Hadi Uluengin: Yan zaiyat

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

‘Yan zaiyat’mış !... Elinin körü ! Televizyondaki İttifak subayının veya NATO sözcüğü Jamie Shea'nın ağzında bu ‘yan zaiyat’ tabirini işitmiyor muyum, bütün cinlerim başıma üşüşüyor.

Şeytan, yaradana sığınıp izmarit dolu kül tablasını ekrana salla diyor.

Hazretler ‘temiz savaş’ imajı verecekler ya, binbir dereden su getirip, Yugoslavya'da harekat gerçekleştiren müttefik kuvvetlerin yanlışlıkla sivil hedef vurmasını utangaç ve ruhsuz bir ‘yan zaiyat’ deyimiyle tanımlıyorlar.

Askeri jargon lugatı paralayarak günah çıkartıyorlar.

* * *

HAYIR, ‘temiz savaş’ yoktur ! Olmamıştır... Olmayacaktır da...

General von Clausewitz'in 19'uncu yüzyılda kağıda döktüğü tanım geçerlidir ve savaş, hasmını zor ve şiddet kullanarak safdışı etmek eylemidir.

Mahalle arasındaki velet kavgasından Hiroşima tepesindeki atom bombasına kadar da şiddetin devreye girdiği her şey daima ‘pis’tir. Daima ‘kirli’dir.

Dolayısıyla, ‘refah toplumları’nın Körfez arbedesinden bu yana benimsediği ve ‘cerrahi’ müdahalerle, üstelik sterilize ortamlarda gerçekleştirileceği öne sürülen ‘yeni savaş’ teorisi uydurmacadır. İllüzyondur. Efsanedir.

Eğer zor varsa kaçınılmaz olarak mutlaka acı da vardır. Ama kuşkusuz, bu acının derecesi ve yaygınlığı önemlidir. ‘Şövalyevari’ bir ‘savaş ahlakı’ onu gerektirir ki, aktif muharip taraflar pasif sivil taraflara en az acıyı versin.

Fakat yukarıdaki iradi çaba dahi savaşı ‘pür-i pak’ kılmaz.

Tekrarlıyorum, savaş çivitli suda yıkanan çamaşır değildir ‘temiz’i olmaz.

* * *

‘TEMİZ savaş’ olmaz ama bir ‘haksız savaş’, bir de ‘haklı savaş’ vardır.

Evrensel kıstaslardan bakıldığında da Yugoslavya'ya karşı verilen mücadele ikinci türden bir savaştır. Asgari ahlaki değerler için yapılmaktadır.

Nasyonal - komünist bir haydutun saldırganlığına dur demek ve 20'inci yüzyıl nihayetindeki bir etnik kıyımı sona erdirmek için silah kullanılmaktadır.

Dolayısıyla, savaşının haklılığını içine sindirdikten sonra İttifak'ın olmayan ve olmayacak olan bir ‘temizlik’ görüntüsü sunmaya çalışması abestir.

Kosova mültecilerinin yanlışlıkla bombalanması karşısında paniklemenin ve utangaç bir ‘yan zaiyat’ lugatından medet ummanın alemi yoktur.

Böyle ahmakça bir çaba hem ‘temizliği’ hiç umursamayan Miloseviç'in kanlı ellerini yıkamasına hizmet etmektedir; hem ‘refah toplumları’ndaki ‘cerrahi’ illüzyonları güçlendirmektedir; hem de kaçınılmaz olarak bu illüzyonlar suya düştüğünde müttefik devletleri kendi kamuoyları önünde şaşkına döndürmektedir.

Oysa, NATO ve tüm başkentler mertçe ve açıkça dünyaya şunu haykırmalıdır:

‘Ahlaken haklı, ama eylemin tabiatı gereği bedenen ‘‘pis’’ bir savaş sürdürüyoruz. Heyhat, istemediğimiz halde masum insanların ölümüne yol açtık.

Fakat sorulması gereken esas soru onların neden yollara dökülmek zorunda kaldığı ve Çetniklerin onlardan kaç binini kasten öldürdüğüdür.

Ve, biz bu soruyu bizzat Slobodan Miloseviç’e sormaya kararlıyız!'

* * *

EVET sorun, çünkü ‘temiz’ değilsiniz ama haklısınız. ‘Temiz’ olmamanız da ne ‘kötü’ olduğunuz anlamına geliyor, ne haklılığınıza gölge düşürüyor.

Evet sorun ki, bozguncu Batı medyaları Belgrad'ın sebil niyetine dağıttığı imajları kullanarak teslimiyetçi ahkam keserken, konvoyda kazaen bombalanan mültecilerin Arnavutluk'a vardıklarında tek yürekle bağırdıkları ‘başımızdan geçen müessif olaya rağmen harekata devam edin, çünkü yurdumuza dönmek istiyoruz’ cümlesi boşa gitmesin. Onların iki eli yakanızda kalmasın.

Ey müttefikler, ‘yan zaiyat’ diye utangaç lugat paralamayın ve hasmını zor kullanarak saf dışı bırakmak eylemi olan savaşın gereklerini yerine getirin.

Muharebe meydanında bedeni ‘temizlik’ aramayın, ahlaki haklılık arayın.



Yazarın Tüm Yazıları