Ligin kolay gol atan hücumcuları olmayınca Galatasaray defansı rahat maç çıkardı ve bu sayede Fernando’nun yokluğu da çok hissedilmedi. Fakat, yine ligin kolay gol yiyen savunmasına karşı Galatasaray hücumcuları zorlandı. Bu etkisizlikte Belhanda başrolü alırken, yardımcılıklarını Ndiaye ve Rodrigues yaptı.
Tudor rakibi iyi analiz etse, aynı atılan golde olduğu gibi , Alanya takımının özellikle ceza sahası çizgisi üstünde ofsayt taktiği yaptığını, savunmanın yapılan koşulara cevap vermediğini ve bu sebeple çok gol yediğini görürdü.
Asıl şaşırtıcı olan Belhanda’nın durumu. Yetenekli, çabuk ve mücadeleden kaçmayan bir 10 numaranın, üstelik Gomis gibi topu saklama ve servis yapma becerisi olan bir forvet ile oynarken etkisiz olması kabul edilir değil.
Maicon, yine iyi maçlarından birini çıkardı ve savunmanın en belkemiği olduğunu bir kez daha gösterdi. Serdar, fizik olarak iyi durumda olduğunda ligin en iyi savunmacılarından oluyor. Mariano, geçen haftadan sonra bildiğimiz temposuna ve etkisine döndü.
Son haftalar şunu gösterdi ki, Fernando alternatifsiz, Gomis tek olduğu için çaresiz, takım sol beksiz. Yani, devre arasına mümkün olan en az kayıpla lider girip, eksikleri tamamlayıp zirve yarışına daha güçlü devam etmek lazım.
ZORLANDI...
- Belhanda olmayınca,
-
Tudor’un tercihleri ile oynattığı oyun bir takım çelişkileri barındırıyordu. İç sahada oynadığı ve kolay kazandığı Gençlerbirliği maçının hücumcularıyla çıkan Tudor’un, niyeti ile oynattığı tutmadı. Eren tercihi, Gomis’in yalnızlığına bir çareydi ama iç sahada daha etkili olacak bir tercih bu. Eğer Başakşehir karşısında bu tercih yapılıyorsa ve rakipte Emre gibi bir oyuncu yoksa o zaman rakibe ne savunmada ne de orta sahada pas yapma izni vermemek lazım.
Galatasaray ilk golü yiyene kadar, Başakşehir savunması rahat pas yaparak ve baskı yemeden maç oynadı. Dahası, Galatasaray’ı farklı takım yapan yüksek temposu da yoktu sahada...
BİREYSEL YOKSAN
Belhanda, maçın başında çok istekli gözüktü ama sonuca yönelik işlerde hiç yoktu. Tolga, sezon başından beri en kötü oyunlarından birini oynadı. Mariano, karşısında iyi pozisyon alan oyuncular olunca etkisiz kaldı. Ndiaye, mücadelesini ortaya koydu ama yeterli olmadı. Denayer’in oynadığı maçlarda yaptığı hatalar ve uyumsuzluğu ortada. Eren, hem rakibe baskı hem de Gomis’e asistanlık yapma anlamında bekleneni veremedi.
TAKIM OLARAK DA YOKSUN
Bireysel olarak bu kadar kötü olunca takım olman ve sistemini işletmen de mümkün olmuyor. Orta sahada oyuna hakim olamayan, kenardan yeterince gelemeyen, savunmada ciddi hatalar yapan ve bireysel olarak hiçbir oyuncusu iyi olmayan bir takımın o maçı kazanması imkansızdır. Sezonun başından beri hep öne ve çabuk toplarla kullanan Galatasaray, Başakşehir karşısında orta sahada topların büyük çoğunluğunu yana ya da geri oynamak zorunda kalınca sezonun en kötü oyunu ortaya çıktı.
Tudor’un Fenerbahçe, Trabzonspor ve Başakşehir maçlarından öğrenmesi gereken, bu maçların farklı bir kurgusu olduğudur. Galatasaray’ı iyi analiz edip önlemini alan takım aynı zamanda istediğini de alıyor. Başakşehir istediğinden fazlasını alarak Galatasaray’a ağır bir mağlubiyet tattırdı.
MAÇIN ADAMI: ADEBAYOR
Nitekim, oyun başlangıcı ve erken gol ile bunu gösterdi. Golü bulduktan sonraki bölüm son birkaç haftadaki Galatasaray görüntüsü içinde geçti. Orta sahada topu rakip alana taşıma ve temposu aranan Ndiaye’nin yokluğu ve rakip geçme, pozisyon hazırlama özelliği olan Belhanda’nın oyundaki yokluğu ilk yarıdaki sorunun temelini oluşturdu.
SOL BEK ARAMA..
- Mariano bir tarafı müthiş işlerken ve golü atarken, diğer tarafta Denayer ile ne bir ofansif girişim ne de savunmada varlık gösterememe ilk yarının sonlarına kadar sıkıntılı oyunun bir başka sebebiydi. Tudor’un elinde orijini sol bek olan Latovlevici varken olmayan Linnes ve Denayer’de ısrar etmesi doğru değil. Lato’nun kötü hali bile bu iki oyuncudan daha faydalıdır.
Eren Derdiyok tercihi, son haftalarda yaşanan gol ve pozisyon sıkıntısına direkt çözüm üretme isteğinin yanında, Gomis’in önde yalnız ve sıkı savunmalar karşısında yaşadığı çaresizliği de bitirme isteğiydi. Eren’de Gomis’e asist yaparak ve dahası Gomis’i yalnızlıktan kurtararak işini iyi yaptı. Ama asıl sıkıntıyı çözen Bay Duran Top Maicon oldu.
Aslında bütün yaşanan sıkıntıların ve çözüm arayışlarının temelinde Belhanda’nın formsuz ve beklenti altında kalan hali var. Gomis, Maicon ve Tolga ekstra işler yapıp golleri atınca gözükmeyen sorun, bu oyuncular durunca ciddi problem olarak ortaya çıkıyor. Belhanda yetenekli ve dirençli bir oyuncu ve ikinci yarının başında yaptığı gibi bunu takımın lehine kullanmayı öğrenmeli.
FORVET MARIANO
- İlk yarıdaki rüzgar, ikinci yarının başında fırtınaya dönünce maç erkenden koptu. Gençlerbirliği maçı sadece yarışa güçlü dönmenin değil, aynı zamanda Tolga ve Gomis’in geri dönüşüne ve Maicon’un krallığına sahne oldu.
İkinci yarının başında dağılan rakibine karşı kolay bir galibiyet alan Galatasaray için bu maç, önümüzdeki haftaya oynayacağı rakibi için ölçü olmayacak kadar farklıydı.
Rıza hocanın eksiklerini, takımının pozisyonunu ve Galatasaray’ın gücünü düşünerek, oyunu mücadele üzerine kurgulayacak tercihler yapması ve bu tercihin işe yaracağı ilk yarım saatte belli oldu. Bu bölümde, orta sahada iyi baskı yapan ve Galatasaray’ın geriden oyun kurmasına izin vermeyen Trabzonspor’un en çok sıkıntı yaşattığı oyuncu Denayer oldu.
Serdar Aziz’e göre, hazır olmayan görüntüsüne rağmen Igor Tudor’un tercihini Denayer’den yana kullanması savunmadaki hassas dengeyi de bozdu. Galatasaray’ın ilk yarıdaki oyununu yönlendiren ve etkinliğini sağlayan Mariano-Feghouli ikilisi oldu. Fakat, rakip alana geçildiğinde ortaya çıkan son pas sorunu, Mariano, Feghouli ve Tolga’nın kenardan getirdiği toplarda da ortaya çıktı ve önemli sayılacak pozisyonlar kötü pas ve ortalarla heba oldu.
Öne taşınılan topları Gomis ile buluşturamamak ve baskı yenildiğinde basit top kayıpları, Galatasaray’ın dağınık ve etkisiz olmasının sebebiydi. Tudor, derbi maçta da öne hızlı top taşıyacak oyuncularını tercih etmemiş ve sıkıntı yaşamıştı. Pas yapamadığı ve top kayıpları yaşadığı orta sahayı hem çabuk hem de direkt geçmek adına Rodrigues’i tercih etti. Bunu, rakibin orta sahadaki hakimiyetini by-pass etmek için yaptı.
Trabzonspor eksik, Galatasaray fazlaydı. Ama eksik olan her şeyini sahaya verdi, savaştı ve kazandı. Maçın başından sonuna kadar taktik disiplin ile oynayan Trabzonspor, Rıza hocanın isteklerini eksiksiz uygulayarak 3 puanı aldı..
KÂBUS GERi DÖNDÜ
Uzun zamandır gözükmeyen duran top sorunu, tüm dehşeti ile tekrar ortaya çıktı. Duran toptan 3 net pozisyon verdi G.Saray. Kornerden direkt kaleye giden pozisyon oldu, yine kornerden Okay bomboş vurdu ve gol duran toptan geldi. Duran topta böyle bir istatistik ile oynarsan, rakibinin eksik olmasının avantajı kalmaz.
MAÇIN ADAMI: RIZA ÇALIMBAY
ANTALYASPOR
Tudor’un maça 3’lü defans başlaması ve alışılmış düzeni değiştirme isteği Serdar’ın sakatlığına takılmış, takım, maça normal oyununu oynamasına engel olacak kadar aşırı istek ve hırs ile başlamıştı.
Belhanda da ilk defa gördüğümüz agresif tavır, Mariano’nun hırsını dizginleyemeyerek erken sarı kart alması, hazır olmayan Denayer’in sarı kartı sakin kalamamanın sonuçlarıydı.
İlk yarıda en önemli problem, Galatasaray’ı sezon başından beri farklı kılan öne hızlı oyunu hiç uygulayamamasıydı. Yavaş oyun, maçı ikinci yarıya ve son anlara taşımak isteyen Aykut Hoca’nın tam da istediği işti.
Kendi oyununu oynayamayan, baskı kurduğu halde bunu rakibe kabul ettiremeyen sadece takım değildi. Tolga, Denayer, Belhanda ve Feghouli ilk yarı iyi oynamadı. Aslında Galatasaray ilk yarı ne yaptığının farkında olmayan bir takımdı. Bunun sebebi de Fenerbahçe değil kendine zarar veren aşırı motivasyonuydu.
10’U GÖREMEMEK...
Tudor’un devre arası sorunu görüp müdahale edeceğini beklerken maçı seyretmesi koca ikinci yarıyı heba etti. Rodrigues,Yasin ve Sinan gibi oyunu hızlandıracak, adam eksiltme ve öne top taşıma özelliği olan adamları tercih etmeyip, Belhanda ve Feghouli’yi oyunda tutması hataydı.
İtici güç taraftar da çok erken oyundan kopup destek veremeyince ikinci yarı hiçbir şey yapamadan ve kötü geçti. Belhanda atıldıktan sonra zaten üstünlük kurmak imkansızdı. Maçın başından atıldığı ana kadar normal olmayan bir agresiflik ve kötü bir oyun oynayan Belhanda, geldiğinden beri beklentilerin altında.
Derbi, Fenerbahçe ve Aykut Hoca’nın istediği şekilde oynandı. Zevksiz, pozisyonu az ve beklentinin çok altında. Fenerbahçe istediğini aldı ama Galatasaray çok ama çok önemli bir maçı kaybetti bence. Berabere kalmak, önemli sonuçları olacak böylesine kritik maçta kayıp gibi. Galatasaray bu beraberliğin sonuçlarını ileriki haftalarda görür.
Monaco, bu grubun en kötü takımı. Beşiktaş da Şampiyonlar Ligi’nde bambaşka bir takım oluyor. Siyah beyazlılar son derece haklı ve rahat bir galibiyet almayı başardı.
2.SORU: Monaco karşısında Beşiktaş’ın en iyileri kimlerdi?
Cenk gerçek anlamda resital yaptı. Sadece gol atmakla kalmadı, savunmada da iyi savaştı. Quaresma da tek kelimeyle döktürdü. Şenol hoca da Jardim’e ders verdi.
3.SORU: Cenk Tosun’dan böyle bir çıkış bekliyor muydunuz?
Formda bir Cenk’i iyi savunmalar bile durduramazken, Monaco defansının durdurması imkansızdı. Beşiktaş bu savunmaya karşı çok daha fazla gol atabilirdi.
FARKI oluşturan oyuncuların başında Valbuena geldi. Oyun aklı ve organizasyon kabiliyetiyle parlayan bu oyuncunun en önemli destekçileri Giuliano ve Ozan Tufan oldu.
2.SORU: Galatasaray derbisi dünkü maçı etkiledi mi?
FENERBAHÇE’nin maça yüksek tempoyla başlamasının sebebi pazar günü oynanacak derbi için Galatasaray’a mesaj verme çabasıydı. Ama sonra o tempo oldukça düştü.
3.SORU: Fenerbahçe’nin şu an için en büyük sıkıntıları nedir?
POZİSYON hazırlayıcılar iyi ama pozisyonu bitirecekler problem. Fenerbahçe rakip ceza alanına kadar çok iyi geliyor ancak sonrası sıkıntılı. Ayrıca savunma organizasyonu da kötü.
Beşiktaş’ın şampiyon kadrosu ve özgüveni, Fenerbahçe’nin önemli transferler yapması, Trabzonspor’un 50’nci yıl konsantrasyonu ve Başakşehir’in son yıllarda yarıştaki varlığı bu sene ligi Taht Oyunları’na (Game of Thrones) çevirdi.
Kral Toprakları’nda hükümdarlık ilan etmek isteyen ve gücü ele geçirmek için savaşan aileler gibi oldu lig. Ama Gerçek Kral buna izin vermeyecek gibi gözüküyor. Çünkü Kral, kendisi için savaşan, sadık ve korkusuz askerlere sahip.
KORKUSUZ ASKERLER
- Krallar’ın ve Lordlar’ın arkasında kalan ama büyük işler yapan Jon Snow’a benzeyen Tolga Ciğerci ile,
- Kuzey’in Kralı, lideri ve korkusuz savaşçısı Ed Stark’ın sahada vücut bulmuş hali Gomis ile,
- Yetenekleri ve gücü ile geleceğin kralı olacak karizmatik Bran Stark gibi Rodrigues ile,
- Güçlü, acımasız, sadık ve savaşmak için doğmuş Sander Clegane’in bile hayran olacağı Maicon ile,
-