Uzun yıllardan beri yaşanan bir sancı bu. Bir büyük dram. Sonuncusuna geçen hafta tanık olduk.
Sahile vuran her cesette...
Her cansız bedende...
Bir büyük yürek burkuntusu...
Bir derin acı...
Belki bir isyan:
Çaresizliğe, umutsuzluğa...
Ve mutlaka insan tacirlerine...
Onların duyarsızlıklarına...
Bir tepki; insanlıktan bu denli uzak olmalarına...
Sorun; büyük.
Öyle kolay sonlanacak türden değil.
Ama... Sıkıntısı, sancısı İzmir’e.
Güzel İzmir’e, Ege’ye...
Dünyanın birçok yerinde haberler, gazeteler, dergiler; insan kaçakçılığı dramını fotoğraflarla yayımlıyor...
Altında da İzmir yazısı...
İzmir bunu hak etmiyor!
Onca güzelliğe, onca farklılığa rağmen...
Ama... İstemesekte başımızda "dert".
Bir büyük sorun.
Bir şeyler yapılmazsa; gelecek günlerde de benzer acılar yaşanabilir.
Benzer dramlar.
Bu kez Seferihisar olmaz, Çeşme olur, Bodrum olur.
Ege’de bir yerler olur.
İnsanın aklına hemencecik gelen; bu insan tacirlerine uygulanacak yaptırımın arttırılması.
Gerçekten de verilen cezalar çok az.
İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı!
Milletvekillerinin bu konuda bir düzenleme için harekete geçme zamanı değil mi?
Daha ne beklenir Allah aşkına!
Son dram İzmir Valisi Cahit Kıraç’ı da çok üzmüş.
Vali Bey’le konuştum, hala sözcükleri hüzün yüklü.
Ama... Bir şeyler de yapma zamanı...
İşte Vali Kıraç’ın bu konudaki değerlendirmeleri:
"Önemli bir sorun. Sadece İzmir’de bu türde 3 binden fazla mülteci var. Her an her şeye gebe bir ortam. Tabi öncelikle girişler önlenmeli. Çünkü girişlerin amacı belli. Önlemleri arttırdık. Yerel birimler bu tür toplu giriş çıkışlar için uyarıldı. Ama zaman zaman küçük gruplarla buluşmalar gerçekleşiyor. Bunları tek tek belirlemek zor. Yurttaşlarımızın da bu konuda duyarlı olması önemli. Bu tür şüpheli durumla rda bizi haberdar edebilirler. Önlemler arttı. Kontroller yoğunlaştı".
Devlet dikkatli.
Bu olayın tekrarlanmaması için önlemler artmış.
Vali Bey’in çağrısında haklılık payı var: Yurttaşlar olarak bizler de ıssız tatil beldelerimizde gözlemlediğimiz amaçsız kalabalıklarda polisi, jandarmayı uyarmalıyız.
Bir de tekne sahiplerine ve balıkçılarımıza görev düşüyor: İnsanlıktan nasibini almamış insan tacirleri konusunda dikkatli olmak.
Bunları çevremizden uzak tutmak.
Ve bu tür şüpheli durumlarda harekete geçmek, geçirmek.
Aynı acıların yaşanmaması için kısa vadedeki önlemler.
Uzun vadedeki ise belli; sınırların, giriş çıkışların kapalı tutulması.