Ndiaye’nin gidişi ve Fernando’nun da bir süre olmayışı, Fatih Hoca’yı orta sahada farklı tercihler yapmaya zorlayacak. Sivas karşısındaki Tolga-Donk tercihi, orta alanda daha dirençli olmak ve mücadele seviyesini yüksek tutmak içindi ama bunlar bile olmadı.
Selçuk gibi oyunu başlatıp pas organizasyonu yapacak bir oyuncu olmayınca, oyun Sivasspor’un isteği ve üstünlüğü ile geçti. İlk 20 dakikanın özeti, oynayan, pozisyona giren ve gol atan Sivas, seyreden Galatasaray’dı. Selçuk’un önemi, sakatlıklar ve eksikler sonrası daha da arttı. Tolga ve Donk tercihinin sebebi olan mücadele de alt seviyede kaldı.
Savunma, pas isteyen ya da pas atacağı adam bulamayınca orta sahayı pas geçmek zorunda kaldı. Feghouli ve iki kenarda oynayan Yasin-Rodrigues’in devreye girememesi sorunu büyüttü. Yarım saat sonra Galatasaray dengeyi sağlamayı başardı. Bu dengelemede Mariano’nun çıkışları ve Feghouli’nin driplingleri etken oldu. İlk yarıda Galatasaray adına en iyi oyuncu yine Denayer’di.
KANDIRAN 10 DAKiKA
İkinci yarı, soyunma odasında esen yeller sonrası çok farklı başladı. 10 dakika süren bu bölümde önde basan, orta sahada pas yapan ve sağ kenarı iyi kullanan Galatasaray pozisyonlara girmeye başladı. Özellikle, orta sahada pas yaparken sağ kenarda Mariano ve Rodrigues’e atılan ters uzun toplar etkili oldu. İyi oynarken gelen penaltı her şeye noktayı koydu.
Fatih Hoca’nın orta sahada Selçuk’u tercih etmeyişi oyunu sıkıntıya soktu ve baştan dengeyi kuramayınca sahada dağınık bir takım ortaya çıktı. ‘Neden kaybetti?’ sorusunun 2 cevabı var... İlki, Fatih Hoca’nın orta sahadaki yanlış tercihi ve doğru müdahaleyi yapmaması ve geç yapması. İkincisi, Gomis’in çok kötü oynaması. G.Saray adına böyle bir haftada kaybetmek çok büyük kayıp. Bir daha bu fırsatı yakalamak çok zor olacaktır.
MAÇIN ADAMI: EMRE KILINÇ
HIZI
Üstelik bunu, iyi oynadıkları anda bireysel hatadan geriye düştükleri bir maçta yaptılar. Benzer durumda geçen sezon dağılan, ayaklarına top gelince panik yapan, top gelmesin diye saklanan, devamlı hata yapan oyuncular şimdi özgüven patlaması yaşıyor. Dahası takımda oynama isteklerini çok net ortaya koyuyorlar.
Sinan Gümüş yine çok iyi oynadı. Hala potansiyelini ortaya koymuş değil. Çok farklı bir oyuncu ve bunu tam anlamıyla gösterdiğinde Galatasaray onu çok iyi paralara satacaktır. Hakan Balta, sabrının ve profesyonelliğinin semeresini gördü. Serdar Aziz oyunu ve golü ile kendini güçlü şekilde hatırlattı. Girilen net pozisyonlar olsa ilk maçta iş biterdi ama bu skor Galatasaray’ın turu geçmesi için yeterli olacaktır.
Galatasaray’daki son dönemde yaşanaları anlatacak en güzel cümle, ‘’Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’’.
Belhanda’nın oynamama sebebi, yaptıkları ve yapamadıkları yüzünden kendisiydi. Gomis’in oynamamasının nedeni Eren’in golleri ama Kayseri deplasmanına gelmemesi de önemli etkendi.
Ndiaye’nin yokluğu, bence Belhanda ve Gomis’ten daha önemliydi bu maçta. Çünkü, orta sahadaki tempoyu yükselten, baskı süresini kısaltan, agresif oyunu ile rakibi rahatsız eden ve en önemlisi rakip alana çok çabuk top taşıyan bir oyuncuydu. Tolga ile Selçuk’un tarzı ve temposu, Ndiaye’nin verdiklerini karşılayamaz. P
EREN İYİYE GİDİYOR
İlk yarının genelinde oyunun hakimi Galatasaray’dı ve net pozisyonlar da yakalandı. Birinde doğru adam, diğerinde doğru pas yoktu. Eren’in oyunu, geldiği sezonun başındaki istek ve formunu yakalamaya doğru gidiyor. Oynadıkça formu daha artacaktır.
İkinci yarı, orta sahadaki problemi çözmek isteyen Fatih hoca direnci artırmak için savunma ağırlıklı bir oyuncu yerine ofansif özellikleri daha iyi olan Belhanda’yı oyuna aldı. Yani, direnci savunarak değil hücum ederek artırmak ve kırmak istedi. İkinci yarı devam eden sorunlar; Latovletici’nin kötü oyunu, orta alanda kaptırılan toplar ve Yasin’in devreye girememesiydi. Buna Eren’in düşen oyun konsantresi, Belhanda’nın verimsiz hali ve kaçırılan net pozisyonlar da eklenince maç sıkıntılı geçti.
Takımı ayakta tutan: başta hırsı ve mücadelesi ile Tolga, hazırladığı pozisyonlar ile Mariano-Rodrigues ikilisine eşlik eden Feghuli, Denayer’in arkadaşlarının hatalarını telafi eden müdahaleleri ve şans faktörüydü.
MAÇIN ADAMI: KARCEMARSKAS
YOK böyle bir performans. Bunu biz
Sahaya bakınca en dikkat çeken seçim Belhanda’nın olmayışı ve Feghouli’nin onun pozisyonunda oynuyor olmasıydı. Bu seçimin Feghouli’yi daha etkin hale getirdiği ve oyunun içine soktuğu aşikar.
Eren’in, 2 gol atmanın ötesinde, tazelenmiş ve istekli görüntüsü mesajlar içeriyordu.
SUMUDICA İLE TERİM’İN SAVAŞI
- İlk yarıda işler Galatasaray’ın istediği gibi gitti ama ikinci yarı gidişatı bozan Sumudica oldu. Sol kenara yaptığı müdahale ile çok net pozisyonlar buldu ve bunu Mariano gibi iyi bir beki sahadan silerek yaptı. İlk gol ve sonrasında gelen net pozisyonlarda takımı ayakta tutan önce Muslera sonra Fatih hocanın müdahaleleri oldu.
Sinan Gümüş bu takımın en yetenekli oyuncularından biri. Vereceği çok şey var Galatasaray’a. Ama oyuna girdikten sonra 3 net pozisyona girmesi ne kadar olumlu ise, bu pozisyonları rahat harcaması da kendini hazır tutma açısından sıkıntısı olduğunu gösteriyor.
Denayer’in sade ama hatasıza yakın oyunu kayda değerdi. Rodrigues’in oyun disiplinine ve sisteme sadık oyunu onu başka bir oyuncuya evrilmesini sağladı. Galatasaray açısından zorlandığı ama çok rahat da kazanabileceği bir maçtı. Üstelik bunu Kayseri gibi iyi bir takıma ve çok önemli eksiklere rağmen başardı. Yeni başkan sayın Mustafa Cengiz’e oyuncuları güzel bir hoşgeldin hediyesi verdi. Ben de sayın Cengiz’e başarılar diliyorum.
MAÇIN ADAMI: RODRIGUES
- YETENEKLERİNE laf yok. Bu yeteneklerini oyun disiplini ve takım oyunu ile birleştirince her açıdan dört dörtlük oynayan bir Rodrigues sahneye çıktı. Hep böyle oynamalı.
Bu, bir buluşmanın ötesinde bir ihtiyaç, bir kavuşma, bir eksik parçanın tamamlanması gibiydi ve taraftar, mutluluğunu sonuna kadar hissettirdi hocaya. Uzun bir seferden zaferle dönen, “Sultan” gibi karşılandı Terim.
TERİM İMZAYI ATTI
Maçın oyun boyutunda, en dikkat çekici noktalar:
1- Feghouli başta kenar oyuncularının ilk buldukları fırsatta orta yapmaya çalışması ve Gomis’e bol servis düşüncesi.
2- Rodrigues ve Ndiaye gibi çabuk oyuncuların topu ayağından bir önce çıkarıp öne doğru oynama isteği.
3- Genel manada, oyunun hızını kesen topu ayakta fazla tutma düşüncesini terk etme çabası.
4- Bu sezon geri düştüğünde ne yapacağını şaşıran ve dağılan takımın, erken geri düşmesine rağmen maçtan kopmaması.
Fatih
Bu bağlamda Tudor’un, takımın önemli ismi Mariano yokken yaptığı değişim ve tercihleri kendini sorgulatır. Mariano yok diye, hep aklında olan ve fırsatını bulunca oynatmaya çalıştığın 3’lü savunmaya dönüyorsan, Serdar Aziz, Rodrigues veya Sinan Gümüş’ü kenarda tutup, Denayer ve Linnes ile oynuyorsan, üstelik bunu Erol Bulut Hoca geldikten sonra saha yerleşimi düzelen ve savunması toparlanmış bir takıma karşı oynarken yapıyorsan sorgulanırsın.
Eğer bu sistemde, sol kenarda Martin Linnes’in iş yapmasını bekliyorsan, hata yapan ve toparlanamayan Denayer’in Maicon’u da bozduğunu göremiyorsan, oyunun hızının düştüğünü, yavaş oyunda Galatasaray’ın sıradanlaştığını ve bu hızı, kenarda bekleyen Rodrigues veya Sinan Gümüş’ün top taşımaları ile artıracağını öngöremiyorsan, Galatasaray’da bir geleceğin olamaz.
BUNLAR SENİ BİTİRİR
Yetenekli olduğu aşikar Belhanda’yı takımın organizatörü yapamamak, Feghouli’yi etkin hâle getirememek, duran toplardan herkesin gol attığı bir takım haline dönmek, geriye düştüğünde ne yapacağını bilemeyen bir takım görüntüsü vermek, şampiyonluğu neredeyse garantileyecek maçların hiçbirinde varlık gösterememek ve oyunu okuyamamak seni bitirir hoca.
Ondan sonra, bu Galatasaray’ın kaliteli oyuncuların eseri olduğu gerçeği karşına gelir ve yerine devamlı başka hocaların ismi geçer, sebebi de sen olursun.
Galatasaray’ın, savaşan ve disiplinli oynayan Yeni Malatyaspor’u yenmesi çok zordu. Sebebi; saha dışında enteresan işler yapan Tudor, saha içinde eksik oynatan Belhanda, etkisiz oynayan Feghouli, hata yapan Denayer, varlığı belirsiz Linnes ve sorumluluk almayan oyuncular. Devre arası çok şey değişir...
MAÇIN ADAMI: SADIK
YENİ
Mariano’nun sakatlanıp çıkması, çok ihtiyaç olan bir maçta kötü sinyaldi. Oyuncuların Başakşehir ve Beşiktaş maçları nedeniyle özgüven kaybı yaşadıkları aşikârdı. Üstüne Maicon’un kendi kalesine attığı gol ve Muslera’nın hatası gelince yıkım hızlandı.
Öne geçtiğinde rakibini boğan G.Saray, geriye düştünce ne yapacağını bilmiyor. Çünkü sadece öne oynamayı düşünen, savunmayı çok öne kuran ve hücumcu bir ekip. Ayrıca oyunu tutacak bir liderinin olmayışı ya da Belhanda’nın kötü olması...
Belhanda, en kritik oyuncu ve o olmayınca Fernando ile Ndiaye gibi oyun stilleri mücadele üzerine kurulu oyuncular ayağa kalkamıyor. Feghouli ve Yasin gibi oyuncular sıfırlanıyor. Haliyle, Belhanda’dan başlayan bu dalga en sonunda Gomis’i vuruyor ve üretkenlikten uzaklaşılıyor.
2. yarı ise, sezon başındaki haline dönen G.Saray, 5 dakikada skoru eşitledi. Bu bölümün kahramanları, savunmadan kafayı kaldırıp öne destek veren ve golü atan Fernando ile Gomis’e asist yapan Ndaiye idi. Maçın son bölümünün hikayesini yazan, kırmızı kart gören takımın ağır abisi Gomis ve kayıpları oynayan ama kazandıran golü atan Belhanda oldu. G.Saray zor da olsa kazandı ama kalan haftalar için hasar verecek iki kayba uğradı. Gomis ve Mariano’nun yokluğunu telafi edecek isim yok.
ÖNCE SARI SONRA KIRMIZI
Mariano sakatlandı takımın morali dip yaptı, Maicon kendi kalesine attı büyük hata yaptı, Muslera önde yakalandı, Belhanda ilk yarı yattı, Fernando savunmada kaldı, Ndiaye hücumu unuttu.
Fernando bekleneni yapıp golü attı, Ndiaye biraz destek verdi Gomis attı, Belhanda kalitesini hatırladı, Rodrigues vites artırdı, Fegholuli fırsatı buldu çalımlar ve gol attı, Serdar müthiş savaştı. Ve Gomis, yanlış yapıp haklı olarak atıldı.
MAÇIN ADAMI: FERNANDO
Şenol hocanın Talisca yerine Oğuzhan tercihi yapması, orta sahayı ve maçı kazanma hamlesiydi. Hem Galatasaray’ın kaybettiği maçlarda hem de kendi puan kaybettiği maçlarda rakiplerin orta saha tercihi Şenol hocayı böyle bir seçime iten sebep oldu. Orta sahadaki savaşı kazanan maçı da kazanırdı çünkü her iki takım da kaybettiği maçlarda önce orta sahayı kazanamadı.
TUDOR İSTEDİ
Galatasaray’ın ilk yarım saat baskı yemesi Tudor’un tercihiydi. Beşiktaş’ı kendi sahasında karşılayıp kazanılan toplarla çabuk çıkma stratejisi ilk yarıda önemli pozisyonlar olarak karşılık buldu. İlk yarıda Galatasaray adına en önemli mesaj; Tudor’un kaybettiği Trabzon ve Başakşehir maçlarından ders çıkardığıydı. Rodrigues ve Feghouli’nin arkalarında oynayan Mariano ve Denayer’e yardımları, Babel ve Quaresma’nın ilk yarıda beklenenin altında oynamasını sağladı.
BELHANDA FAKTÖRÜ
Galatasaray adına ilk yarıdaki sorun, orta sahadaki pas sayısının azlığı ve öne çabuk oynanan toplardaki tercih hatası yada kötü paslardı. Buna rağmen girilen 2 net pozisyondan sonra Beşiktaş baskısı ve taraftarın coşkusu biraz olsun kırıldı. Bu bölümde, Belhanda biraz devreye girse Galatasaray baskı da yemez pozisyon da bulurdu. Belhanda’sız oynanan oyuna rağmen iyi bir ilk yarı geçirdi Galatasaray.
Darbe hiç beklemedik yerden, en güvenilen adam Muslera’dan büyük bir hata sonucu gelince Beşiktaş ikinci yarının başında rahatladı. Galatasaray’ın gol bulmak için savunmasını öne çekmesiyle, Beşiktaş için istediği geniş pas ve koşu alanları da çıktı. Sonrasında Beşiktaş, ligde geçen haftalarda girmediği kadar bütün pozisyonlara girmeye başladı. Beşiktaş’ın girdiği pozisyonların şekline ve kaçırdığı gollere kendileri bile şaşırmıştır.
MAÇIN ADAMI: CENK TOSUN
DARBE