Tufan Türenç: Heyecan verici bir gece olacak

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

BU ayın son cumartesi günü, yani 27 Ocak'ta belki de Babıáli'de ‘‘bir ilk’’ yaşanacak.

20 yıl önce Milliyet'te çalışanlar, akşam yemeğinde bir araya gelecekler.

Bu heyecan verici buluşmanın düzenlemesini üç arkadaşımız, Abdullah Öğülmüş, Namık Koçak ve Yalçın Çınar üstlendi.

Geceye çağrılacak kişilerin sayısı 200 civarında. Hepsine tek tek ulaşılıp buluşma yeri ve saati bildirilecek.

Sanırım bu kadar büyük bir buluşma, Babıáli tarihinde ilk kez olacak.

1954 yılında tarafsız habercilik anlayışıyla çıkmaya başlayan Milliyet Gazetesi, yıllarca Babıáli'nin en önemli okullarından biri oldu.

Bu okulda Babıáli'nin en saygın gazetecileri yetişti.

Yine mesleğin en saygın isimleri bu okulda görev aldılar ve gazeteciliğin en güzel örneklerini verdiler.

Örneğin Bülent Ecevit... Gazeteci kökenli olan ve her zaman bu mesleğin bir mensubu olmaktan onur duyduğunu söyleyen Başbakan da Milliyet okulunda görev yaptı.

Uzun bir süre köşe yazarlığı yapan Ecevit harika yazılar yazmıştı.

Milliyet okulunun başında, bu okulun kurucusu ünlü gazeteci Abdi İpekçi vardı.

Abdi İpekçi'nin Turhan Aytul gibi, Hasan Pulur gibi, Hasan Yılmaer gibi çok değerli yardımcıları vardı.

Ayrıca kadroda mesleğin en iyileri yer alıyordu.

Abdi İpekçi'nin dürüst, tarafsız ve ilkeli gazetecilik anlayışıyla Milliyet, Türkiye'nin en güvenilen gazetelerinden biri olarak basın dünyasındaki yerini aldı.

İşte 27 Ocak Cumartesi günü bu kadronun hemen tamamı geceye çağrılacak.

* * *

Milliyet dürüst, ilkeli bir gazetecilik dergáhıydı.

O dergáhta yetişenler, orada olgunlaşanlar daima mesleğin yüz akı olmuşlardır.

Ne yazık ki yıllar birçok arkadaşımızı aramızdan aldı götürdü.

Başta Abdi İpekçi olmak üzere onlar bu geceye gelemeyecekler.

Ama onlar o gece hepimizin kalbinde olacaklar.

İzin verirseniz, o dönemin Milliyet'ini biraz anlatmak istiyorum.

O zamanlar küçücük bir aileydik.

Yazı işlerinde (sekretarya, istihbarat, yurt haberleri, dış haberler) çalışanların sayısı 25'i geçmezdi.

Bu sayıya Abdi İpekçi de dahildi.

Tüm gazetede çalışanların sayısı ise yanılmıyorsan 200 filandı.

Hepimiz birbirimizi tanırdık ve birbirimize sevgiyle bağlıydık.

O yıllarda Türkiye küçüktü, gazetelerin parasal olanakları çok dardı.

Hiç unutmam, benim Milliyet'e girdiğim 1968 yılında gazetede topu topu 3 otomobil vardı.

Biri patronun, biri genel yönetmenin, biri de genel müdüründü.

Çalışanların o günkü maaşlarla otomobil almaları olanaksızdı.

Evet parasal olanaklar dardı, ama sevgi dolu bir aile içinde mutlu şekilde çalışırdı gazeteciler.

* * *

Şimdi gazetelerin çalışanlarına sağladığı olanaklar o zamanla kıyaslanamayacak kadar geniş.

Ama bugün medya dünyasında, o zamanki mutluluğun olduğunu sanmıyorum.

Bu gözlemim Türkiye için de geçerli.

Neyse... Bunlar ayrı bir yazı konusu...

Sanırım bir gün bunu uzun uzun irdelemek fırsatı buluruz.

27 Ocak'taki toplantıya dönelim.

Gerçekten yıllar önce birlikte çalıştığımız, mesleğin çilesini birlikte çektiğimiz, kader birliği ettiğimiz arkadaşlarla buluşmak, o günleri anmak heyecan verici olacak.

O ilginç geceyi, ben ve birçok yazar arkadaş size de anlatacağız.

Yazarın Tüm Yazıları