Paylaş
Hem kadın dernekleri temsilcilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme taleplerini kaleme almış, hem de “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmamalı” demiştim. Yazılarıma ara verdiğim bu bir haftalık kısa sürede geldi kötü haber. Pınar Gültekin vahşice katledildi.
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve bir düşünün... Bugüne kadar kaç Pınar katledildi? Kaçımız tecavüze uğradı? Kaçımız dayak yedi? Kaçımız cinsel istismara uğradı? Kaçımız çocuk yaşta evlendirildi? Bu soruların yanıtları, istatistiki bilgi olarak açıklanan o rakamlar kalplerinizi kanatır. Bizim kalplerimiz kanıyor. Sesimizi duyurmak için sosyal medyadaki fotoğraflarımız siyah-beyaz olsa da aslında kapkarayız. Yastayız, üzgünüz, kırgınız, kızgınız... Bizler anneleriniziz, bizler eşleriniz, bizler kardeşleriniz, kızlarınız, hayat arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınızız. Arkanızda değil, yanınızdayız. Karşınızda değil, eşit olarak yanınızda olmak isteğimiz. Bizler insanız. Peki ya siz? Katleden, tecavüz eden, döven, hakaret eden, istismar eden ya da tüm bunlara sessiz kalan, değerlerin arkasına saklanmaya çalışanlar, illa bir kadını suçlu bulmaya çalışanlar, “ama” diye başlayan cümleler kuranlar sizler nesiniz? İnsan sormadan edemiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmadığı halde yaşanıyor bu katliamlar. Peki ya çıkılsa? Diyeceksiniz ki “Adının illa İstanbul Sözleşmesi olmasına mı gerek var, önlemler alınır, gerekli düzenlemeler yapılır”. Niye bir kazanımdan vazgeçelim? Bu kazanımın yerini doldurmak ne kadar sürer?
Bakın, hükümete yakınlığı ile de bilinen Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM’in başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Burada yapılması gereken hukuki bir kazanım olan sözleşmeden çıkmaktan ziyade, söz konusu maddeleri uluslararası hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturmaya çalışmaktır. İstanbul Sözleşmesi ve benzer hukuki metinler de amaç olarak şiddetin önlenmesine yönelik gerekli düzenlenmelerin yapılmasına yöneliktir. Söz konusu sözleşme şiddetin önlenmesi noktasında araçlardan sadece bir tanesidir. Aslolan şüphesiz şiddetle mücadeledir” dedi.
Sevgili okurlarım, biz hepimiz temelde bu konuda birleştik. Bizi, kadınları ilgilendiren konuda hepimiz aynı fikirdeyiz. Yapılması gereken kazanımlardan geri adım atmak değil. Sorunlar var ise oturup ne yapılması gerektiğini konuşmak, şiddeti engellemek için de ne gerekiyorsa artık bir an önce yapmak. O masada mutlaka kadın derneklerinin temsilcileri de yer almalı. Bir daha hiçbir kadın siyah-beyaz bir fotoğrafa dönüşmesin... Kalplerimiz kanamasın.
*
DUA
KIYMET bilip saygı göstermek, teşekkür etmek ve şükretmek önemlidir. Cennet bir vatanımız var. Komşularımıza bakınca her açıdan ne kadar şanslı olduğumuzu görüyoruz. Zorda olanlara kucak açıyoruz. Okuyoruz, dünyadaki gelişmeleri takip ediyoruz. Büyük makamlara geliyoruz. Ülke olarak iddialarımız var, hedeflerimiz var. Tüm bunların kıymetini bilmek lazım. O yüzden ben dua ederken bugünlerimizde büyük emeği olan Ulu Önder Atatürk’ü ve tüm silah arkadaşlarını da rahmetle anarım. Herkese de tavsiye ederim.
*
MİT’TEN YARDIM İSTEYENLER
MİT İstanbul Bölge Başkanlığı’nın yeni binasının açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kaçırılan vatandaşlarının kurtarılması için bizden yardım talebinde bulunan ülke sayısı giderek artıyor” sözleri dikkat çekti. Hem yardım isteyen ülkeleri, hem de bugüne kadar kaç kişinin kurtarıldığını merak ettim. Edindiğim bilgileri sizlerle paylaşayım:
- Son 10 yılda MİT, 170’den fazla rehine kurtardı.
- Bunların 32’si yabancı.
- Uzmanlar, MİT’in farklı ülke ve ağırlıklı olarak çatışma bölgelerinde rehin alınan İngiltere, Hollanda, Lübnan, Fransa, Rusya, Kosova, Belçika, Japonya, Irak, Cezayir, Malezya, Güney Afrika ve İtalya vatandaşlarını terör örgütlerinin elinden kurtarmasını teşkilatın bu tür operasyonlarda başvurulan uzman, yetkin ve güvenilir bir müttefik olmasına bağlıyor.
Paylaş