Keçe Kurdan olarak Ajda portresi

EĞER taşra uzantısı varsa, Büyük Ajda Pekkan’ın asli kökenini bilmiyorum.

Soyunu sopunu, etnik aidiyetini, aile şeceresini, familya kütüğünü de bilmiyorum.

"DNA" şifresini, kan grubunu, kromozom formülünü ise hiç mi hiç bilmiyorum.

Zaten beni ne ilgilendirir ki? Bizi ne ne ilgilendirir ki? Üstümüze ne vazife ki?

Ajda Pekkan, "Belvü"deki sahneden ve kapısındaki "Citroen DS" otomobilden; yani "Tanrıça" anlamına gelen "dees" kavramından öğrendiğim Ajda Pekkan’dır ki, nokta!

Yukarıdaki türden "ırki meraklar" ancak ve ancak, ölüm ilánlarından "Sabetayist" keşfeden şarlatan "profesörler"e (!) ve Nazi teorilerinden "dönme" icat eden "ulusalcı tarihçiler"e (!) özgüdür ki, onların vaat ettiği yer Dachau ve Auschwitz’deki gaz odalarıdır.

***

PEKKAN’ın etnik kökenini bilmiyorum ve ilgilenmiyorum ama, yine de kalıbı basarım ki, yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz ihtimalle kendisi Kürt değildir.

Doğrusu, Fırat’ın öteki yakasıyla alákası olabileceğine bir nebze ihtimal vermiyor.

Zira insaf eyleyin, bırakın klasik "Türk"ü, "Süper Star"ın hem mecázi, hem de fiziki bağlamda "Beyaz Türk" kategoriye girdiğini saptamak için müneccimbaşı olmak gerekmiyor.

Biraz göz adabı, biraz da sosyolojik gözlemleme yukarıdaki tesbiti yapmaya yeter.

***

VE işte, söz konusu "Türklüğüne" (!); üstelik de o "Beyaz Türklüğüne" rağmen, Ajda Pekkan Kürtçe şarkı söyledi.

"Kürt Kızı"
anlamına gelen "Keçe Kurdan"ı Ahmed Ceziri dilinde terennüm etti.

"Hürriyet" Gazetesi’nin "Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı" için pazartesi gecesi düzenlediği konserde, genç meslektaşı Aynur’la birlikte Kürdi lisanı kullandı.

Büyük Ajda Pekkan zaten büyüktü, şimdi devleşti!

***

PEKİ ne oldu? Dünya mı yıkıldı? Gezegen mi çıldırdı? Türkiye mi battı?

Ne münasebet, tam tersine, alkıştan ve tezahürattan salon yıkıldı!

Tıpkı, yine Kürtçe yayın yapan "TRT Şeş"in ekrana bağlanmasından sonra ülkemiz "bölünmediği" (!); tıpkı Ahmet Türk’ün TBMM kürsüsünde aynı dili kullanmasından sonra Meclis çatısı çökmediği; tıpkı söz konusu lisanın serbest bırakılmasından sonra güneş yörüngesinden çıkmadığı gibi, "Süper Star"ın "Keçe Kurdan"ı söylemesinden sonra da evrenin kozmos uyumlar ve kaos çelişkiler dinamiğinde hiçbir değişiklik olmadı.

***

HAYIR hayır, aslında oldu! Meteorlar kaydı, galaksiler doğdu, yıldızlar pırıldadı.

Zira, bırakın lisanını kabullenmeyi, varlığını dahi inkár etmek gafletine düşdüğümüz, dolayısıyla da kalbini sonsuz kırmış olduğumuz bir halkın dilinden "Kürt Kızı" şarkısını söylemekle; üstelik bunu "Beyaz Türklük"ün "dees" Tanrıçası bir "Süper Star" hançeresinden dile getirmekle, önce, henüz açıkça telaffuz etmek cesaretini bulamasak bile, geçmişteki çok vahim suç ve günahlarımıza ilişkin olarak kısmi bir özeleştiri yapmış olduk.

Sonra da, aynı kalpleri yeniden kazanmak azim ve iradesiyle donandığımızı ispatladık.

O sonsuz kırık kalpler ki, böylesine "açılımlar"a da sonsuz susamışlardır.

O sonsuz kırık kalpler ki, kendi aidiyetlerinin tescilini de sonsuz özlemişlerdir.

O sonsuz kırık kalpler ki, jestlerin simgeselliğini anlayacak kadar da sonsuz bilgedirler.

Artı, ezici çoğunluk olarak tüm bekledikleri, tüm istedikleri ve tüm arzuladıkları, "Keçe Kurdan" şarkılarının serbestçe, kompleksizce ve ayırımsızca bütün bir Türkiye ulusunun ortak ve çok sesli korosu tarafından terennüm ve tegánni edilmesidir.

Ve, kendisi "Keçe Türkan" olduğu için şoven bir tarafgirlikle söylemiyorum ama, zaten büyükken şimdi daha da devleşen Ajda Pekkan o koroda şefliğe ve assolistliğe láyıktır.
Yazarın Tüm Yazıları