Paylaş
Altın madeninden gümüşe, taş maden ürünlerinden bakıra kadar bir çok zenginlik yeraltında yatıyor.
Yeraltı kaynaklarımızın gün yüzüne çıkarılması da ülkemizde tartışmalı konulardan birisi.
Bir kesim yeraltı kaynaklarının mutlaka yer yüzüne çıkarılması ve ekonomiye kazandırılmasını savunurken, az ama sesi güçlü çıkan bir kesim ise doğanın tahrip edildiğini ileri sürerek dağların tepelerin kazılmasına karşı.
Belli kurallar çerçevesinde ise yurdun her noktasında yeraltı kaynaklarının yer yüzüne çıkarılması içn çalışmalar da sürüyor.
***
Maden ocaklarının bol olduğu bölgelerden birisi de Bursa’nın Orhangazi ilçesi.
Özellikle Orhangazi şehrinin kurulduğu bölgenin yüksek kesimlerinde, Fındıklı tepesi olarak bilinen bölgede kalsit madeni üretimi için yarım asır öncesinden bugüne çok sayıda maden ocağı açılmış durumda.
Bu maden ocaklarından bir iki tanesi hariç, geri kalanların tamamı atıl durumda; yani aktif değiller.
Ancak 2000’li yılların başına kadar faaliyette olan bu maden ocakları terk edildikten sonra o günkü görüntüsü ile bırakılmış durumda.
Orhangazi’ye ilk kez gelen, ya da ana yoldan geçerken Orhangazi’yi görenlerin ilk gözüne çarpan da bu terk edilmiş haldeki maden ocakları oluşturuyor.
Karşıdan bakıldığında son derece kötü, çağ dışı ve göz zevkini tırmalayan, şehri Marmara bölgesinin tam göbeğinde modern bir şehirden çok, Ortadoğu’da yıkık dökük haldeki harabe şehirleri anımsatması ile de dikkat çekici.
Bu söylemi abartılı görenler olabilir ama şehrin karşısına geçip manzarayı bu gözle dikkatlice incelediğinizde bu benzetmelerin hiç de ağır olmadığını göreceksiniz.
***
Yıllardır bu maden ocaklarının kapatılması konusu ise çeyrek asırdan bu yana ilçede konuşulan konuların başında geliyor.
Ama hiç bir yönetici hiç bir idareci bu konuda bugüne kadar tek bir adım dahi atmadı, daha doğrusu atamadı.
Orhangazi’de adı geçen alanların tamamı Orman Bakanlığı’na ait.
Ve ne yazık ki orman alanındaki yerlerle ilgili kamu yararına bir iş dahi yapacak olsanız, akıl almaz bürokratik engellerle karşılaşabiliyorsunuz.
Bırakın oralarda herhangi bir şey yapmayı, bu alanları kapatıp yeşillendirmek istiyorum deseniz, karşınıza bir yığın bürokratik oligarşi çıkacaktır.
***
Şehrin görünümünü tamamıyla bozan bu görüntüden kurtulmak mümkün değil mi peki?
Bu maden ocaklarını gözü tırmalayacak görünümden kurtarmak için neler yapılabilir?
Aslına bakarsanız dünyanın her yerinde yaşanan bir sorundan söz ediyoruz.
Aynı mesele tüm dünyada yaşanıyor, her ülke çözüm bulmaya çalışıyor.
Çözüm bulanlar da var.
Örneğin, Brezilya’da bu konuda alınan bir önlem tüm dünyada tanınmış bir uygulama.
Brezilya’daki terk edilmiş bir maden ocağına çizilmiş rengarenk desen hem görüntüyü düzeltmiş, hem inanılmaz bir turizm gelirine neden olmuş.
Yine Avrupa’nın bazı ülkelerinde de aynı şekilde maden ocakları renklendirilip, ışıklandırma yapılmış.
Böylece ortaya son derece güzel görüntüler çıkmış.
Üstelik yapılan bu uygulamaların maliyetinin de çok düşük olduğu ortada.
***
Bu model Orhangazi’de ve bölgede uygulanabilir mi?
Mesela Orhangazi’de bu çalışmaya yeni yapılan adliye binasının arkasındaki çirkin görüntüyü ortadan kaldırarak başlayabiliriz.
Bu hususta kurumsal firmaların sponsor desteği de alınabilir.
Beyaz eşya devleri, elektrikli aletler üreten kurumsal dev firmalar, hatta büyük holdingler.
Sadece bunlar değil elbette;
Orhangazi’nin de dev kuruluşları bu konuda devreye girebilir.
Döktaş, Asil Çelik, Cargill, Bamesa, Hektaş, Sirena Marine, Kırpart, Ormo, Faurecia, Aka...
Bu firmalar da Orhangazi’deki maden ocaklarının rehabilitasyonu ve güzelleştirilmesi için destek olabilir.
Bu konuda ilçenin idarecileri bir sorumluluk alıp en azından böyle bir organizasyonun startını verebilir, devlet yöneticileri ve yerel yöneticiler ise olası böyle bir çalışmanın önündeki bürokratik engelleri kaldırmak için çalışabilir.
İlk örnek projelendirme ise adliye binası arkasındaki eski maden ocağı için yapılabilir.
Bu alan renklendirilip ışıklandırılabilir.
Bunu yapan firmanın da ismi burada gösterilebilir.
***
Yeni adliye binası bölgesindeki görüntü iyileştirilebilirse, bu bir model çalışma olur.
Sonrasında ise şehrin üst kesimlerinde ne kadar böyle alan varsa, bir şekilde iyileştirilebilir.
Bu alanları toprak doldurup yeşillendirmek hem uzun soluklu hem de çok maliyetli bir iş olacağına göre, renklendirme ve ışıklandırmalar ile bu çirkin görüntüden kurtulabiliriz.
Yeter ki şehrin idarecileri biraz efor harcayıp da sorumluluk alsın.
Paylaş