Paylaş
Malum, demokrasi boyutu hadım edilmiş bir ‘cumhuriyetçilik’ adına şimdilerde piyasaya sunulan şeylerden birisini de ‘tren severlik’ oluşturuyor.
Karayolu taşımacılığı ‘emperyalist öcü’ olarak takdim ediliyor ve böyle ‘ilericiliğe’ kitakse, şimendiferi sahiplenmek ‘ilericilik’ diye yutturuluyor.
Doğrusu, uçaktan korkan ve otomobilden sıkılan birisi olarak benim aslında trene zerre kadar itirazım yok. Kendi hesabıma, bir perondan vagona binip öteki istasyonda inmeyi diğer tüm yolculuklara bin defa tercih ederim.
Hele hele, Fransız ‘TGV’si veya Japon ‘Şingansen’i gibi saatte iki yüz küsur kilometre gibi inanılmaz bir süratle giden ve içindeki yolcuya müthiş bir konfor sunan o süper - alengirli taşıt oldu muydu, en geniş kabinli Boeing uçağın veya en kalantor koltuklu Rolls Royce limuzinin yüzünü şeytan görsün...
* * *
GÖRMESİNE görsün de kazın ayağı bizim ‘cumhuriyetçi’ geçinen ‘tren severlerin’ dar ufuk ve cahil bilgiyle yutturmaya çalıştıkları gibi değil.
Çünkü demiryolları, bırakın Türkiye'yi daha 19. yüzyıl ortasında örümcek ağlı bir ray sistemi kurmuş olan Avrupa'da dahi muazzam bir kriz yaşıyor.
Biliyor musunuz ki İngiliz İşçi Partisi'nin en ‘sol’ kanadında yer alan ve şu an Brüksel Komisyonu Ulaştırma Sorumlusu olan Neil Kinnock'un rakkamlarına göre, hükümetlerin avuç dolusu döktüğü sübvansiyonlara rağmen AB ülkelerindeki tren yolculuklarının oranı toplam yolculukların yüzde 6'sını geçmiyor ?
Biliyor musunuz ki lokomotifle taşınan yük tonajı 1970'de yüzde 32 iken bugün yüzde 14'e düşüyor ve sektör on senede yarım milyon istihdam yitiriyor ?
Zaten bu yüzden de Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika, Lüksemburg ve Yunanistan'ın demiryolu çalışanları önceki gün genel grev yaparak Kinnock'un rasyonalizasyon programını reddettiler. Ortak Pazar'dan yeni para istediler.
Peki, para verilecek ne olacak ? İşte, çok hızlı ‘TGV’ trenleriyle sistem yenileyen ve Kıta'da bir numara durumuna gelen Fransa'nın hali ortada.
Paris-Londra ve Paris-Lyon hatları hariç, vergi mükelleflerinden alınmış müthiş meblağlarla inşa edilen diğer hatlar zarar ediyor. Banknot hortumluyor.
Zaten Avrupa'da yapılan tüm anketler de ortaya koyuyor ki yerel mobilite sağladığı için ‘sokaktaki adam’ nihayetinde otomobili tercih etmektedir.
Tren, bütün dünyada olduğu gibi onun ‘anakıta’sında da gerilemektedir.
* * *
ŞİMDİ ideolojik saplantıları bırakarak eğri oturup, doğru konuşalım.
Benim kendi kişisel tercihim olsa dahi, eğer Fransa gibi mirasyedi projelere harcayacak paramız yoksa, Türkiye'nin kendi dar kamusal kaynaklarını süper pahalıya mal olan demiryolu projelerine yatırması akıl karı mıdır ?
Diyelim ki kulunuzun paşa gönlü ve ‘tren severlerin’ keyfi için yatırdı, maliyeti sağlamak için kaç yıllık kullanım ve kaç paralık bilet gerekecektir ?
Üstelik, insanların raylı ulaşımı seçeceği yönünde bir garanti var mıdır?
Onları böyle bir seçime zorlamak için otomotiv, benzin ve yedek parça fiyatlarının pahalılandırılmasına gidildiği takdirde ise bu hem genel ekonomik ilişkilerde, hem de sosyal tavırlarda olumsuz etki yapmayacak mıdır ?
Hangi ray şantiyesi otomotiv sektörü kadar istihdam sağlayabilecektir ?
Ve, 19. yüzyıl ortalarından 20. yüzyıl ortalarına kadar modern ulaşım sistemini oluşturduğu için çok haklı olarak treni seçmiş olan Cumhuriyetimize bugün de aynı şeyi dayatmaya çalışmanın ‘ilericilik’le ilgisi olabilir mi ?
Cevapları sizin sağduyunuza ve ‘cumhuriyetçilik’ anlayışınıza bırakıyorum.
* * *
MELEK HANIM'IN TORUNUNA: Aziz Yavuz, hiç doyamadığın Anacığına, Babacığına ve Melek Hanım'a kavuşmak için bu acele nedir ki ? Şimdi acımız dev ve lafımız cüce... Allah eşine, evlatlarına ve biz dostlarına sabır ihsan eylesin.
Melek Hanım'ın Torunu, Rabb'ın mağfireti ve Melek Hanım'ın iyiliği senin üzerinde olsun.
Paylaş