Paylaş
İster Marx'ın 1864'de kurduğu örgütten yola çıkın, ister Vala Nurettin'in Türkçe tercümesinde ‘Uyan artık uykudan uyan esirler dünyası’ diye başlayan marşı referans alın, ‘enternasyonal’ sözcüğü işçi sınıfını çağrıştırır.
Zaten esas slogan da ‘bütün ülkelerin proleterleri birleşiniz’dir.
Ne var ki, Büyük Harp'te karşılıklı boğazlaşma ve 2.Savaş'ta kitlesel katliam, sanayi toplumu işçileri hiç bir zaman ‘beynelmilel’ görünüm sunamamışlardır. Son tahlilde daima milli dürtülerle hareket etmişlerdir.
Bir sınıf olarak bugün artık tarihten silinmek süreci yaşayan proleterler mevcut oldukları süreçte ‘enternasyonal’i fiilen hayata geçirememişlerdir.
* * *
PROLETARYA ‘enternasyonal’i gerçekleştiremedi ama köylüler gerçekleştirdi.
Evet, bırakın toprak adamlarından hazetmeyerek onları ‘burjuvazi hempası’ diye küçümseyen Marx'ı, bizzat kendisinin de tarla çocuğu olmasına rağmen köylülüğü verip veriştiren Mao'yu dahi yalanlarcasına, çiftçiler, işçilerin hiç hayata geçiremedikleri oranda bir ‘uluslarası eşgüdüm’ sergiliyorlar.
Sicilya'daki zeytin üreticisinden Danimarka'daki tereyağı yayıkçısına ve Portekiz'deki ağa marabasından Hollanda'daki mandıra sahibine, tarım ve hayvancılık sektörünün farklı milletlerden çalışanı ortak eylemde birleşiyor.
Üstelik ne eylem !..
* * *
DÜN bu satırlar yazılırken henüz vukuat yoktu ama belki siz gazeteleri açtığınızda Brüksel'in köylü talanına uğradığı haberlerini okuyacaksınız...
Zaten Belçika başkenti sıkıyönetim yaşıyor. Şehir sakinleri, 1971'de de buraya akarak tramvay raylarını traktörle sökmüş ve trafik lambalarını biçer döğerde yoğurmuş ‘nasırlı eller’i hatırlayarak dehşetten tir tir titriyor.
Dolayısıyla, zaptiyeye takviye askeri birlikler ve barajlarla kesilmiş ana güzergahlar bir yana, kentte okullar tatil ve metro çalışmıyor. Zırhlılarla korunan Ortak Pazar binalarının gönderinde ise tek AB bayrağı dalgalanmıyor.
Çünkü, köylülerin hedefi AB !
* * *
HEDEF AB, zira kendi aralarında önemli görüş farklılıkları olsa da On Beş'ler ‘Ortak Tarım Politikası’nda yeni rota çizmeyi kararlaştırdılar.
Çünkü başkentler, Avrupa GSH'sinde topu topu yüzde üç pay tutmasına rağmen yılda 40 milyar euro gibi müthiş bir rakkamla hanidir Topluluk bütçesinin yarısını yutan tarım sektörüne böyle bol kese sübvansiyon akıtmak istemiyor.
Şimdi kimse Fransa'nın ücra bir köşesindeki köylünün çok pahalıya biçtiği kötü kalite buğdaya avuç dolusu ‘destek’ vermek, sonra da aynı köylünün yediği çıta ekmek için Kanada'dan iyi un ithal etmek mantıksızlığına evet demiyor.
Polonya'nın yarı fiyata sattığı sığıra rağmen İspanyol üreticiye sebil para dağıtmak, sonra da onun dondurulmuş etini stoklamak Brüksel'i bezdiriyor.
Oysa, zaten gelir seviyesinin düştüğünü iddia eden ‘köylü enternasyonal’i yeni Topluluk yaklaşımıyla küçük üreticilerin tamamen ortadan kalkacağını öne sürüyor. Ancak dev işletmelerin yaşayabileceği tezini işliyor.
Bu arada da Marx'ı mezarında ters çevirecek bir ‘anti - emperyalist lugat’ kullanarak ‘Amerikanvari tekelleşmeye hayır’ sloganını atıyor.
Yunanlısı, Belçikalısı, Hollandalısı, Finlandiyalısı, özünde küçük burjuva çıkarlarıyla daima tek millet olmuş olan köylüler hep bir ağızdan bağırıyor:
‘Biz de işçiler gibi bir sınıf olarak ölmek istemiyoruz’ !
* * *
PEK çok konuda yanılsa bile Karl Marx'a bu defalık hak verelim:
‘Yeni üretim ilişkileri yeni sınıflar yaratır ve eskileri yok olur’.
Dün belki Brüksel'in altını üstüne getirmiş olsa dahi ‘Köylü Enternasyonal’i çok uzun süre yaşayamayacaktır !
Paylaş