Paylaş
“Dünya üzerinde evcilleştirilmeye müsait en fazla ve en değerli yabani bitki ve hayvan türünün anavatanı günümüzde Türkiye, Irak, İran, Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’i kapsayan Güneybatı Asya coğrafyasıdır, Bereketli Hilal olarak bilinir. Bereketli Hilal’deki halklar yerel bitkileri çok erken bir tarihte evcilleştirdiler... Yoğun yiyecek üretimini çok daha hızlı geliştirip çok daha hızlı bir şekilde nüfus yoğunluklarını artırdılar.” (Tüfek, Mikrop ve Çelik -Jared Diamond)
Yüzyıllar önce Türkiye’nin de içinde bulunduğu topraklara verilen ad ‘Bereketli Hilal’. Şimdi o toprakların çoğunluğunda büyük bir karmaşa hâkim. Bununla birlikte iklim değişikliği, nüfus yoğunluğu, salgınlar, hastalıklar, teknoloji ve sanayinin faydalarının yanı sıra zararları “Dünyayı su ve yiyecek konusunda acaba ne bekliyor” sorusunu gündeme getirmiş durumda. Ya bir gün dünya susuzluk ve kıtlıkla karşı karşıya kalırsa? İşte bu yüzden tohumların saklanması, organik olarak yeni türler geliştirilmesi, bitkilerin iklim koşullarına göre dayanıklılığının sağlanması hayati önem taşıyor. Yiyecek ve su artık füze ya da silahlardan daha önemli. İnsanoğlu belki de önümüzdeki yıllarda sadece bunlar için savaşacak.
Bu pazar sizlere Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaları anlatacağım. Türkiye Tohum Gen Bankası’nın toplama ve koleksiyon oluşturmasının, bunları parmak iziyle girilebilen özel depolarda saklamasının nedenlerini anlatacağım. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ndeki bir nevi dev karargâhı, Enstitü Müdürü Dr. Hümeyra Yaman ile birlikte gezdim.
HAYRAN KALDIĞIM HERBARYUM
Yıllardır toplanıyor... 7 bin 500 civarı kurutulmuş bitki örneği. Eskiden havuçlar küçücükmüş örneğin. Hepsini görebiliyorsunuz. Araziden toplanan bitki örnekleri özel tekniklerle preslenip kurutulduktan sonra referans teşkil etmek üzere herbaryum örneği olarak saklanıyor. Türkiye’de tanımlanmış 10 bine yakın bitki türü var. Bunların üçte biri ülkemiz dışında dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmuyor. Bir anlamda hepsi milli hazine.
62 BİN 484 ÖRNEK MUHAFAZA ALTINDA
Herbaryumun ardından gen bankasını oluşturan tohumların parmak iziyle girilen özel depo alanına konulmasına kadar yaşanan süreci izleme fırsatı buldum. Süreci anlatmadan, Dr. Hümeyra Yaman’ın açıklamalarını sizlerle paylaşmak isterim:
* “Türkiye Tohum Gen Bankası, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı iki tohum gen bankasından biri olup, kapasite olarak dünyanın sayılı gen bankaları arasında ve 62 bin 484 örnek muhafaza altına alındı.
* Türkiye’de yetiştirilen bitkisel genetik kaynakları materyali (yerel çeşitler/köy popülasyonları, kültür bitkilerinin yabani akrabaları) olarak kullanılan tohumlar 1960 yılından beri toplanıyor. Araştırma ve TÜBİTAK projeleri yanında toplama çalışmaları ile elde edilen tohumlar, Türkiye Tohum Gen Bankası dokümantasyonunda kayıt altına alınıyor.
* Tohumlar canlı olması ön şart olduğundan ortalama son 50 yılda toplanan tohumlar. Ancak yerel çeşitler için buğday, arpa gibi türlerin ataları Anadolu’da 10 bin yıldır yetiştiriliyor.”
BİTKİLERE ÖN KAYIT
Sevgili okurlarım;
Bitki toplandıktan sonra ön kayıt yapılıyor. Tohumu temizleme ve hazırlama işlemine geçiliyor. Bunun için özel makineler kullanılıyor. Tohum Fizyoloji Laboratuvarı’nda bu materyallerin canlılık testleri yapılıyor. Gen bankasında ayrıca ışığın, nemin ve sıcaklığın kontrollü olarak sağlanmasına olanak tanıyan bitki çimlendirme ve büyütme üniteleri yani iklim odaları bulunuyor. Bu bilgilerin ardından Hümeyra Yaman’ın açıklamaları ile devam edelim:
AMAÇ AYNI ZAMANDA EKSTREM İKLİM KOŞULLARINA ADAPTE OLABİLEN DAYANIKLI ÇEŞİTLER GELİŞTİRMEK
“İklim değişikliği, bitkisel ve hayvansal üretimi etkiliyor, ayrıca artan dünya nüfusunu beslemek ve gıda güvenliğini sağlamak amacıyla yeni iklim koşullarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşitler geliştirmemiz gerekiyor. Bunun da temelinde genetik kaynaklarımız yer alıyor.
KURAKLIĞA DAYANIKLI ÇEŞİTLER GELİŞTİRİLİYOR
* Kuraklık günümüzün en önemli iklim krizlerinden biri. Özellikle kültür bitkilerinin yabani akrabalarında bu koşullara dayanıklı bireyler bulunuyor. Bu genetik kaynakların toplanması, muhafaza altına alınması, ıslah çalışmalarında bu materyalin genetik kaynak olarak kullanılması çok önemli.
* Enstitümüzde, araştırma projeleri ile ıslah edilen çeşitler arasında kuraklığa dayanıklı çeşitlerin de geliştirilmesi ön planda. Buğdayda kuraklığa dayanıklılıkla ilgili projeler yapılıyor. Kuraklığa dayanıklılık üzerinde çalışılıyor.
* Gen kaynakları ancak kuraklık vb. faktörlere dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesinde, genetik hazine olarak kullanılarak, tarımsal üretimin artırılmasına katkı sağlıyor.
* Bitkinin yerinde korunması esas olmakla birlikte gen bankaları tamamlayıcı bir görevi yerine getirerek, tohumu uzun süreli muhafazaya alıyor.
* Nesli tükenmekte olan türler ve endemik türlerin yok olma tehlikesine karşı şayet tohumu gen bankasında varsa söz konusu alana aktarılarak bu bitkilerin canlılığını sürdürmesi sağlanabiliyor.
* Diğer yandan yerel çeşitlerin popülasyonlardan oluşması nedeniyle genetik çeşitlilik yüksek. Bu genetik çeşitliliğin gerekli tanımlamalar yapıldıktan sonra ıslah çalışmalarına aktarılması ile kuraklık/tuz stresi/ hastalık etmenleri ya da zararlılara dayanıklı ya da kalite özellikleri bakımından üstün çeşitler geliştirilmesine katkı sağlanıyor.”
-18 DERECELİK YÜKSEK GÜVENLİKLİ TOHUM DEPOLARI
KURAKLIK başta olmak üzere, yaşanabilecek her tür olumsuzluğa karşı şimdiden hazırlıklar yürütülüyor. Tohumlar temizlenerek, bir dizi testi içeren sürecin ardından paketleme odasına alınıyor. Muhafaza edilecek materyal hava, nem ve ışık geçirmeyen ambalajlarla vakumlanarak paketleniyor. Sonra da parmak iziyle girilebilen özel odalara konuluyor. İki ayrı tohum muhafaza odası var. Bunlardan biri uzun dönemli saklama için -18 derece. Diğeri ise orta vadeli saklama için, dağıtıma açık koleksiyonun yer aldığı +5 derecelik oda.
ISLAH VE MODERN ÇEŞİTLERİN GELİŞTİRİLMESİ
İklim başta olmak üzere tüm değişiklikleri göz önünde bulundurduğumuzda sadece tohumların saklanması değil, aynı zamanda ıslah çalışmalarının da sürmesi gerekiyor. Hümeyra Yaman bu gerekliliği “Yerel çeşitlerle tarımsal sürdürülebilirlik mümkün değildir. Islah çalışmaları ile günümüzde çiftçi, sanayici ve tüketici ihtiyaçlarını karşılayabilecek modern çeşitlerin geliştirilmesi gerekmektedir” sözleriyle anlattı. Zaten bu çalışmaların halihazırda yapıldığını ve sürdürüldüğünü hatırlatalım. Her yıl yeni çeşitler ortaya çıkarılıyor. Enstitüde yıllara göre değişmekle birlikte ortalama olarak farklı bitki türlerinde toplam en az beş çeşit için tescile başvuruluyor. Tescil edilen yeni çeşitler çiftçilere anlatılıyor.
NELER YAPILDI?
* SON 20 yılda bitkisel üretim miktarı yüzde 20 oranında artırıldı.
* 2022 yılı bitkisel üretimde 128.6 milyon ton ile son yüzyılın en yüksek düzeyine ulaştı.
* Son 20 yılda sertifikalı tohum üretimi 9 kat artarak, 1.3 milyon tona ulaştı.
* Tohumun yüzde 96’sı yurtiçinde üretiliyor.
BİYOKAÇAKÇILIK
YİYECEK ve su sorunu bir gün dünyayı yeni savaşların eşiğine getirecek mi, göreceğiz. Ancak şimdiden biyokaçakçılık üçüncü sıraya yerleşmiş durumda. Biyokaçakçılık bitki ve hayvan gibi biyolojik materyalin doğadan izinsiz toplanması ve yurtdışına kaçırılmasıdır. Biyokaçakçılık 25 milyar dolarlık hacmiyle uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra dünyada üçüncü sırada yer alıyor.
Paylaş