Paylaş
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun T24’te yaptığı “Eline bıçak alan çıkıyor, kalem alan hapiste olacak. Bunu hiçbir ahlak ve vicdan kabul etmez” açıklamasıyla başlayacağız. Kılıçdaroğlu’nun gazetecileri işaret eden haklı açıklamasını kaynaklarıma sordum. Kaynaklarım, “Söz konusu yargılamalar gazetecilikten ya da düşünce açıklamasından değil; terör, terör örgütü üyeliği, yardım gibi suçlardan yapılıyor. Bu suçlar TBMM’deki görüşmelerde kapsam dışı bırakıldı” yorumunu yaptılar.
TCK’YA YENİ ÇALIŞMA
Yine de ortada vicdanen sorunlu bir durum yok mu? Bu soruma ise yeni bir çalışmanın başlatıldığı açıklamasıyla yanıt verdiler. Buna göre Adalet Bakanı Abdulhamit Gül bir önceki gün, TCK ile ilgili suç ve yaptırım dengesi başta olmak üzere yeni bir çalışma yapılması talimatı verdi. Bu çalışmada kamuoyunda rahatsızlığa neden olan konular masaya yatırılacak. Bakanlık yetkilileri, akademisyenler, ilgili sivil toplum örgütleri hızla çalışmalara başlayacak.
Kamuoyunda rahatsızlığa neden olan konular ele alınacak.
İNFAZ PAKETİ NEDEN AF DEĞİL?
Gelelim infaz paketine... Şartlı tahliye oranlarının aşağıya çekilmesi, denetimli serbestliğin geçici olarak üç yıla çıkarılması ve açık cezaevindekilere izin verilmesine bağlı olarak 100 bine yakın hükümlünün cezaevlerinden çıkacağı anlaşılıyor. Hükümet 100 bin mahkûma af mı getirdi? Bakanlık kaynaklarıma soruyu açık açık sordum. İşte yanıtları:
Belli sınırlar içerisinde ceza almış mahkûmların izin, hafta sonu ve geceleyin infaz, infazın ertelenmesi gibi hakları zaten bulunuyor. Bunlar hükümlülerin dışarıyla irtibatını sürdüren yasal haklar ve bunlara “af” denilmiyor.
COVID-19 izni, açık cezaevlerindeki hükümlülere verilen geçici ve ilave bir izin. İnfaz devam ediyor, suçun cezası ortadan kaldırılmış değil.
Yaklaşık 45 bin civarında hükümlünün tahliye olmasının beklendiği denetimli serbestlik süreci de af değildir. Mevcut durumda zaten koşullu salıverme 1 yıl kala yapılıyordu. Süre bir defalık geçici olarak üç yıla çıkarıldı.
Başta AB ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok yerinde virüsle mücadele kapsamında cezaevlerine el atıldı. Türkiye’de de bu kapsamda önlem alındı.
AF TARTIŞMASI NEREDEN ÇIKIYOR?
Yukarıda sıralanan maddelere ek olarak yetkililer, “İnfaz hâkiminin kararıyla çıkanlar hâlâ hükümlü. Herhangi bir suç işlediklerinde hem önceki cezalarının tamamını yatacaklar, hem de yenisini. Üstelik sabıkaları silinmiyor. Yani defter kapanmıyor” diyor. Peki af tartışması nereden çıkıyor? “Belli odaklardan sistematik olarak yayılan bir af kanunu söylemi var” diyen kaynaklarım endişelerini şöyle sıralıyor:
Paket Anayasa Mahkemesi’nin önüne gidecek. Mahkemeyi “af” düşüncesini kabule zorlamak ve eşitlik ilkesinin gözetilmediği gibi gerekçelerle paketin iptalini sağlamak mı amaçlanıyor?
Af söylemiyle hükümetin suçluları affettiği spekülasyonu yapılıyor. Olası olumsuz sonuçların faturası siyasete kesilmek istenebilir.
Konu siyaseten kullanılmaya çalışılıyor. “Devlet kendisine karşı işlenen suçları affedebilir ama şahıslara karşı işlenen suçlar affetme hakkı yoktur” söylemi bunu göstergesi.
Bu endişelerden hareketle, meseleye COVID-19 tedbirleri çerçevesinde bakılması ve reformların sekteye uğratılmaması için af kavramı kapsamında bakılmaması gerektiğinin altı çiziliyor.
Umarım bu reformlar eli kalem tutanları da kapsar.
Paylaş