F-35’leri askıya alma formülü

Dünyanın gözü New York’ta... BM Genel Kurulu toplantısı için bir araya gelen liderlerin görüşmeleri de açıklamaları da yakından takip ediliyor. Olası görüşmeler, temaslar Türkiye açısından daha da kritik. Özellikle de ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası görüşmeleri...

Haberin Devamı

Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta Trump ile kısa bir telefon görüşmesi yaptı. Ancak o görüşme daha çok nezaket içerikli ve çok uzun olmayan bir telefon görüşmesiydi. Edindiğim bilgiye göre Başkan Trump’ı Senatör Lindsey Graham aramış. Hatırlayacaksınız, pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ile bir araya gelmiş, görüşmeye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılmıştı. Çok sıcak ve samimi geçtiği belirtilen o görüşmede “Başkanı arayayım” diyerek Senatör Graham’ın Trump’ı aradığı belirtiliyor. Kaynaklarım, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında da olumlu bir görüşme geçtiğini belirterek, Trump’ın “Yüz yüze görüşeceğiz” ifadesini kullandığının altını çizdiler.

Hem olası görüşme hem de ABD’deki genel temaslar açısından iki önemli başlık var. İlki Fırat’ın doğusu ve güvenli bölge, ikincisi ise S-400’lerin alımının ardından başta yaptırımlar olmak üzere ortaya çıkabilecek sonuçlar. İkincisinden başlayarak son durumun fotoğrafını çekmeye çalışalım.

Haberin Devamı

S-400’LER, OLASI YAPTIRIM, F-35 PROGRAMI...

S-400’lerin alımının ardından Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceği merak ediliyor. Amerika’daki hava, genel olarak konu Rusya olunca “Mutlaka tepki göstermek gerek” sözüyle özetleniyor. Amerika’da yaklaşan başkanlık seçimleri de göz önünde bulundurulunca, Türkiye’nin yaptırım paketiyle karşılaşabileceği, ancak bunun düşük dozlu, hatta “erteleme”yi de içerecek şekilde formüle edilebileceği belirtiliyor. Bu formülasyonda başta Fırat’ın doğusu olmak üzere başka alanlardaki işbirliklerindeki olumlu gelişmelerin de etkili olacağını söylemek gerekir.

Diğer yandan S-400 alımının somut sonucu F-35 programı ile yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Senatör Graham ile yaptığı görüşmede de F-35 programı gündemdeydi. Senatör Graham, Erdoğan’a “Türkiye’yi F-35 programına geri kazandırmanın önemli olduğu kanaatindeyim” dedi. Bu konudaki Ankara’daki son gelişmeyi de burada aktaralım. Senatör Graham’ın “geri kazandırma” temennisinin de altında yatan o gelişme, Türkiye’nin resmi olarak programdan “çıkarılmaması” ancak “ortaklığın askıya alınması”.

Haberin Devamı

MEKTUP GÖNDERİLDİ

ABD resmi olarak da Türkiye’ye “askıya alındığını” iletti. Amerikalı kaynaklarımın verdiği bilgiye göre ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı müsteşarlık birimi, yakın zamanda Türkiye’ye F-35 kararıyla ilgili bir mektup gönderdi. Mektupta “Türkiye’nin F-35 programı ortaklığının askıya alındığı” ifadesi kullanıldı. Şu ana kadar Türkiye bu mektuba yanıt vermedi. Edindiğim bilgilere göre mektuptaki argümanlar hukuki bir zemine dayanmadığı için de cevap verilmesi düşünülmüyor.

FIRAT’IN DOĞUSU

Gelelim en zorlu başlığa, Fırat’ın doğusu ya da güvenli bölge çalışmalarına... Olası Erdoğan-Trump görüşmesi öncesinde, eylül ayında baş döndüren gelişmeler yaşandı. Bir yanda müzakereler sürerken, diğer yanda taraflar müzakere masasını doğrudan etkileyen çok kritik açıklamalar yaptılar, sahada kritik adımlar attılar. Ankara en yüksek seviyeden “Göstermelik adımları yutmayız” dedi. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üç-beş helikopter uçuşuyla, beş-on araç devrisiyle güvenli bölge olmaz” dedi. Dışişleri Bakanı ise “kozmetik adım” ifadesini kullandı. Ankara, “oyalanmaktan, kandırılmaktan, güvenli bölge adı altında terör örgütünün korunmasından” endişe etti, ediyor; ABD’nin terör örgütüyle angajmanının ise son bulmasını istiyor.

Haberin Devamı

Tüm bu nedenlerden dolayı Ankara, Washington’a eylül ayının sonuna kadar süre tanıdı. Peki Amerikalılar ne yaptı? Türkiye ile ortak devriyeler sürerken SDG ile görüşmeye, terör örgütüyle de ortak devriyeye devam ettiler. Bir de ağızlarındaki baklayı çıkardılar. Nasıl mı? ABD’nin DEAŞ ile Mücadele Görev Gücü Direktörü Chris Maier, YPG ile DEAŞ’la mücadele konusundaki ortaklıklarının sürdüğünü belirterek, “Güvenlik mekanizmasının temel amacı, hem Türkiye ile müşterek bir çalışma vasıtasıyla onların güvenlik kaygılarını çözmek hem de SDG’nin güvenliğini sağlamaktır. Türkiye ile çalışırken Türkiye’nin Suriye’ye girme fikrinin önemli ölçüde gerilediği konusunda ikna olduk” dedi. Yani ABD’nin en istemediği olasılık Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna girmesi, amaçları ise SDG adı altındaki YPG/PYD terör örgütünün güvenliği.

Haberin Devamı

Türkiye “oyunun” farkında, bu nedenle de kararlılığını net bir biçimde ortaya koyuyor. ABD, Türkiye’nin girmesini istemiyorsa, güvenli bölge konusunda Türkiye’nin taleplerini karşılamak zorunda kalacak. Erdoğan-Trump görüşmesi gerçekleşmeden ABD bir adım daha attı. Kasım 2015’ten beri verilmeyen izni verdi, Türk F-16’ları Suriye’nin kuzeyinde uçtu. Fırat’ın doğusundan, yani öngörülen güvenli bölgenin üzerinden de geçtiler.

Ankara’da bu durum ilk etapta olumlu bir adım olarak nitelendiriliyor, hatta “Güvenli bölge uçuşlarının başlangıcı olarak değerlendirilebilir” yorumu yapılıyor. Ancak “ABD’nin terör örgütüyle bitmeyen angajmanı”, “sonu gelmeyen TIR’larla silah ve ekipman yardımları” ve açık açık “Yeter ki Türkiye Fırat’ın doğusuna girmesin” istekleri olduğu sürece temkinli olmakta fayda var gibi geliyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları