Paylaş
Suriye’de Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgeye yönelik terör örgütü YPG/PKK saldırıları Beyaz Saray yönetimindeki değişiklikten sonra arttı.
Son dönemde artan saldırıların hedefi, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekâtları ile sağlanan istikrar ve düzen.
ABD’nin saldırıları engellemediğini söyleyip, kınarken terör örgütünün adını zikretmediğine de dikkati çekelim.
Diğer yandan, YPG’nin mevcut pozisyonunda büyük emeği olan isimler Brad McGurk ve Lloyd Austin sahaya çok daha güçlü pozisyonlarda döndüler. Biri Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü, diğeri ise ABD Savunma Bakanı. Bu isimlerin YPG’yi cesaretlendirdiğine şüphe yok. Bu isimlerle birlikte yeni ABD yönetiminin “YPG’yi PKK’dan ayırıp Suriyeli bir örgüt yapma” arayışında olduğuna da şüphe yok.
Bu arayış ve politikanın hızlandığını da söyleyebiliriz. SDG’nin sözde komutanı Mazlum Abdi, “PKK ile kardeşiz ama örgütsel bir bağ yok” açıklamasını yaptı. Tabii bu arada Biden yönetiminden Suriye’de daha etkin rol almasını beklediklerini söyledi.
Ne tesadüf ki ABD’nin eski Kürt diyalogları temsilcisi William Roebuck da aynı konuda konuştu ve “ABD, SDG’yi PKK’nın bir parçası olarak görmüyor fakat DEAŞ ile mücadelenin bir parçası olarak görüyor” dedi.
ABD’nin Ankara büyükelçisi Satterfiel da terör örgütüne yönelik desteğin devam edeceğini gazetecilere açık açık söyledi ve “ABD’nin politikası değişmedi. DEAŞ’ın kuzeydoğu Suriye’de oluşturduğu tehditle, tıpkı bölgenin başka yerlerinde de bu tehdidi ele almak üzere çalıştığımız gibi mücadele etmeye devam ediyoruz. Bu mücadelede, kuzeydoğu Suriye’de, SDF ile çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
Madde madde son günlerde yaşananlar böyle. Gelelim sonuca... YPG ve PKK’nın gerçekte ayrıştırılması imkânsız. ABD ve SDG, ‘mış gibi’ yaparak belli ki sorunu çözmeye çalışacak. Ancak Ankara’nın bakış açısı değişmedi, hassasiyetleri de belli, olası gelişmelere karşı hazırlıkları da sürüyor. Bir süredir Irak’ın kuzeyi ile kuzeydoğu Suriye arasındaki lojistik geçişler bakımından stratejik bir nokta olan Sincar’daki PKK ve PKK’ya yakın olduğu bilinen unsurlardan rahatsız olan Ankara özel bir hazırlık içinde. Amaç Suriye’de PYD/YPG etkisinin kırılması ve o bölgeden Kuzey Irak’a aktarılan kaynak akışının kesilmesi. Bununla birlikte son gelişmeler, Sincar dışında da bazı tedbirlerin alınmasını ve hazıklık yapılmasını zorunlu kılıyor. Önümüzdeki süreçte gelişmelere göre, Türkiye’nin Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekâtları kapsamındaki bölgelerde istikrar ve düzeni sağlamak, artan saldırıları önlemek için yeni adımlar atması kimse için sürpriz olmayacaktır.
İSRAİL İLE HASSAS GÖRÜŞMELER
BİR yanda Mısır, diğer yanda İsrail... Arka kapı diplomasisi olarak nitelendirilen istihbarat görüşmeleri hem Mısır ile hem de İsrail ile sürüyor. Bir kaynağım, “bir normalleşme sürecine giriş yapabilmek için hassas ve gizli görüşmeler” yorumunu yaptı. Tam da bu süreçte gelen atama, yani Irit Lillian’ın Ankara nezdinde maslahatgüzar olarak atanması iki ülke ilişkilerini ısıtmaya yönelik adım olarak niteleyenler var. Türkiye uzmanı Irit Lillian’ın ardından başka adımlar atılır mı, süreçte göreceğiz. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “En tepedeki kişilerle sıkıntı yaşıyoruz bazı ülkelerle olduğu gibi. En tepedeki ile sıkıntılar olmasa ilişkiler çok farklı olabilirdi” ifadesini de bir kenara yazın derim. Yani süreçte olası gelişmeler farklı sonuçlar doğurabilir.
Paylaş