Paylaş
MALUM, Afrika, Kanarya Adaları, Portekiz falan derken, ekvatordan yukarı çıkan tropikal sular Manş boğazını ve Kuzey Denizi'ni yalayarak ta İzlanda'ya, hatta Grönland'a uzanır. Ve yine malum, ‘Golfstrim’ denilen bu sıcak akıntı sayesinde de Batı Avrupa ılıman ve yağışlı bir iklimden yararlanır.
Başka bir deyişle, Atlantik'in doğu yakasındaki Yeni Dünya ahalisi kış mevsiminde tir tir titreşip kaloriferleri fayrap açarken, coğrafi atlasa göre aynı enlem hizasında bulunmalarına rağmen, Okyanus'un Yaşlı Kıta cihetindeki insanlar odun ateşli romantik şöminelerle vaziyeti az çok idare edebilirler.
Nitekim, bundan dolayıdır ki, kutuptan pek uzak olmasalar dahi Norveç Bodö'sünden Rusya Murmansk'ına Kuzey limanları hemen hiç kapanmaz.
İstisnai durumlar hariç, buzların dok boylarını kapladığı vaki değildir.
Zaten, Anvers'ten Londra'ya; oradan Amsterdam'a; daha oradan, Felemenk, Alaman, Dan veya Leh tüm Hansa sitelerine, tacir ve seyyah Batı Avrupa'nın refaha kavuşması Tabiat Ana'nın bu iklim cömertliği sayesinde gerçekleşmiştir.
Göteborg da öyledir...
* * *
ALLAH Vikinglere bağışlasın, ben hiçbir İskandinav ülkesinden, dolayısıyla İsveç'ten de hazetmem. Ama paşa gönlüm için coğrafya yenilenecek değil ya, işte bu Göteborg hem bu İsveç'in ikinci büyük kenti, hem onun esas limanıdır.
Vaftiz adını da, içerlek halicine kurulmuş olduğu Göta ırmağından alır.
Bir defa miçoluk yaparken, bir defa da zoraki gitmiştim oradan biliyorum, tam karşıdaki Danimarka'ya bakan site kuru karanfilli çiroz tuzlamasına ek olarak, şehir mimarisi ve kanal perspektifi itibariyle de Felemenk kokar.
Ve tabii ki, özellikle ‘Şarki Hintler Kumpanyası’nın sefer uğrakları ve Napolyon savaşlarının ambargo gedikleri sayesinde İsveç'in zenginleşmesine dev katkıda bulunmuş olan Göteborg kış kıyamette bile deniz trafiğine kapanmaz.
Dümen otuz derece sancak ve çeyrek yol istim, kaptan kılavuza dahi ihtiyaç duymadan şilebi haliçten çıkardı mıydı, haydi rasgele, rota başka limana döner.
Kuzey Batı Avrupa'nın bütün su kentleri gibi Göteborg da, Tabiat Ana'nın o yörelere cömertçe bahşettiği iklim ayrıcalığıyla yaşar.
* * *
LAFI uzattım ve aslında şuraya getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, AB dönem başkanlığını şu an İsveç yürüttüğünden bu defaki Ortak Pazar zirvesi dünden beri Göteborg'da toplanıyor. Bunun değerlendirmesini salı günü yapacağım.
Ancak, söz konusu zirvenin hemen arifesinde, ‘W’ rumuzlu George Bush Avrupalı liderlerle ilk kez görüşmek için aynı liman kentine ‘teşrif buyurdu’.
Ve, Beyaz Saray'ın Teksaslı kiracısı bilineni hiç çekinmeden tekrarladı.
Yani, ABD, iklim değişimini önlemek için 1997 yılında imzalanan ve karbon- diyoksit oranını düşürmeyi hedefleyen ‘Kyoto Protokolu’nu artık tanımıyor.
Kovboyun dediği dedik, ‘Sam Amca’nın fabrika bacaları, kamyon egzozları, jet motorları bundan böyle de zehir kusacak ve yerkürenin ısısını arrtıracak.
Oysa, ne ‘klimatolog’ denilen iklimbilimciyim, ne de çevreciliğim hasta derecede ama işte durum ortada... İstatistikler net... Termometre ateşli...
Yahu şakası yok, hiç şakası yok, dünyamız ısınıyor! Cidden ısınıyor!
Böyle giderse kutupların erimesi daha da hızlanacak ki, sonrasını kimse kestiremiyor. Kuzey yörelerin bir süre soğuması ihtimali de mevcut, tersi de..
Fakat her halükarda sular yükselecek ve sahil boylarını sel basacak.
Bir yandan Asya'nın Hint'i ve Bengladeş'i, diğer yandan Avrupa'yı Avrupa yapmış olan o hayati liman kentleri, insanlık yeniden Nuh tufanıyla tanışacak.
Belki de Mister Bush mezara girmeden önce son bir defa tekrar İsveç'e gideyim derse, önceki gün terk ettiği Göteborg'u artık yerinde bulamayacak.
Hey ‘Yeni Dünya’ kendine gel ve ‘Eski Dünya’nın kaderiyle oynamayı bırak!
Paylaş