Paylaş
“Ülkemizin son dönemde yaşadığı sıkıntılar tesadüfi değil, aksine birbirine bağlantılıdır. Dar kapsamda konuştuklarımız var, buralarda konuştuklarımız var. Terör örgütlerinin arkasında neler var, bunu söylememize gerek yok. Bunlara en büyük desteği veren kim? Bizim stratejik ortağımız. On binlerce TIR’la silah, mühimmat gönderdiler mi? Her şeyi gönderdiler. Şimdi bunların tek hedefi nedir biliyor musunuz? Acaba AK Parti’yi iktidardan nasıl indirebiliriz? Ama indiremeyecekler, bunlara gücü yetmez.”
Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın. Bu sözlerini bir kez daha okuyun lütfen. Bu konuşmanın arkasında Ankara’nın S-400 kararlılığının nedenleri bulunmakta.
Cumhurbaşkanı doğrudan söylemese de Ankara’daki kaynaklarıma göre, yukarıdaki sözlerden de anlaşılacağı üzere kendisini, iktidarını hedefe koyan stratejik ortağımız, ABD ya da ABD’nin gücü elinde bulunduran şahin kanadı. ABD’nin yanına İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de koyun. S-400’ler konusunda son kararı her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan söylese de karara kadar birçok toplantı yapıldı, seçeneklerin olduğu raporlar masaya konuldu.
RAPORLARDAKİ SEÇENEKLER
O raporlardan birini de Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Politikaları Kurulu hazırladı. Olasılıkların yer aldığı o raporda, “S-400’lerin alınması” durumunda karşı karşıya kalınabilecek yaptırımlar ve zorluklar yer aldı...
Ancak yeniden başa dönecek olursak, konuştuğum birçok kaynağım gerekçeleri şu başlıklarla özetliyorlar:
Hedefte Erdoğan ve hükümeti var.
Konu S-400 olmasa, ABD başka bahane yaratacaktı.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı ABD üzerinde bir baskı.
Doğu Akdeniz’de yaşananlar bu oyunun önemli bir parçası.
ABD, NATO bünyesinde “arka bahçesi olarak gördüğü ve görmek istediği” Türkiye’yi Rusya’ya kaptırmak istemiyor.
ABD ENDİŞESİNİN GELDİĞİ NOKTA
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a ABD Savunma Bakanvekili Patrick Shanahan’ın yazdığı ve S-400’lerin alması durumunda 31 Temmuz itibarıyla Türkiye’nin F-35 programına katılımının askıya alınacağı, eğitim için yeni personelin kabul edilmeyeceği, Türkiye’nin üst düzey toplantılara davet edilmeyeceği, CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilmesi için senatoda iki partinin görüş birliği içinde olduğunu içeren mektubun ardından, ABD Savunma Bakanlığı yetkililerinin basın brifingine bakacağız. Bu brifingteki diyaloglar ABD’nin Türkiye’ye ilişkin endişesinin geldiği noktayı da ortaya koyuyor.
Soru: Türkiye’nin jetin yapısının teknik bilgisine ilişkin geniş görüşü vardı ve pilotları da ayrıca aynı zamanda eğitimden geçiyorlar, teknik bilgi konusunda fikre sahipler. Tüm bunların güvende olduğundan nasıl emin oluyorsunuz?
Yanıt: Biz bilgisayarlarımızdan indirilen tüm verileri kontrol ediyoruz. Uygun olanları paylaştık. Türkler endişe edeceğiniz kritik belgelere sahip değiller.
Soru: Peki ya o pilotun kafasındaki bilgiler için ne dersiniz?
Yanıt: Türkiye bir NATO müttefiki, güçlü bir NATO müttefiki ve bizim onlarla bilgi paylaşım anlaşmalarımız var ve bu anlaşmalarına sonuna kadar bağlı kalacaklarını umuyoruz.
Şunun altını çizelim: ABD, resmi ya da gayriresmi tüm görüşmelerde ve yazışmalarda, “Yaptığımız görüşmelerde anladığımız S-400’ler konusunda kararlısınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu kamuoyunun da önünde açık ve net ifade etti. Bizim kendi yolumuza bakmamız, S400’leri alacağınız teslimat tarihine göre de zamanlamamızı tamamlamamız gerekiyor. Hukukun gereğini yapmak zorundayız” mesajını iletti.
Türkiye A’dan Z’ye tüm açıklamaları, gelişmeleri hassasiyetle takip ediyor.
PEKİ TÜRKİYE NE YAPACAK?
Türkiye kaynaklarımın deyimi ile “büyük oyunun” farkında.
Bu yüzden de S-400’lerin Doğu Akdeniz’deki tehditleri bertaraf edilecek bir bölge ile Güneydoğu’ya yerleştirilmesi üzerinde çalışılıyor.
Sadece bu değil, edindiğim bilgiye göre olası yaptırımlar karşısında özellikle savunma alanında karşılaşılabilecek sorunlar ve “ABD’den Türkiye’ye giremeyecek ürünler” ile ilgili envanter çalışması yapılıyor.
Hasar kontrol mekanizması için de kollar sıvandı. Bu satırlar yazılırken devam etmekte olan Bakanlar Kurulu toplantısında kapsamlı brifingler veriliyor. TSK, MİT, Dışişleri Bakanlığı üst düzey isimleriyle, konuyla ilgili bazı Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları da toplantıda. Seçenekler ve hazırlıklar masada.
ZOR SORULAR
Türkiye milli menfaatini, ulusal güvenliğini tabii ki düşünmek, planlamak ve gereğini yerine getirmek zorunda. Ancak Ankara’da yanıtı aranan sorular var. Bu soruları gündeme getiren kaynaklarım, yanıtları konusunda A’dan Z’ye hazırlık yapılması gerektiğinin de altını çiziyorlar.
Ekonomi olası sonuçları kaldırmaya hazır mı?
Teknik, malzeme, mühimmat açısından sonuçları kaldıracak askeri güç var mı?
Zor ama yanıtlarının mutlaka verilmesi gereken sorular olduğunu biliyorum. Türkiye hasar-kontrol mekanizmasını iyi kurgulayarak tüm planlamalarını farklı olasılıklara göre yapmak zorunda.
Paylaş