Paylaş
Bir kere daha, iki ülke ilişkileri ciddi bir krizin içindeyken uzun soluklu görüşmelere, bir aksilik olmazsa araştırma görüşmelerine başlanacak. Adına “istikşafi” görüşmeler deniyor. İlk görüşme 2002’de Ankara’da yapılmıştı. Son görüşme ise 2016 yılında... 14 yılda 60 görüşmenin ardından kesilen istikşafi görüşmelerin, dört yıl aradan sonra, Doğu Akdeniz krizi bir anlamda zirveye ulaşmışken yeniden başlayacağı duyuruldu.
UCU AÇIK DA OLSA GÖRÜŞMEK İYİDİR
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Yunanistan’ın Kathimerini gazetesine yazdığı makalede iki ülkenin önünde iki seçenek olduğunu hatırlatarak, bunların ya birbirlerinin adımlarını karşılıklı olarak kilitlemek ya da kazan-kazan formülü üzerinden ilerlemek olduğunu yazdı. Türkiye son dönemde “diyalog ve koşulsuz görüşme” çağrılarını hemen her platformda dile getirdi. Almanya ve AB de arabuluculuğa soyundu. Karşılıklı birbirlerini kilitlemek, daha da artan gerilim, sürekli bir çatışma riski ya da kaza olasılığı hatta savaş korkusu ile bölgenin diken üstünde yaşamasındansa, ucu açık, belki 160 tane daha yapılacak istikşafi görüşmelere yeniden başlanacağının açıklanması bile tansiyonu düşürdü. Çok doğru bir zamanda düzenlenen Uluslararası Doğu Akdeniz Konferansı’nın açılışını yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un da bu konuda verdiği mesajlar dikkat çekti. Altun, “Yunanistan ile istikşafi görüşmeler başlatma fırsatını memnuniyet ile karşılıyoruz; diplomasi her daim doğru yoldur. Önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltmalı, adil ve kalıcı bir çözüm için oluşan ivmeyi birlikte korumalıyız” dedi.
ZORLU SÜREÇ
Zorlu bir süreci içerecek olan istikşafi görüşme platformu, her ne olursa olsun diyalog için önemli bir fırsat. 60 turda çözüme kavuşamayan sorunların kimse hemen çözülmesini beklemiyor. Ancak platform çatışmayı engelleyecek, gerilimi daha da düşürecektir. Konuşulacak başlıklara gelince... Sorunlara farklı bakan iki ülkenin konuşulacak başlıklarda bile sorun yaşayacağını biliyoruz. Yunanistan’ın bu konudaki koşulları haberlere yansıyor. Türkiye ise müzakerelerin ön koşulsuz olarak başlatılması ve bütün sorunların masaya getirilmesinden yana. Taraflar başlıkları ve görüşme yöntemini içeren bir çerçeve belge üzerinde çalışıyor. Çerçeve üzerine uzlaşma sağlanınca, görüşme takviminin de duyurulması bekleniyor. İstikşafi görüşmelerde ele alınacak olan dosyalar her iki ülkede de siyasi otoriteye sunulacak. Süreç uzun ve zorlu olsa da masaya oturmak en iyi çıkar yol.
MISIR GÖRÜŞMELERİ YUNANİSTAN’DA MERAK EDİLİYOR
İletişim Başkanlığı’nca düzenlenen Uluslararası Doğu Akdeniz Konferansı’nda Yunan bir gazetecinin sorduğu soru, Yunanistan kamuoyunda en çok merak edilen başlıklardan birini de gözler önüne serdi. Yunan meslektaşımız “Mısır ile münhasır ekonomik bölge çizmek Türkiye’nin stratejisi içinde yer alıyor mu?” sorusunu yöneltti. Yunanistan’ın, Mısır ile Türkiye’nin bir anlaşmaya varmasını istemeyeceği aşikâr. Konferans konuşmacılarından Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, “Biz Mısır ile görüşmeye hazırız. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması, münhasır ekonomik bölge anlaşması yapılmasına açığız. Bu Mısır’ın göstereceği iradeye bağlı” yanıtını verdi. Arka kapı diplomasisinin işlediğini biliyorduk, yani iki ülke istihbarat örgütlerinin görüştüklerini... Üstüne Dışişleri Bakanlığı’ndan verilen bu güçlü mesaj da gösteriyor ki Türkiye, Mısır ile diyalog talebinde ısrarcı. Yunanistan’ın bu konudaki merakı ve endişesi göz önünde bulundurulursa Türkiye’nin ısrarı doğru ve yerinde.
Paylaş