Paylaş
Başlayan aşklar, biten aşklar
Çare, belki hemen yeni bir aşka başlamaktadır !
Böylelikle hem ‘ebedi gençlik’ illüzyonu kamçılanabilir; hem de bilhassa, başlayan aşkın ivmesi biten aşkın travmasına şok tedavisi uygulayabilir.
BİR Fransız şarkısı ‘mutlu aşk yoktur’ der.
Aşkların mutluluğu konusunda hüküm veremeyeceğim ama, - genelleme yapmak ne haddime yalnız kendi hesabıma konuşuyorum - bana göre sonsuz aşk da yok !
Başlıyor, gelişiyor, sıradanlaşıyor ve bitiyorlar...
Veya, iki karşı cinsin hummalı ve ihtiraslı ilişkisinde bir müddet sonra dostluk daha ağır basıyor ki, artık bunu ‘aşk’ olarak nitelemek imkansız.
En azından, benim lugatimdeki tanımlamaya uymuyor.
Bu mukadder sürecin nedenleri hakkında çok düşündüm fakat kesin bir sonuca varamadım. Maymun iştahlılığımdan mı kaynaklanıyor ? Tam emin değilim...
Belki en yakın ihtimal olarak, ‘ebedi gençlik’ ihtirasıyla ‘ebedi aşk’ düşü arasındaki uzlaşmaz çelişkiyi görüyorum. Ölümden kaçış içgüdüsünde hayat bulan ve yenilenmeyi marazi bir saplantıya dönüştüren birincinin kaos ruhu, istikrar yansıttığı için son tahlilde ölümü çağrıştıran ikinciyle zıtlaşıyor.
‘Ebedi gençlik’ illüzyonu, kendisi ölmemek için ‘ebedi aşk’ı öldürüyor.
Neyse, öyle veya böyle, işte aşklar başlıyor ve işte aşklar bitiyor.
* * *
BUNU söylemesi kolay ama yaşaması hiç de öyle değil. Hele hele, biterken !
Çünkü adı üstünde aşk bu, kelimeye ne anlam verirsek verelim ve ne kadar vurdum duymaz olursak olalım, onu telaffuz ettiğimiz andan itibaren mutlaka kendimizden de bir şeyler ortaya koyuyoruz. Ve aşk bir banka hesabı olmadığı için bu koyduğumuz şeyleri bir daha asla geri alamayacağımızdan, her bitişte biraz biz de bitiyoruz. Hayatımızın hissiyatlar sermayesinden yiyoruz.
Gidenin banyoda unuttuğu son makyaj malzemesini hışımla çöpe atmışız; numaraları otomatiğe kayıtlı cep telefonunda hafızayı derhal sıfırlamışız; kokularının sezildiği çarşafları alelacele değiştirmişiz, pek fayda etmiyor...
Makyaj malzemesi artık banyoda durmasa da onların ayna önündeki yansıması; numaralar telefon hafızasından silinse de onların beyin hafızasındaki kaydı; kokular çarşaflardan çıksa da onların burun solunumundaki aşinalığı henüz mevcudiyetini korumaktadır. Bir müddet daha korumaya da devam edecektir.
O takdirde, aşka nihayet vermemizin rasyonel nedenleri hakkında düşünmüşüz ve ilişkinin en nefretli anlarını hatırlamışız, yine pek fayda etmiyor...
Hiç bir mantıki neden gayrı mantıki cazibeleri ortadan kaldırmaya yetmiyor ve hiç bir nefret anısı yumuşaklık momentumlarını unutturamıyor.
Belli, biten aşkı ruhumuzda ve beynimizde de bitirmemiz için şimdi zamana ihtiyacımız vardır ve hissiyatlar sermayemizden yemeyi sürdüreceğiz.
* * *
ÇARE, belki hemen yeni bir aşka başlamaktadır !
Böylelikle hem ‘ebedi gençlik’ illüzyonu kamçılanabilir; hem de bilhassa, başlayan aşkın ivmesi biten aşkın travmasına şok tedavisi uygulayabilir.
İstediğimiz kadar ‘bu defa ihtiyatlı ve mesafeli davranacağım’ diyelim, çok geçmeden banyoya parfüm markaları farklılaşmış yeni makyaj malzemeleri bırakılacak; aparatın hafızasına rakkamları değişmiş yeni telefon numaraları kodlanacak; çarşaflara da solunumu başkalaşmış yeni arzu kokuları sinecektir.
Belirli bir tereddüt anı yaşansa dahi, büyük ihtimalle, başlayan aşkın şeyleri biten aşkın şeylerini sandığımızdan daha çabuk silecektir. Böyle bir hızlı unutkanlık ise belki bizde geçici bir suçluluk duygusu yaratacaktır.
Ama başlayan aşkla henüz nefret hatıralarımız olmadığından bu duygu da fazla sürmeyecek ve ‘galiba iyi ettim, ebedi aşkı mı buldum ne’ denilecektir.
Peki sonra ?
* * *
GENELLEME yapmak ne haddime, yalnız kendi hesabıma konuşuyorum, işte aşklar başlıyor ve işte aşklar bitiyor !
Banyolara bırakılan makyaj malzemesinde parfüm markaları, hafızalara kodlanan rakkamlarda telefon numaraları, çarşaflara sinen kokularda solunum hazları değişiyor ve aşklar başlıyor, aşklar bitiyor.
Ve, ‘ebedi gençlik’ muhterisliği ‘ebedi aşk’ düşünü hunharca katlediyor.
Ve, eyvah, hissiyatlar sermayesi bitti, bitiyor...
Paylaş