CENGİZ Çandar ABD başkentinden mahreçli dünkü makalesini şöyle noktalamıştı:
"Kestirmedensoralım: Washington Türkiye’de darbe istiyor mu?
İstisnaları olmakla birlikte, doğrudan cevap: Hayır!"
Yani, Potomac Nehri kıyısındaki havayı soluyan "Referans" gazetesi yazarı da, söz konusu nehrin anaforlarına bile vakıf olan ve görevini en etik çerçevede yerine getirerek "Hudson vukuatı"nın perde arkasını duyurduğu için "iyi saatte olsunlar"ın mesnetsiz gázabına uğrayan pırlanta meslektaşım Yasemin Çongar’ın hep vurguladığı sonuca varmıştı.
Eh, aklın yolu bir olduğu gibi aynı nehirler de tabii ki aynı denize akarlar.
* * *
HEMEN hatırlatayım, gerek "Milliyet", gerekse "Referans" yazarlarının kaydettiği o "istisnalar", ABD başkentinde "neo-con" denilen "ultra-muhafazakár" kesimde yer alıyor.
Ülkemizle "yakın" (!) ilgisi olduğu için de, "karanlıklar prensi" lákaplı Richard Perle Türkiye bağlamında bu kanadın başını çekiyor.
Özetlersek de, ölü doğmuş "BOP" projesiyle bir ara Ortadoğu’yu da şekillendirmeye kalkışmış olan malûm Washington ricáli,TSK’nın Ankara’daki sivil rejime "kılıç atmasına";en azından onu kışla komutuyla yönlendirmesine sıcak bakıyor.
Dolayısıyla da, görünürdeki zıtlığa rağmen bizim "ulusalcı -kuvvacı" cihet aslında, Amerikan "şahinci" kanat aynı ata oynuyor ve aynı süngüyü pırıldatıyor.
* * *
ZATEN biraz daha geriye gün sayarsak, yukarıdaki familyanın en temel ideologları arasında yer alan Daniel Pipes, 27 Nisan "web muhtırası"ndan beri bu yönde vaaz veriyordu.
Nitekim, tam bir ay önce bugün burada "neo-con ulusalcılık" başlığıyla yayınladığım makalede, o Pipes’nin "New York Sun" gazetesindeki satırlarını kasten aktarmıştım.
Washington "şahinler"inin TSK’ya oynadığını ve darbe ihtimaline karşı Türkiye’de demokrasiyi sahiplendiği için, aynı ekibin Bush yönetimine bile yüklendiğini kaydetmiştim.
Çongar ve Çandar’ın kaynağından yansıttıkları tahliller de hipotezi tümden pekiştirdi.
O halde, büyük bir yanılgıya düşmeden bugün şunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz:
Evet, Birleşik Amerika başkentindekibir bölüm "muhafazakár güç" Türkiye başkentindeki "zinde güçler"e yakındır ve muhtemel bir darbeye de sıcak bakmaktadır.
* * *
VALLA istedikleri kadar baksınlar, öküz trene bakar gibi kalmaya mahkûmdurlar.
Çünkü, Irak fiyaskosundan beri "neo-con"ların defteri çoktan dürülmüştür.
Şimdi son mevzilerini korumak peşindedirler ki, zaten de bunun için "istisna"dırlar.
"Hudson Enstitüsü"nde kumpas senaryosu yazmaları, eh işte, cirmi kadar yer yakar.
Ve her halükárda da, "W" rumuzlu Bush iktidarı dahil, mevcut şartlar sürdüğü müddetçe hiçbir ABD yönetimi Türkiye’de darbeye cevaz vermez ve vermeyecektir.
İm-kán-sız-dır ve de nokta!
* * *
İSLAM - demokrasi irtibatlandırılmasından başlayıp tá Amerika - Avrupa ilişkilerine uzanan bu imkansızlık aslında dünya konjonktüründen kaynaklanıyor. Türkiye’yi çok aşıyor.
Ancak bugün ayrıntısına girmeyeceğim ve sadecene şu soruyu sormakla yetineceğim.
Laftá "anti - Amerikancılık" taslayan ve darbe davetiyesi yazan bizim "kuvvacı - ulusalcı" zevát neden bir tek Amerikan "ultra muhafazakár"larıyla paralellik arz ediyor?
İkisi arasındaki objektif ittifak ve nesnel hedef hangi gerekçeden kaynaklanıyor?
Ağzımdan yel alsın ama, eğer bir darbe gerçekleşirse kim kimi faka bastırmış olacak?
Perle’den Pipes’e "neo-con"ların kimliğine bir bakın ve cevabı kendi kendinize verin.