Hakan Ünsal

Hangisi amatör

26 Eylül 2012
TÜRKİYE Kupası belki de ilk defa adıyla özdeşleşen bir dönem yaşıyor.

Çünkü dün Niğde’de öyle bir heyecan vardı ki, Lig TV Beşiktaş Muhabiri Atakan Kurt sahaya çıkıp oynasa fark edilmezdi. Niğdeli oyuncuların ve teknik adamın heyecanı ve içlerinde yaşadıkları fırtına, belki de ömürleri boyunca bir daha hissedemeyecekleri kadar etkileyiciydi. Niğde tarafında zirve yapmış heyecan varken, Beşiktaş’ta ise sakinlik ama konsantrasyon eksikliği vardı. Böyle maçlar, büyük takımların oyuncuları için hep zordur. Dün de aynen öyle oldu.

‘Tokat’ erken geldi

Beşiktaş neredeyse daha maç başlamadan golü bulunca, kendi de rahatladı Niğde’li oyuncular da... Fakat Beşiktaşlı futbolcular ‘maç bitti rahatlığını’ fazlaca hissedince ikinci yarının başındaki tokatla uyandı. Şanslarına uyarı erken geldi de toparlanacak zaman buldular. Yine de sonrasında verdikleri pozisyonlar, oynayan kim olursa olsun Beşiktaş’a yakışmadı. Sahadaki takımları tanımayan birine sorsanız, hangi takımın amatör kümede mücadele ettiğini anlayamazdı.

Fırsatı kaçırmayın

Maçtaki ciddi güç farkından dolayı ben de daha çok Beşiktaş’ın gençlerini dikkatle izledim. Beşiktaş’ın gençleri iki sebepten dolayı şanslılar;
 1- Samet Hoca: Öncelikle büyük takımlarda gençlere şans veren yada genç oyuncuya vakit ayıran teknik adam çok zor bulunur.
 2- Kadro yapısı: Beşiktaş’ın bu sene yaşamak zorunda kaldığı değişim ve küçülme politikası yine gençler için müthiş bir şans.

Yazının Devamını Oku

Hisar keyfi

24 Eylül 2012
MANCHESTER United’a yenilmesine rağmen oynadığı oyunun verdiği moral ile sahaya çıkan Galatasaray zayıf rakibi karşısında golü bulduğu dakikaya kadar sıkıntı yaşadı.

Selçuk’un uzaktan vurduğu etkili şut haricinde pozisyonu olmayan sarı kırmızılılar rakibin direncini ilk golden sonra kırdı.
Gole kadar olan bölümdeki problem Sercan’ın etkisiz ve Burak ile kopuk oyunuydu. Burak’ın golünden sonra maç her açıdan G.Saray’ın kontrolüne geçti ve adeta iyi bir antreman maçına döndü.Zaten kadroda yapılan rotasyonun sebebi de rakibin zayıf olmasıydı.
Maçta ön plana çıkan gollerden çok Burak ve Hamit’in yaptığı fedakarlıktı. “Önce takım” diyerek kendi menfaatlerini ikinci plana atarak önemli bir mesaj verdiler. Bu arada bu mesajı biraz Emre Çolak’ın da alması lazım.

Rezerve güç

Genelde forma bulamayan futbolcular için ideal bir rakip ve ideal bir maçtı. Tribünleri doldurarak iyi destek veren taraftar önünde oynayan oyuncular verilen şansı değerlendirmeye çalıştı.
BURAK: Aldığı cezanın yanında ve Umut’un da müthiş başlangıç yapması ile ancak rötarlı olarak formaya kavuşan Burak geçtiğimiz sezonun devamı niteliğinde oynadı ve goller attı. Zaten formanın asıl sahibi olması gereken isim bu sezon da çok gol atar.
SERCAN: Genel olarak ilk 11’de oynayamayacağını bildiği için formaya sahip olmak isteyen görüntüde görmedik. Oynamasa da Galatasaray’da bulunmaktan memnun olduğu için arada bir forma bulmak ona yetiyor.

Yazının Devamını Oku

Bazen yetmez

23 Eylül 2012
BEŞİKTAŞ bu sezon yaşadığı olağanüstü durumdan sonra futbol anlayışının merkezine oturttuğu mücadele anlayışı ile beklenenden iyi oynuyor.

En azından iyi sonuçlar alıyor. Siyah beyazlı takımda Fernandes de dahil mücadele seviyesini yukarıda tutmayan hiçbir oyuncu yok. Eksilen kalitesini daha fazla koşarak ama takdir kazanarak kapatıyor. 
Ama sadece mücadele bazen yetmiyor. Özellikle orta saha çok ideal bir karışıma sahip. Tek bir lider oyuncu Fernandes’in çevresinde en az onun kadar koşan ama Fernandes’in işini rahatlatan Necip-Veli ikilisi var. Fakat garip durumlar da var... Örneğin forvet Almeida’nın bir kanat oyuncusundan daha etkili oynayarak yaptığı iyi ortalarla Olcay ve Holosko’nun ceza sahası içinde gol aramaları gibi. Nitekim Beşiktaş’ın pozisyona girmekte zorlandığı ve kontrolün Gaziantepspor’da olduğu anlarda yerine teşrif eden Almeida golünü attı.

KRİTİK EŞİK...

SİYAH beyazlılar bu sezona birçok sorunla başlarken fikstür de azizlik yapmıştı. Çünkü daha oturmamış, hocası güvenoyu almamış, oyuncuları güvensiz Beşiktaş, Galatasaray ile daha 2. hafta oynayacaktı. İşte o maç Beşiktaş için kırılma noktası oldu. Ortaya koyduğu oyun ve kaçırdığı galibiyet bir anda her şeyi oyuncuların ve Samet Hoca’nın lehine çevirdi. Ve o gün bugündür Beşiktaş üzerine koyarak gidiyordu. Karşısında lige kötü başlamış ve her açıdan zorlanan Gaziantepspor vardı. Hedefe giden yolda amaçlar aynı olunca daha fazla isteyen kazandı. Fakat Samet Hoca’nın eğer sakatlığı yoksa Fernandes’i çıkarması hataydı.

2 ÖNEMLİ SIKINTI

BEŞİKTAŞ’ın şimdiye kadar oynadığı maçlarda genel anlamda 2 önemli sıkıntısı var. Aybaba’nın mutlaka bunları halletmesi lazım.
1- Defansın göbeği Sivok: Maçta yaptığı hata, görünen bariz bir hata. Siz asıl oyunun içinde kaybolan ya da arkadaşı tarafından minimize edilen hatalarına bakın. Beşiktaş’ın defansının problemini anlarsınız.

Yazının Devamını Oku

Şimdi değilse ne zaman

20 Eylül 2012
FATİH Hoca’nın maça çıkardışı sürpriz kadro hem şaşkınlık hem de yanlışları beraberinde barındırıyordu.

Elmander ve Cris’in oynamaması Galatasaray’ın ofansif ve defansif aksiyonlarında ciddi eksikleri ortaya koydu. Kaldı ki Fatih Hoca, yaptığı yanlışı Elmander’i erken oyuna alarak gidermek isterken diğer taraftan sezonun en formda oyuncusunun moralini yerle bir etti. Sadece bu da değil aynı zamanda oyunun ilerleyen bölümlerinde ihtiyacı olacak kenardaki bir kozunu da ilk bölümde harcadı.

Şampiyonlar Ligi tecrübesi olan, sezgileri iyi, akıllı ve bu maçlar için alınan Cris’in oynamaması anlaşılır gibi değildi.Galatasaray’ın defansın göbeğinden yediği golün haricinde yapılan hatalar ve Kagawa’nın ceza alanı içinde çok rahat hareket etmesi Dany tercihinin yanlışını gözler önüne serdi. Fatih Hoca da bilir ki, bu maçlar tecrübe ve aklın maçlarıdır. Cris gibi bir oyuncu varken Dany tercihi United’ı hafife almaktır. Bu maçlar hata kaldırmayan maçlardır. Sahadaki oyuncudan hata yapmamasını beklerken kenarda da hata yapmamak lazım.

STARK VE VALENCİA

HER rağmen sarı kırmızılı ekibin maça başlangıç isteği, arzusu ve mücadelesi iyiydi. Hakem Stark ilk yarıda 1 penaltı ve 1 kritik noktada faul kararında yaptığı hatalar ile Cimbom’un kaderi ile oynadı. Bir de üstüne verdiği skandal penaltı her şeyi berbat edecekti ki, Muslera kalitesini gösterdi. Ama yine de rezil bir maç yönettiğini söylemem lazım. Manchester’in maçtaki kaderini değiştiren ise Valencia oldu. Sadece sağ kenar değil sahanın her yerinde Valencia vardı ve müthiş oynadı.

G.Saray maç boyunca Manchester’a karşı kora kor oynadı. Çekinmeden ve korkmadan. Ama öyle bir maç oldu ki; Galatasaray fark da yiyebilirdi, puan da alabilirdi. Maçın hikayesi heyecan ve gerlim dolu bir senaryo idi. Ama maçın ortaya çıkardığı sonuç G.Saray’ın grupta United kadar favori olduğudur.

Yazının Devamını Oku

Prova ve gerçekler

16 Eylül 2012
G.SARAY bu sezon ilk defa farklı bir oyun anlayışı ile mücadele etti.

Sarı kırmızılılar, maçın koptuğu ilk yarı önemli Manchester United maçına göndermeler yapan, kendi alanında devamlı kalabalık olan, bütün takımın top ile kendi kalesi arasında mutlaka olduğu ve sabırlı bir oyun oynadı. Bana göre 3 sebebi vardı bu oyunun...
1-En önemli sebep, sezona çok ve hatalı goller yiyerek başlayan Galatasaray’ın az ya da pozisyon vermeden maçı tamamlamasını sağlamak.
2-Manchester deplasmanında oynanacak oyun anlayışını denemek ve ortaya çıkacak artıları eksileri görmek.
3-Antalya gibi geçen sene Galatasaray’a iki maçta da problem olmuş bir takıma karşı rakibin planlarını bozmak ve hata yapmasını sağlamak.

ARTILAR...

Kontratak: Bu anlayışın artısı kontratak yapmak ve çabuk çıkmaktır. G.Saray’ın gollerine bakınca bu düşüncenin gerçekleştiği görüldü.
Pozisyon vermemek: Kendi sahasında kalabalık olunca alan bulamayan rakip doğal olarak pozisyon da bulamadı ve daha çok hata yaptı.

Yazının Devamını Oku

Gizli gerçek

13 Eylül 2012
MİLLİ Takımımız en azından 1 puan alabileceği ama kaybettiği Hollanda maçından sonra ilk galibiyetini aldı.

Fakat 1 hafta boyunca konuşulan ne milli takımın oyunu, ne de futboldu. Odak noktaları, Selçuk İnan ve Emre’nin golü sonrası Hamit’in kulübede oturmasıydı. Fakat bana göre bunlar sudan sebepler... Problemi oluşturan asıl sıkıntı Abdullah Hoca...
Çünkü futbol kamuoyunun büyük bir çoğunluğu Abdullah Hoca’ya saygı duymuyor ve küçük görüyor. Abdullah Hoca, kredisi fazla bir teknik adam gibi gözükse de iş öyle değil. Milli takımda maçlar kötü gitse, kredisinin diğer hocalara göre az olduğunu o da biliyor. Sorun da burada başlıyor. Basının futbol kulüpleri ve futbolcular üzerindeki etkisi ile baskısı tartışılmaz bir gerçek. Yazılan ve söylenenlerin önce taraftarları, sonrasında futbolcuları etkileyen birbirini tetikleyici bir etki dalgası oluşturması sonucu bu olaylar yaşanıyor.

Selçuk yorumlara çanak tuttu

Ne oluyor? Önce basında çıkan haberlerin etkisi ile taraftarlar istedikleri oyuncu lehine tezahürat yapıyor. Sonrasında bu dalgalanmanın artçısının vurduğu oyuncu, surat asıyor ya da kapris yapıyor. Selçuk İnan için bunları söylemek zor. Çünkü oynamadığı için bir oyuncunun üzgün olması çok doğal. Ama oyuna girince işini yapması ve golünü atması ne kadar düzgün bir davranışsa, golden sonra sevinmemesi de o kadar Selçuk imajı ile örtüşmeyen bir görüntü oldu. Bu görüntü direkt olarak Abdullah Avcı’ya mesaj gönderen ve yorumlara çanak tutan davranış oldu.

Fatih Hoca’ya yapabilir mi?

Hamit’in yaptığı da doğru değildi. Zaten polemiklerin yön verdiği bir dönemde, böyle bir hareketi kim yaparsa ne zaman yaparsa yapsın yanlış. Haa üzgün olabilirsin, moralin bozuk olabilir, ki bunlar da normal. Ama gol atılmışsa ve arkadaşları kulübe önünde bir araya gelmişse Hamit, sevinçten zıplamasa da o grubun içine katılmalıydı. Katılmalıydı ki, ne Hamit ne de Hamit üzerinden arkadaşları ve hocası malzeme olmasın. Şunu sormak lazım.
Hamit aynı işi Galatasaray’da, Fatih Hoca’ya yapabilir mi? Bu soruya verilen cevap ‘hayır’ ise verdiğiniz cevap aynı zamanda Abdullah Hoca’ya da duyulan saygıyı ve hocanın takım üzerindeki otoritesini gösterir.

Yazının Devamını Oku

Nerede hata yaptı

9 Eylül 2012
A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın, Hollanda maçındaki olumlu ve olumsuz yönleri nelerdi?

ARTILARI

-Avcı’nın da takımının da genç olması. Yeni dönemin getirdiği hava ve heyecan...
-Saha içerisinde taktik disiplini olarak daha iyi bir takım gördüm. Oyuncularına ne istediğini iyi anlatmış.
-Kazandığımız topları, gol pozisyonuna çevirme özelliğimiz biraz daha artmış.

EKSİLERİ

-Oyuna müdahale edebileceği anlarda bunu yapamadı, geç kaldı. Hamit-Gökhan Gönül değişikliğini gerçekleştirip, Robben’i kesmesi gerekiyordu.
-Rakibin iki kanadının çok acemi olmasını kullanamadı. Arda’yı Hollanda sol beki üzerine yönlendirebilirdi. Emre-Nuri değil, Emre-Selçuk değişikliği faydalı olurdu.

Yazının Devamını Oku

Hak etmedik

8 Eylül 2012
Maça başlamadan önce Hollanda’ya karşı 2 önemli avantajımız vardı: dönem ve değişim.

 Portakallar kötü bir dönemden geçiyorlardı ve bunun baskısını hissediyorlardı. Böyle bir dönemde yaşanan hoca ve oyuncu değişimimleri de Hollanda’yı saha içinde karmaşık bir ekip haline getiriyordu.

Maça başlangıcımızda bunun paralelinde iyi oldu. İlk yarım saatte golü yemiş olmamıza rağmen kendi alanımızı iyi kapatıp Hollanda’nın etkili adamlarına alan bırakmamaya çalıştık. Sadece bunu yapmadık, kazandığımız topları hızlı ve iyi kullandığımızı söyleyebiliriz. Oyunun ilk bölümü maçla ilgili şifreyi verdi bize.

TEKNİK HATA
SAĞI durdur, solu vur. Hamit’in Avrupa’nın en etkili ve süratli oyuncusu karşısında zor duruma düşmesi normal. Anormal olan Hamit’in orada başlaması ve devam etmesi idi. Diğer taraftan özellikle Sercan ve Arda’nın sol kenarı kullandığında tehlikeli pozisyonlar yakaladık. İlk yarı bittiğinde Abdullah Hoca’nın 3 hamle yapmasını bekledim.

Yazının Devamını Oku