Hadi Uluengin: NATO'da kime kimlik ?

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Yine komplo teorisi üreterek öküz altında buzağı aramanın alemi yok, Washington'daki NATO zirvesinde onaylanan ve AB'nin BAB aracılığıyla Kuzey Atlantik Paktı altyapısından yararlanmasını öngören ‘Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’ (AGSK) belgesi Türkiye'ye karşı bir girişim değildir.

Kuşkusuz, Topluluk bünyesinde yer almayan Ankara'nın karar mekanizmasını denetleyemeyeceği bu tür bir gelişmeye ihtiyatla yaklaşması kendi açısından son derece haklıdır. Dışlanmamak azminin meşru bir ifadesidir.

Ancak, eğer illa birisine ‘karşı olmak’ fiili aranacaksa, 5O. yıl doruk toplantısında bir orta yol formülüyle benimsenen yukarıdaki AGSK, son tahlilde Yaşlı Kıta'nın ABD'ye ‘karşı’ geliştirdiği reflekstir.

Başka bir deyişle, Türkiye Ortak Pazar üyesi olmadığı için biraz ‘okka altına’ gitse dahi, esas belirleyici noktayı Okyanus'un doğusundaki ülkelerin batıdaki ‘Sam Amca’yla kendi aralarına mesafe koymak arzusu oluşturmaktadır.

‘Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’, adı üzerinde, Avrupa'nın Birleşik Amerika'dan bağımsız bir kimlik arayışıdır.

* * *

NATO zirvesi öncesinin gelişmeleri kronolojik sırayla irdelendiğinde, söz konusu AGSK girişimindeki motor işlevi Fransa'nın üstlendiği gözlenecektir.

‘de Gaulle’cü' geleneğin Paris'ine en büyük destek ise, biraz beklenmedik şekilde, aslında daima ‘ABD’nin Avrupa'daki 5. kolu' olarak anılmış olan İngiltere'den gelmiştir. Diğerleri de aynı rota doğrultusunda tutum almıştır.

Yaklaşık bir buçuk - iki yıldır devam eden yukarıdaki ‘oluşum süreci’nde Birleşik Amerika'nın ilk reaksiyonu AB talebini reddetmek olmuştur.

Lakin, hem Tony Blair'in Beyaz Saray nezdindeki ‘ikna kabiliyeti’, hem de Yaşlı Kıta'ya biraz daha insiyatif verilmesinden yana olan Washington stratejistlerinin aksini düşünenlere oranla ağırlık kazanması, nihayetinde ABD 'nin ‘okey’ demesini ve 5O. yıl doruğunda AGSK'nin imzalanmasını getirmiştir.

Batı Atlantik, Doğu Atlantik yakasının farklı kimliğini tescil etmiştir.

* * *

KİMLİK tescil edilmiştir ama bu tescil henüz nüfus kağıdının üzerine fotoğraf yapıştırılmasından öte bir anlam taşımamaktadır.

Hüviyet belgesinin üzerine mührü basacak olan makam yine ABD'dir.

Diğer bir deyişle, velev ki AB NATO altyapısından yararlanmak gibi teorik bir hakka sahip olsun, bu altyapıyı pratikte sağlayan ve daha epey bir süre sağlayacak olan ülke Birleşik Amerika'dır. Külfet ve komut ondadır.

Dolayısıyla, savunma ve güvenlikle ilgili olduğu için zapti güç gerektiren her iş eninde sonunda tekrar Washington'a gidecektir. Ondan onay istenecektir.

Eğer iktisaden ‘dev’ Avrupa siyasi ‘cücelikten’ kurtulamaz ve pamuk elini cebe atarak, her siyasi uygulayıcılığın olmassa olmaz şartını oluşturan askeri kuvvetle donanamassa, bir değil bin tane kimlik belgesi tescil ettirsin, son tamponu vurdurmak için bu belgeyi yine Amerikalı ‘muhtar’a uzatacaktır.

Casus uydusu yoksa filanca bölgedeki arbede fotoğrafı için ‘NASA’dan klişe dilenecektir; hacimli nakliye uçağı eksikse falanca bölgeye tank sevketmek için ‘US Air Force’dan tayyare isteyecektir; hızlı fırkateyni avaryalıysa da fişmekan sahili ablukaya almak için ‘Navy’den gemi talep edecektir.

Ama en önemlisi, kendi coğrafyasında meydana gelen bin bir pespayeliğe hemen dur diyecek dirayet ve kararlılıktan mahrumsa, elindeki kapı gibi ‘kimliği’ bağıra bağıra sallasın, ne kimse tarafından ciddiye alınacaktır, ne de ABD kendisine kaş göz işareti yapmadığı takdirde kılını kıpırdatacaktır.

Avrupa ‘şahsiyetini’ lafta değil işte ispatlamak için harekete geçmesse, NATO 50. yıl zirvesinde imzalanan ‘Güvenlik ve Savunma Kimliği’ belgesi Brüksel arşivlerinde tozlanmaya mahkum olacaktır.



Yazarın Tüm Yazıları