikte.
*
Daha önce yine bu satırlardan da bahsettiğim gibi, Türkiye’de devletin tüm kurumları, bakanlıkları son derece güzel bir ahenk ile çalıştı, çalışmaya devam ediyor.
İstiyoruz ki bu zorlu günler geride kalana kadar ülkenin tüm kurumları vatandaşın ekonomisini rahatlatacak adımlar atsınb
Sürece hep birlikte katkı koysun.
Vatandaş olarak fazla da bir şey istemiyoruz.
Paylaş