İlk kez gidenlerin sohbetlerini dinlerken, “Alanın büyüklüğü, kapılardaki önlemler” gibi konularda şaşkınlıklarını duydum. Davetliler sadece konferans salonu ve oraya giderken yol üstündeki alanları gördüler ama adı üzerinde tam bir “Kale” ve “Kale” tam 5 bin 1 dönüm araziye kurulu. Hakan Fidan’ın başkan olduğu dönemde başkanlık sayısı artırılıp, günün koşullarına uygun alt yapı ve teknolojik imkânlara kavuşturularak taşındıkları arazide ana binanın dışında, özel birimlerin çalıştığı 8 uydu bina daha yer alıyor.
KALENİN ALTI
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın misafirlerini ağırladığı bölüm normalde teşkilat çalışanlarının büyük toplantıları için kullanılıyor. Dev arazide yerin üstündeki binalar dikkati çekse de yer altındaki yapı ve önlemler de en az yer üstü kadar önemli. Yani Kale’nin bir de yerin altındaki özel kısmı var.
HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ İLE KORUNUYOR
Kale çok özel korunuyor. Hava savunma sistemleri başta olmak üzere tüm savunma mekanizmaları, ağır silahlar Kale’yi çevirmiş durumda. Bir işgal anına bile hazır. Neden diye soranlara bir hatırlatmada bulunayım; 15 Temmuz gecesi lojmanlarla yan yana bulunan Ankara Yenimahalle MİT Başkanlığı ve birimleri ağır saldırıya uğramış; MİT çalışanları ise silahları ile teröristlerle mücadele etmişlerdi.
İSTİHBARATIN AKADEMİSİAnkara’da başka bir yerleşkede özel eğitim yerleşkesi olan MİT Başkanlığı’nın o yerleşkede artık bir de akademisi var. Entelektüelliği ve akademik çalışmaları ile de bilinen MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın talimatıyla akademi bu ayın başında faaliyete geçti.
Bir süredir kulislerde konuşulan isim Murat Kurum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Yarış Kurum ve İmamoğlu arasında geçecek.
‘ŞİMDİ İSTANBUL SADECE İSTANBUL’ SLOGANI
Aday tanıtım toplantısında “Yeniden İstanbul” sloganı kullanıldı. Ana sloganlardan biri ise Murat Kurum’un sosyal medya hesabında da yer alan “Şimdi İstanbul Sadece İstanbul” ifadesi. Sloganın gerekçesi ve İstanbul için belirlenen kampanyadaki üç ana başlık şöyle:
- “Sadece İstanbul ifadesi, Murat Kurum’un İstanbul’a hizmet etmek dışında hiçbir amacı olmadığına vurgu yapmak için bulunmuş. Bir anlamda Ekrem İmamoğlu’nun farklı kariyer planları ve gündemi bulunmasından yola çıkılmış.
- Kurum’un kampanyasındaki üç ana başlık ise;
1- Depreme hazırlık yani İstanbul’u depreme dayanıklı ve dirençli bir kent haline getirmek.
2-
Önce 7 Ekim saldırısı ardından İsrail’in katliamı ve bölgeye küresel güçlerin akınıyla devam eden süreçle son dönemde yaşanan gelişmeleri alt alta koyalım:
- Irak’ta terör örgütünün bilinmeyen ellerce(!) desteklenen saldırısı ile Türkiye’nin 12 şehit vermesi,
- Netanyahu’nun başka ülkelerdeki HAMAS liderlerini ölümle tehdit etmesinin ardından Türkiye’de başlayan MOSSAD operasyonları,
- Yeni yılda Türkiye’de sinegog ve klise hedef almayı planlayan DEAŞ terör örgütü üyelerine yapılan operasyon,
- Lübnan’da HAMAS’ın üst düzey ismi Salih El Aruri’nin öldürülmesi,
- İran’da Kasım Süleymani’yi anma törenleri sırasında 2 patlama ve 84 kişinin ölümü.
Bunlar çok kısa bir zaman diliminde yaşananlar... Küresel güçlerin bölgedeki silahlarını, gemilerini, yığınaklarını aklınızda tutup; birçok terör örgütünün bu güçler için vekalet savaşı verdiklerini de ekleyin. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın medya yöneticileri ile yaptığını toplantıda gelinen son durumu özetleyen; “Çok boyutlu bir yaptırım savaşı, zaman zaman istihbarat savaşı, zaman zaman da fiili askeri çatışmaya ve eyleme doğru evriliyor. Bütün alanlarda devam eden bir çatışma süreci bu” sözlerini de koyun. Hatta savaşın bölgesel yayılma ihtimalinden bahsederken, “Bu savaşın yayılması ciddi bir tehlike. Biz bunu Batı toplumlarına ve Doğu toplumlarına da anlatıyoruz” sözlerini de unutmayın. Peki büyük resimde ne oluyor? Bölgedeki bu saldırılarla amaç ne? Ankara ne gibi tedbirler aldı, alıyor?
ANKARA’NIN
1. Ne yazık terör örgütünün iki ayrı saldırısı ile 12 kahramanımız şehit oldu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Irak sınırında çok önemli bir açıklama yaptı, “Operasyonlarımız kim destek verirse versin, eli kanlı teröristler yok oluncaya kadar devam edecek” dedi. Hem kim ya da kimler sorusuna yanıt arayacağız hem de saldırılarla ilgili iddialar karşısında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşacağım.
2. SALDIRI ÜS BÖLGESİNE DEĞİL, İLERİ EMNİYET BÖLGESİNE
* Türkiye Kuzey Irak’ta uzunca bir süredir mücadele yürütüyor. Ancak bunu Irak toprakları içinde yapıyor ve üs bölgeleri oluşturuyor. 378 km’lik Irak sınırı boyunca Irak topraklarında Türkiye’nin 100’den fazla üs bölgesi var.
* Ancak son iki saldırı iddia edildiği gibi üs bölgelerine yapılmadı. Üs bölgelerinin ilerisinde “ileri emniyet bölgeleri” oluşturuluyor. İleri emniyet bölgelerinin amacı;
Tecrübe; yaşadıklarımızın, kişisel ve ulusal hatta dünya tarihinden öğrendiklerimizin de bir bütünüdür. “Tecrübe etmek” deyince eline su dökülemeyecek bir millet olduğumuzu unutmayalım. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmişimiz hem büyük başarılar hem de yol kazalarıyla, ihanetlerle, kendim ettim kendim buldumlarla dolu...
Çok özel bir coğrafyanın çok özel bir milletiyiz biz. Eğer bu coğrafyada ayakta kalacaksak birliğimiz, dirliğimiz, cesaretimiz, aklımız bize hep lazım. Jose Ortega Y Gasset ise Kitlelerin Ayaklanması’nda şöyle der:
“Geçmişi inkar etmek saçma ve aldatıcıdır, çünkü geçmiş insanın doğal halidir, dört nala geri döner.”
En tehlikesi son cümledir; “Dört nala geri dönme ihtimali”... Bu ihtimali de insanların ve toplumların “unutma” huyu ya da “balık hafızası” gündeme getirir.
DEVLETLERİ VE TOPLUMLARI NE AYAKTA TUTAR?
Birliktelik, ahlak, adalet kavramlarını saydığınızı duyar gibiyim ama isterseniz buna liyakat, kurallar ve bu kuralların tam denetimi diyelim. Kurallar ve tam denetim asla unutulmamalıdır. Bunun nedenini de balık hafızasının neden tehlikeli olduğu ile açıklayalım:
- Bir cemaatin 80’lerden itibaren nasıl güçlendiğini, devletin kurumlarını nasıl ele geçirdiğini, son aşamada Silahlı Kuvvetler’de yaptıklarını ve darbe girişimini unutur.
- İlk günlerde en çok eğitimin önemini, kurumların kurallar çerçevesinde yönetilmesi gerektiğini, liyakati konuştuğumuzu da unutur.
MAĞARALARA SIKIŞTILAR: “1 Ocak’tan bugüne kadar Irak ve Suriye’nin kuzeyi dahil; 2 bin 84 terörist etkisiz hale getirildi. Özellikle, son 4 ayda icra ettiğimiz Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik bir kısmında karadan ateş destek vasıtalarının da kullanıldığı etkili ve kapsamlı hava operasyonları ile toplam bin 110 hedef imha edildi, 820 terörist etkisiz hale getirildi. Böylece teröristlere ağır bir darbe indirilerek kararlılığımız gösterildi. Yine, kararlı operasyonlarımız neticesinde teslim olmalar arttı, yıl içerisinde 122 terörist teslim oldu. Bugün operasyon yapmayı dahi akıllarından geçiremeyen, sözde kale dedikleri mağaralardan kafalarını çıkaramayan ve sıkışıp kalan teröristler için tek çıkış yolu Türk adaletine teslim olmaktır. Terörle mücadele 40 yıllık bir konu. Artık biz bu terör belasını kesip atmak istiyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki 10-20-30 yıl daha buna tahammülü yok. Ülkemizi ve milletimizi bu beladan kurtarmak istiyoruz ve bununla ilgili de kesin sonuçlu iş yapıyoruz. Yapılan operasyonların sınırlarımıza etkisi var mı? 5-6 senedir sınırlarımızda bir tehdit yok. Şırnak’a, Hakkari’ye gidip geliyoruz ve emniyetli olduğunu görüyoruz. Bizim şu anda Irak kuzeyindeki Pençe-Kilit bölgesinde az bir işimiz kaldı. Teröristlerin ‘kale’ diye kazdıkları yerler onların mezarı oluyor. Birkaç yer daha var ve oraları da onların mezarına çevireceğiz.
KİMSEDEN ÇEKİNCEMİZ YOK: Bir müttefikimizin bir terör örgütüyle temasta olması bile kabul edilebilecek bir şey değildir. Sonuçta biz NATO’da müttefikiz. Bizim kimseden çekincemiz yok. Cumhurbaşkanı’mız başta olmak üzere NATO ve benzeri toplantılarda söyleyeceklerimizi açıkça dile getiriyoruz. Müttefiklerimizin Suriye’de yaptıklarının kabul edilemez olduğunu her ortamda vurguluyoruz. Kimse bizim zekâmızla alay etmesin. YPG’li teröristlerle yaptıkları hiçbir faaliyet kabul edilemez. Daha önce ‘Teröristlere helikopter kullanma eğitimi veriyorlar’ dedim. Yine geçen hafta içinde tatbikat yaptılar teröristlerle. Her gelişmeyi yakından takip ediyoruz.
YUNANİSTAN İLE POZİTİF GÜNDEM: Biz gerçek anlamda Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerini kurmak istiyoruz. Sadece F-35’lere sahip olmakla 85 milyonluk Türkiye’ye herhangi bir tehdit oluşmaz. Önemli olan caydırıcı bir güce sahip olmaktır.
Hande FIRAT / ANKARA - Yaşar Güler
İSVEÇ’TE ÖNEMLİ OLAN UYGULAMA: İsveç konusunda ise yapılan yasal değişiklikler tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bizim için önemli olan somut ve uygulamaya dönük adımlar atılarak taahhütlerin yerine getirilmesidir. Üyelik ile ilgili son kararı TBMM verecektir.
TEKNİK TOPLANTILAR TAMAMLANDI: ABD’den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. ABD ile teknik toplantılar tamamlandı. Ancak bir an evvel olumlu ve somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını beklediğimizi de muhataplarımıza iletiyoruz. Temenni ediyorum ki önümüzde süreçte somut gelişmeler olacaktır. Mevcut F-16’larımızı modernize etmek istiyoruz. F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken üzerinde durduğumuz tek uçak; oldukça etkili olan ve en iyi alternatif olarak gördüğümüz Eurofighter. İlk aşamada 20 daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon 40 uçak alma planımız vardır. İngiltere’nin bu konudaki desteği ve yaklaşımı diğer müttefiklere örnek olması açısından önemlidir. Tüm bunların ötesinde asıl hedefimiz, muharip eğitim uçağımız HÜRJET ve 5’inci nesil milli muharip uçağımız KAAN’dır. KAAN’ın; ilk uçuşunun 27 Aralık’ta gerçekleştirilmesi, yerli motorun 2028’de hazır olması ve en geç 2032’de de envantere alınması planlanmaktadır.
TÜRKİYE İLE BİRLİKTE OLANLAR KAZANACAK:
Bu ziyarette neler söylediğini elbette yeniden size anlatmayacağım ama bazı gözlemlerimle, görmediğiniz bölümleri size aktarmak istiyorum. İlk olarak söyleyeceğim şu ki, gelen verilerle birlikte ekonomi yönetimi en azından tebessüm etmeye başlamış durumda. Ziyaretin bende bıraktığı en güçlü izlenimlerden biri Bakan Şimşek’in vücut dilinde kendini göstermeye başlayan sonuçların alınmasının verdiği rahatlık. Bu köşede ekonomi yönetiminin hedeflerini, attığı adımları, zorluklarını ya da başarmaya olan inançlarını, bunun yanı sıra yapabileceklerine olan inancımı daha önce aktarmıştım. Dünkü ziyaretin ardından bazı verilere çok kısa şekilde bakalım.
RİSK PRİMİNDEKİ DÜŞÜŞ
* Mehmet Şimşek’in “Program işliyor” derken işaret ettiği kamu ve özel sektör için son derece kritik CDS (Kredi risk primi) verisi dün itibari ile Mart 2021’den beri ilk kez 300.49 ile en düşük seviyesine geldi. Daha sonra 299.9 baz puana kadar indi.
* Cari dengede fazla verilmeye devam ediliyor, açık yıllıkta mayıs ayında 9.6 milyar dolar azaldı.
Amaçları hem insanları ilimle buluşturmak hem de gençleri akademik çalışmalara özendirmek. Mottoları ise, güzel insan yetiştirmek. Güzel insan yetiştirilirse sorunların yarısının çözülmüş olacağına inanıyorlar. Açıkçası mottolarını çok beğendim.
İlim Yayma Vakfı bu sene kuruluşunun 50’nci yılını kutluyor. Mütevelli Heyet Başkanlığını Bilal Erdoğan’ın yürüttüğü İlim Yayma Vakfı, medya yöneticileri ve köşe yazarlarıyla buluştu. Bilal Erdoğan’ın açıklamalarını ve izlenimlerimi madde madde paylaşmak isterim:
ÖZEL ÖDÜL AZİZ SANCAR’A
* Akademi ödüllerinin bu yıl üçüncüsü düzenlenecek. Ödül alanlar 16 Aralık akşamı törende açıklanacak. Akademisyenlere 150’si büyük ödüle olmak üzere toplam 250 altın verilecek.