Paylaş
- Yine 2019’da Türkiye, Akdeniz’de de kuşatılmaya çalışıldı. Türkiye, geçtiğimiz yıl o kuşatmayı yıkmak için de önemli adımlar attı. Doğu Akdeniz ve Libya dosyası da zorlukları ve tartışmaları ile birlikte 2020’ye taşındı.
- 2020 için siz bu iki ana başlığa, bu iki başlığın da aynı zamanda içinde yer aldığı üçüncü bir ana başlık daha ekleyin: ABD ile ilişkiler dosyası. Üstelik bu dosyada S-400’ler, F-35’ler, yaptırım tartışmaları, Halkbank davası da var.
Nispeten daha az kabarık dosyaları ise burada saymıyorum. Ama Türkiye’nin ağır dış politika çantasını aklınızda tutun. Bugünkü yazımızda doğu Akdeniz ve Libya dosyasını incelerken “ağır çantayı” da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
DOĞU AKDENİZ VE LİBYA DOSYASI
Türkiye, doğu Akdeniz kuşatmasını kırmak için 27 Kasım 2019 günü İstanbul’da Trablus’taki Libya hükümeti ile iki mutabakat imzaladı.
- Türkiye’nin güney Akdeniz kıyılarından Libya’nın kuzeydoğu kıyılarına kadar uzanan bir münhasır ekonomik bölge yaratılmasını amaçlayan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına Dair Mutabakat Muhtırası.
- Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası: Libya’da bir ani müdahale kuvveti kurulması için Türkiye’nin Trablus hükümetinin emrindeki Libya Silâhlı Kuvvetleri’ne eğitim, silahların kullanılmasına yönelik danışmanlık ve malzeme desteği vermesini; ortak askeri planlama ve tatbikat, istihbarat paylaşımı, barışı koruma operasyonları yapılmasını öngören bir anlaşma.
- Muhtıralar, BM tarafından kabul edilen Libya Siyasi Anlaşması çerçevesinde kurulan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalandı.
- Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlerle General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu arasında ise yoğun çarpışmalar yaşanıyor.
- Libya hükümeti çarpışmaları, terör örgütlerini, yasadışı göç ve insan ticaretini gerekçe göstererek Türkiye’den asker
talep etti.
‘ASKER GİTSİN’ DİYENLERİN GEREKÇELERİ
- Doğu Akdeniz’deki çıkarlar. Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası dikkate alınınca Libya’da ateşkes ve barışın sağlanması Türkiye açısından kritik önemde.
- Çatışmalar içsavaşa dönerse Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki ve Kuzey Afrika’daki çıkarları olumsuz yönde etkilenecek.
- Hafter’e bağlı güçler, dış güçlerden destek alıyor.
- İnsani durum giderek kötüleşiyor.
- Çatışmalar terör örgütlerine zemin hazırlıyor.
- Libya toprakları ve karasuları Akdeniz’deki uluslararası göçmen ve insan kaçakçılığında kullanılıyor.
- Bu gelişmeler Türkiye dahil tüm bölgeye tehdit oluşturuyor.
- Tezkere ve asker hamlesi masada da Türkiye’ye güçlü yer açacaktır.
‘GİTMESİN’ DİYENLERİN İTİRAZLARI
- İçsavaş çıkmakta olan bir ülkede Türkiye taraf olmamalı. Soruları: TSK’nın Libya’da savaşta ne işi var?
- Bu iş sınırdaş ülkelerde muharip güç bulundurmaya ya da harekât yapmaya benzemez. Askere lojistik güç sağlamak sorunlu olur.
- Ulusal çıkarlar belli değil.
- Asker gönderilmesi konusunda kapsam, sınır, miktar ve zamanın Cumhurbaşkanı’na bırakılması yanlıştır.
- Her iki tarafla da diyalog olmalı, diplomasi kanalı açık tutulmalıydı.
TESPİTLER VE SORU İŞARETLERİ
Türkiye son yıllarda dış politikasında kritik değişikliklere gitti. Sorunlu alanlarda TSK’yı da kullanarak konseptini değiştirdi. Bu avantajları olduğu söylense de bazı riskleri ve soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
- Türkiye anlaşma yaptığı bir hükümeti ayakta tutmak için asker göndermek istiyor.
- Türkiye, Suriye’de sahada Özgür Suriye Ordusu’nu eğitti, işbirliği yaptı. Libya’da benzer yöntem başarılı olacak mı?
- Hafter’in yanında Mısır, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Tunus, Türkiye’nin teklifini kabul etmedi. Bu durum dezavantaj yaratmayacak mı?
- Soruna taraf olarak girince o soruna müdahil olan diğer aktörler de karşı cepheye alınıyor.
- Türkiye’nin mücadele ettiği cephe sayısı artıyor. Türkiye birden fazla sorunla karşı karşıya. Birden fazla alanda askeri gücü bulunacak. Birden fazla alanda görev yapacak.
- Yazının başında bahsettiğim ağır çanta tüm bu cephelerde taşınabilecek mi?
Paylaş