Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa masa dağılır” demişti. Geçtiğimiz günlerde ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Habertürk televizyonunda yaptığı açıklamalarda isim vermeden; “Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır demek yanlıştı” dedi. Biliyorsunuz Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında zaman zaman önemli görüşmeler yapılıyor. Kuşoğlu ile sohbet ettik. O tarihi açıklama ve süreçte yaşananları, Kılıçdaroğlu’nun yol haritasını ve masanın bugünkü durumunu konuştuk.
‘ADAY BELİRLEMEDE GEÇ KALINDI’
Kuşoğlu önce Özel’in açıklamasına yanıt verdi. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne alışamadığını belirterek, aday belirleme sürecindeki sıkıntılara değindi. “Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan gibi bir isim olmasa, orada da sıkıntı yaşanırdı” diyerek şu mesajları verdi:
“* Altılı masada aday seçime üç ay kala belirlendi, geç kalındı. Adaylık öncelikli meseleyken, aylarca başka metinler üzerinde çalışıldı.
Bu Türkiye’de zaten yaşanıyordu, yaşanıyor. Ancak siyasetin aşırı dozda birbirini hedef alması, bunu adeta bir sözlü ya da yazılı savaşa dönüştürmesi, troll ordularının destekleriyle de ne yazık ki toplumları içinde kutuplaştırır. Bu kutuplaşma büyüyüp içinden çıkılmaz hale gelince de, hem güçsüzleşirsiniz hem de dışarıdan her türlü etkiye fazlasıyla açık hale gelirsiniz. Bu nedenle son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan- CHP Genel Başkanı Özel, MHP Genel Başkanı Bahçeli- CHP Genel Başkanı Özel arasındaki görüşme trafiğini olumlu buluyorum. Diyecekseniz ki, içinde yine siyasi adımlar barındırmıyor mu? Mutlaka barındırıyordur:
- Özel’in liderliğinin güçlenmesi,
- İmamoğlu’na karşı Özel’in güçlendirilmesinin tercih edilmesi,
- 2028’e doğru stratejik kazanma arayışları,
- Belki sistem sorunları ve bu sorunları “Kazan kazan” yöntemi ile çözme arayışları.
Bunlara daha birçok madde ekleyebilirsiniz. Yine de...
- Diyalog, birbirini anlamak,
- Karşılıklı hassasiyetlerin, emeklilerin maaşları başta olmak üzere toplumdaki sorunların konuşulması hatta ortak çözüm arayışları,
Türkiye’nin dikkat çekici katkısıyla oluşturulan 7 bakanın yer aldığı Temas Grubu Batılı ülkeler dahil birçok ülkenin başkentini ziyaret ederek, acil ateşkes ve kalıcı barış çağrısında bulunmuşlardı. Toplantılara Türkiye adına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Türkiye’nin Gazze konusundaki önceliklerini, iki gün boyunca toplantı ve ikili görüşmelerde verdiği mesajları şöyle sıralayabiliriz:
TÜRKİYE’NİN TEMEL ÖNCELİĞİ
* Gazze’deki katliamın en kısa sürede durdurulması, bunun için de uluslararası toplumun acilen harekete geçirilmesi.
* Gazze’deki adaletsizliklerin daimi çözümü için iki devletli çözüme odaklanılması ve bunun yönteminde uzlaşılması. Türkiye 1967 sınırları temelinde, Doğu Kudüs’ün başkent ilan edilmesiyle, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe haiz bir Filistin Devleti kurulana kadar, Ortadoğu’da barış ve istikrarın sağlanmasının mümkün olmadığını tüm ülkelere iletiyor.
* İnsani yardımın acil ve kesintisiz biçimde Gazze’ye ulaştırılmasının sağlanması.
‘NETANYAHU BÖLGEYİ SAVAŞA SÜRÜKLEMEYE ÇALIŞIYOR’
Türkiye tüm görüşmelerinde İsrail’in Gazze halkının yaşam hakkını elinden aldığını söyledi. Özellikle İsrail’i destekleyen ülkelere şöyle denildi:
* Bu adaletsizlik karşısında tepki vermeyen ülkeler var.
“İçini kanatan acını resme dökebilir misin?
İçinde yarım kalmış sevgilerin resmi kaç gecede biter?
İnsan acılarıyla nasıl barışır?
Kaç kere düşer, kaç kere kalkar, aynı döngüyü kaç kere yaşar?
Yüzünü tam güneşe çevirecek iken, ölüm döngüsü yüzünü kaç kere yere düşürür?
Sırlar; ayrı ayrı acıların yaşandığı, karanlık gözyaşı kuyularında boğulan sırlar, güçlü omuza konulan o küçük baştaki saçları okşayan büyük ellerin kokusunda köklere duyulan özlemde gizli kalan sırlar.
Bir babanın elleri, bir çınarın kökleridir.
Baba, dallarında kuşlar saklayan kocaman bir çınardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve bu değerli günü çocuklara armağan eden Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım ile ilgili kıymetli gazeteci arkadaşım Nüket Aşkın, uzun süre yaptığı araştırmaların sonucunda “Sırlarıyla Atatürk’ün Kız Kardeşi Makbule Hanım” kitabını yayımladı. Bir solukta okuduğum kitapta, Makbule Hanım kadar Atatürk ile ilgili çok önemli, duygusal, insani bilgiler de yer alıyor. Size kitaptan günümüzü de ilgilendiren bazı bölümleri bu özel günde paylaşmak isterim:
ATATÜRK AÇISINDAN MUHALEFET NE DEMEK
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından 9 yıl sonra, Atatürk, 1929 yılında dünyada yaşanan ekonomik buhran sırasında hükümetin mali icraatlarını denetleyen bir muhalefet partisinin gerekliliğini hisseder. Yeni bir parti kurulması fikrini de yakın çevresiyle konuşur.
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması kararı Yalova’da bir akşam yemeğinde alınır. Atatürk kardeşi Makbule’ye, “Haydi sen de bu partiye gir. Serbest olarak eleştirilerini yap, mücadele et” der. Bununla bitmez; Atatürk Vakit Gazetesi Sahibi Asım Us’u çağırır. Bir yanında İnönü, bir yanında Fethi Okyar vardır. Şu açıklamayı yapar:
“Ben şimdi bir babayım. Siz ikiniz de benim evladımsınız. İkiniz arasında benim nazarımda hiçbir fark yoktur. Benim istediğim, sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisi’nde açıkça münakaşa edilmesidir. Büyük Millet Meclisi’nde, Türk milletinin gözü önünde açıkça konuşulamayacağı hiçbir iş yoktur.”
Nüket Aşkın’ın kitabındaki bu iki dikkat çekici olayla ilgili şunları söylemekte fayda var:
-
Önce ana başlıktan başlayalım; Ankara’nın endişesinin adı “Ancak sonradan söylenebilen kontrollü krizin bir aksilik yaşanması durumunda bölgede yaygın bir savaşa ya da daha büyük bir savaşa dönme ihtimali idi. Bu ihtimal hâlâ var.” Bu başlığı yazının ilerleyen bölümlerinde açacağım.
İran 13 Nisan gecesi İsrail’e karşı hava saldırısı düzenledi, kimileri Ankara’yı sesiz kalmakla, geç ve düşük profilde tepki göstermekle eleştirdi. Bunu anlamak için 13 Nisan’ın öncesine döneceğiz:
İRAN-ABD ARASINDA TÜRKİYE ÜZERİNDEN VERİLEN MESAJLAR
- 11 Nisan günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hakan Fidan’ı aradı. Blinken, Fidan’a şu bilgiyi iletti: “Elimizdeki tüm bilgiler İran’ın İsrail’e bir saldırı yapacağını gösteriyor. İran’ın tepkisinin abartılı olmamasını ve sınırlı olmasını istiyoruz. Durum sınırlı olursa, biz de ona göre tepki gösteririz.”
Bu sözlerin ardından Blinken, Fidan’ın İran’a bu mesajı iletmesi ricasında bulundu.
-Fidan bu kez de İran Dışişleri Bakanı’yla görüştü. Tepkinin ölçülü verilmesini isteğini ileterek, bölgesel savaşa dönüşmemesi uyarısında bulundu. İran Dışişleri Bakanı, Fidan’a; “Biz Şam’daki elçiliğimize yapılan saldırıya karşılık vereceğiz. Bu oranda bir yanıtımız olacak. Daha büyük olmayacak” yanıtını verdi. Bu mesaj ABD’ye iletildi.
-Hakan Fidan’ın temasları bununla kalmadı, bölgesel ve bölge dışı aktörlerle bir dizi temas yürüttü.
- Tüm bu temaslar sırasında
Seçim sonuçlarındaki başarısı nedeniyle CHP’yi kutlarım. Bu başarıda CHP açısından neler etkili oldu önce ona bakalım;
- Yeni ve genç isimler sokağa inip, insanlara dokunan bir kampanya yürüttüler.
- Bire bir vatandaşın sorunlarını dinleyerek, öneriler aldılar. Örneğin CHP’nin Çankaya Belediye Başkanı site yöneticilerini, kendisine bağlı mahallelerin esnafını, gençleri gruplar halinde topladı. WhatsApp grupları oluşturarak, sorunları paylaşmalarını istedi.
- Gençlerin ilgisi de kuşkusuz bu başarıda etkili oldu.
- Ekonomideki sıkıntı, hayat pahalılığı da seçmeni tepkisel olarak CHP’ye yönlendirdi.
- Kent ittifakı CHP’ye kazandırdı.
CHP yerel seçimlerden Türkiye’nin birinci partisi olarak çıktı. Asıl zorluk ise şimdi başlıyor. Seçmen hiçbir siyasi partiye sonsuz kredi açmaz. Bugünden itibaren başta İstanbul olmak üzere fay hattındaki şehirlerin durumu, trafik sorunları, altyapı sıkıntılarının artık giderilmesi şart. Bir de seçmenin mesajından her zaman ders almak gerekir. Bugün kazandırdığı partiye, yarın kaybettirebilir. “Kent uzlaşısı” yapılmış da olsa, Türkiye’yi ateşe vermeye çalışanlar karşısında CHP “Dur” demeyi ve sağduyu açıklaması yapmayı da mutlaka hatırlamalı. Bu yüzden de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisine yönelik eleştirilerini AK Parti kadar CHP yönetiminin de dikkatle okumasını ve ders çıkarmasını tavsiye ederim.
ERDOĞAN’IN TESPİTLERİ
BU pazar günü Türkiye yerel seçimlere gidiyor. Bu seçimde de biz gazeteciler işbaşında olacağız; sizlere verileri ve gelişmeleri anında aktarabilmek amacıyla...
Serdar Karagöz
ANADOLU AJANSI TAKİP SİSTEMİ
Seçim akşamı verileri Yüksek Seçim Kurulu’nun yanı sıra bazı ajanslar ve siyasi partiler de topluyor. Her seçim ilk anda farklı farklı veriler gelse de sonuçlar illâ ki aynı rakamda birleşiyor. Ancak süreçte sistemin nasıl işlediğini bilmeyenler ya da bunu kötü niyetli bir şekilde kullanmak isteyenler nedeniyle ne yazık ki tartışmalar yaşanabiliyor. CNN Türk ve Kanal D’nin ortak yayınında da kullanacağımız Anadolu Ajansı (AA) verilerinin nasıl toplandığını, nasıl bir kontrol sürecinden geçirildiğini Genel Müdür Serdar Karagöz ve ekip arkadaşlarından bazı gazeteci meslektaşlarımla yerinde dinledik. Bu brifingi sizlerle de paylaşmak isterim. Anadolu Ajansı’nın seçim verisi toplama sistemi iki ana kaynağa dayanıyor:
- 1. Kaynak: 2500 AA çalışanı sahada görev yapacak. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde AA çalışanları verileri toplayacak.
- 2. Kaynak: Araştırma şirketi çalışanları da sahada olacak.
- Sandık sonuç verileri, AA yazılım ekibinin ürünü olan özel mobil uygulama ve yükleme ile verilecek.