TAKLİTLER aslını yaşatır sözü sinema için de geçerli; tekrarı çekilen her film orijinal olanıyla karşılaştırma testinden geçiyor ve sonuç ezici bir çoğunlukla olumsuz.
“Fame” filminin 1980’lerdeki ruhunu yeniden çevrimle yakalamak onca teknolojik desteğe rağmen mümkün olmadı. İlk “Halloween” gösterime girdiğinde, korku tarzını seven sevmeyen herkes yapılan işe şapka çıkarmıştı. Oysa 2010’daki yeniden çevrim sinemalara geldiği zaman kimsenin ruhu bile duymadı desek yeridir. Şimdi “Karate Kid” yeniden çevrimi ile sinemaseverlerin karşısına çıkma hazırlığında, ama içimden öncelikle o ilk filmi dvd raflarından indirip yeniden izlemek geliyor. Tıpkı “Yaprak Dökümü”nde olduğu gibi. Reşat Nuri Güntekin’in bir dönemi anlatmanın çok ötesine geçerek, insanın hırs ve tutkularına ilişkin zamansız bir başyapıta dönüşen romanı sayısız kez filme çekildi. Romandan birebir uyarlama yapılmasa bile, ana tema sayısız Türk filmi senaryosunun altyapısını oluşturdu.
Nazım diye bir şair varmış
Televizyon dizisine dönüştüğünde ise (en sonuncudan sözediyorum) bir başka özelliğimiz daha gün ışığına çıktı: Öncesi ve sonrası olmayan toplum özelliği! Unutamadığım anlardan biridir, “Mavi Gözlü Dev” filmini izlerken verilen arada seyircilerden genç bir arkadaş telefona sarılmış bilgi veriyordu: “Nazım Hikmet diye bir şair varmış, onunla ilgili bir film.” “Yaprak Dökümü” sayesinde Reşat Nuri diye bir edebiyatçı olduğu bazı genç arkadaşlarımızın zihinlerine kazındı ise, bu da bir şeydir. Çankaya Belediyesi çok güzel bir girişimle Türk sinemasının klasiklerini, üstelik bir bölümü siyah beyaz döneme denk gelecek kadar eski yapıtları (bazılarının artık tamamen ortadan kaybolduğunu bile düşünmeye başlamıştım) seyirciyle buluşturuyor. Hem de çocukluğumuzun “çekirdekli, gazozlu yazlık sinema” atmosferiyle ve ücretsiz olarak. Örneğin sinemaseverler Fatma Girik’in ilk dönem bütün önemli filmlerini izleme şansı bulacak; “Avare Mustafa”, “Karakolda Ayna Var” “Köroğlu” “Boş Beşik” “Kanlı Nigar” “Ezo Gelin” gibi. Özellikle Necati Cumalı’nın eserinden uyarlanan “Boş Beşik” ile Türk sinemasının zamansız filmlerinden “Ezo Gelin” kesinlikle kaçırılmamalı. Komedinin en güzel örneklerinden “Kanlı Nigar” filmi de (oyuncular Kemal Sunal, Fatma Girik ve Sümer Tilmaç) Kızılay yazlık sinemada.
Filmler ulusal kültür hazinesi
KIZILAY yazlık sinemada 6 Ağustos-4 Eylül arası izlenecek filmler birer ulusal kültür hazinesi olarak korumaya alınmalı. Çankaya Belediyesi’nin de bu yönde bir girişimi var, negatifler korunacak ve bu klasikler teker teker dijital ortama aktarılıp, yok olması önlenecek. Bu Türk sineması adına çok önemli bir çalışmadır. Gerek Yeşilçam’ın yapıtaşlarını oluşturan değerli filmleri seyirciyle buluşturanları, gerekse teknoloji desteğiyle ulusal kültür mirasının koruma altında tutulması projesini yürütenleri kutluyorum. Ben gazozumu aldım ama henüz açmıyorum, 21 Ağustos’ta orijinal hali ve Fatma Girik, Cüneyt Gökçer, Ediz Hun, Semiramis Pekkan’lı muhteşem oyuncu kadrolu Yaprak Dökümü’ne saklıyorum.
Yaz Sezonu Sürprizi: BAŞLANGIÇ
YAZ aylarında sinema salonları boş kalmadı. Ancak gösterime girenler arasında sinema adına şöyle bir sarsacak yapım da ortaya çıkamadı. Nihayet yönetmen Christopher Nolan bu zevki yaşatacak. “Inception/Başlangıç” sadece yaz sezonunun güzel bir sürprizi değil, bence bir Matrix veya Dark City gibi modern klasikler arasına girecek kalitede bir film. İnsanın düşlerine el atılsa ve zihinde böyle bir oynama yapılsa neler olurdu? Hatta daha da ileri giderek insanların hangi rüyayı göreceği dışarıdan müdahale ederek belirlenebilir mi? Bilinçaltı ile oynanabilir mi? “Inception/Başlangıç” bu ve benzer sorularla dolu. Alt metni son derece ilginç, teknolojik desteğe yaslanmakla beraber, iyi sinema yapmaktan ödün vermeyen “Inception” son dönemin en önemli ve kaçırılmaması gereken filmi. Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Marion Cotillard, Ellen Page, Jospeh Gordon-Levitt, Michael Caine, Cillian Murphy.
Değerli okurlara izin notu: Hazır “yaz dönemi” demişken yazılarıma iki haftalığına ara vermek istiyorum.