Paylaş
YAZI İşleri'nde işlerin çok yoğun olduğu zamanlar bazı bazı bunalırdık.
Burnumuzdan soluduğumuz bir gün aramızda konuşuyor, işlerin ağırlığından şikáyet ediyorduk.
Hiç unutmam, o yıllarda Abdi İpekçi'nin yardımcısı olan rahmetli Turhan Aytul gözlerini inanılmayacak kadar aça aça şöyle demişti:
‘‘Bakın kardeşim, bu meslekte bazıları hamaldır, bazıları da vitrindedir. Vitrindekiler mesleğin kaymağını yer, hamallar da çilesini çeker.’’
Sonra da noktayı şöyle koymuştu:
‘‘Kusura bakmayın, siz hamalsınız. Mesleğin kaymağını onlar yiyecekler, siz de çilesini çekeceksiniz. Bunun başka yolu yok.’’
Şimdi düşünüyorum da ne kadar haklıymış rahmetli.
Aradan bunca yıl geçti, gazeteler büyüyüp dev işletmeler haline geldiler, ama Turhan Aytul'un söylediği kural hiç ama hiç değişmedi.
Aslında Turhan Aytul, Abdi İpekçi'den sonraki adamdı ama en büyük hamal da oydu.
Meslekte de hamallıktan hiç kurtulamadı.
* * *
Şimdi bayramda gazetelerin çıkıp çıkmaması tartışılırken bu anım aklıma geldi.
Gülüp geçtim.
Çünkü mesleğin çilesini çekmemiş olan vitrindeki bazı arkadaşlar, gazetelerin çıkmasını savunuyorlar.
1992'de bu gelenek Sabah Gazetesi tarafından bozulduğu zaman, ‘‘okuru gazetesiz bırakmama’’ gerekçesinin bir bahane olduğunu biz biliyorduk.
Sabah yöneticileri olaya ticari bakıyorlardı. Yılda 5 gün ilan pastasından aldıkları payı düşünüyorlardı.
Kendi açılarından belki de haklıydılar.
Ama sekiz yıldır görüldü ki, gazetelerin bayramlarda çıkması ticari yönden de pek kárlı olmuyor.
Çünkü ilanlar düşüyor ve otomatik olarak gazetelerin sayfa sayısını yarı yarıya azaltmak gerekiyor.
Buna rağmen haber sayısı da azaldığı için gazeteyi doldurmak sorun oluyor.
Ama bütün bu olumsuz koşullara rağmen gazeteler Sabah'ın başlattığı olayı bugüne kadar götürdüler.
Ama şimdi 1992 öncesine dönme, yani Şeker Bayramı'nda iki gün, Kurban Bayramı'nda da üç gün çıkmama eğilimi ağırlık kazanıyor gibi...
Anlaşma sağlanırsa uygulama Kurban Bayramı'nda başlayacak ve bütün Türkiye'de Gazeteciler Cemiyetleri'nin çıkaracağı ‘‘Bayram Gazeteleri’’ çıkacak.
* * *
Eğer bu gerçekleşirse, bizim mesleğin çilesini çeken hamallar bayram yapabilecekler.
Bir kez vurguladım, bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bu işin fiziksel yorgunluğu önemli değil. Yılda beş gün olsun atlama zıplama korkusundan uzak, stressiz yaşayabilmek önemli.
Bunu meslek yaşamı boyunca vitrinde kalmış arkadaşlar anlayamazlar.
Çünkü onlar gazetenin iyi veya kötü çıkmasından sorumlu tutulmazlar.
Onlar rahmetli Turhan Aytul'un dediği gibi, mesleğin kaymağını yerler.
O nedenle onlar için her gün bayram olsa bile bir şey yazmaz.
Bence meslekte herkes birbirine saygılı olmalıdır. Herkes mesleğin geleneklerine sahip çıkmalıdır.
Bugün bunu hakkıyla yaptığımız ne yazık ki söylenemez.
Yılda beş gün olsun kendi kendimize kalıp özeleştiri yapabilirsek, bunun büyük yararı olur.
* * *
Sevgili okurlar acı tatlı olaylarla dolu bir yılı daha geride bıraktık.
Yeni yılın size, ailenize, ülkemize, toplumumuza dirlik, düzenlik, esenlik ve mutluluk getirmesini dilerim.
Paylaş