Paylaş
Şimdi dönelim Ankara’ya... Ankara’nın büyük alışveriş merkezlerinden ikisine girerken güvenlik görevlileriyle sohbet ettim. Girişte HES kodları okutulurken, görevliler kişinin aşılı olup olmadığı bilgisini de ekranlarda görebiliyor. “Keşke doğrudan aşı kartı gösterilse” dediğimde iki farklı güvenlik görevlisinin de tepkisi aynı oldu. İkisi de, “Birçok dükkân kapanır, çalışanlar arasında aşısız çok” yorumunu yaptı. Alt satırlarda açıklamalarını ayrıntılarıyla aktaracağım Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın, “salgınlarda, okullar toplumun aynasıdır” sözünden hareketle, okulların kapanmamasını çocuklarımızın bir yıl daha kaybetmemesini istiyorsak hiç değilse AVM’ler, spor salonları gibi kalabalık ve riskli alanlarda aşıyı zorunlu tutalım.
RAKAMLAR NEDEN ARTIYOR?
Vaka sayıları neden artıyor, ölüm oranları niye yüksek? Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan sorunun yanıtını üç maddeyle açıkladı. Mehmet Hoca’nın sözleri şöyle:
DELTA VARYANTI DAHA ÖLÜMCÜL
Delta varyantı daha ölümcül seyrediyor. İlk iki dalga orijinal virüsle yaşandı. ilk iki dalgada ölüm oranı binde 9 idi. Üçüncü dalga Alfa varyantıyla yaşandı, ölüm oranı binde 7 idi. Şimdi yaşanılan dördüncü dalga ise Delta... Delta varyantının ölüm oranı ise binde 11.
HASTALIK ŞEKİL DEĞİŞTİRDİ
Delta varyantı ile hastalık şekil değiştirdi. Soğuk algınlığı gibi başlıyor. İnsanlar önemseyip hemen hastaneye gitmiyor. Geç kalıyorlar. Geç kalınca geç tanı konuyor ve doğal olarak geç müdahale ediliyor.
ÇOK BULAŞICI
Virüs eskiye göre çok bulaşıcı. Ancak buna rağmen toplum eskisi kadar tedbirlere uymuyor.
Mehmet Hoca, bu üç maddeyi sıraladıktan sonra çok önemli bir tespitte daha bulundu. Salgının ilk dönemlerinde daha çok yaşlıların ve kronik hastalığı olanların hayatını kaybettiğine dikkati çektikten sonra, “Vakaların çoğunu artık gençler ve yetişkinler oluşturuyor” dedi. Ölüm oranlarında ise dünyada da Türkiye’de de “aşısızların” çoğunlukta olduğunu söyledi. Kimler hayatını kaybediyor şeklinde acı bir sıralama yapacak olursak:
Aşısızlar
Aşılarını tamamlamamış olanlar
Sinovac olup üzerinden süre geçmiş olanlar. Yaklaşık üç ayda aşı etkisini yitirmeye başlıyor.
NE YAPMALI?
Önce bir tespitte bulunalım. Okulların açılması doğru bir karardır. Ancak çocuklar için aşılama daha erken başlatılıp iki doz aşıları tamamlandıktan sonra açılmalıydı. Avrupa’daki örneklerden de yola çıkarak bu tespit bana ait. Gelelim Mehmet Hoca’nın “Ne yapılmalı?” sorusuna verdiği yanıta... Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın madde madde önerileri şöyle:
Çocuklar virüs kapmışsa, sadece yüzde 10’unda belirti görülüyor. Yani çocukların yüzde 90’ını yakalamak ve virüsü yaymalarına engel olmak bu şartlarda mümkün değil. Bir sınıfın tamamı virüs taşıyor olabilir.
PCR yerine hızlı tarama testleri yapılmalı. Ailelerin isteğine bırakılmadan Türkiye genelinde taramalar yapılmalı.
Maske-mesafe-hijyenden taviz verilmemeli.
Sınıflara ayrı ayrı saatlerde ders başlatarak ya da hafta sonu da dahil edilerek ayrı ayrı günlerde dönüşümlü eğitim verilebilir. Öğrenci sayılarını azaltacak dönüşümlü bir formül üzerinde durulabilir.
Okul toplumun aynasıdır. Toplumda virüs aktivitesi yüksekse okulda da yüksek olur.
Okulların açık kalmasını istiyorsak, toplum tedbirlere uyacak. Okullar açık kalacaksa, toplum için ek önlemler konulmalı.
Toplumsal bağışıklık için yetişkinler de çocuklar da mutlaka aşılanmalı.
Mehmet Hoca tedbirler alınmazsa, aşılama artmazsa ve rakamların önüne geçilemezse “kapanmanın” kaçınılmaz hale geleceği konusunda da uyarıda bulundu: “Salgınlarda kesin ifadeler kullanmaktan kaçınmalıyız” dedi.
Paylaş