Paylaş
Madenciler, dokuma tezgahı ücretlileriyle birlikte ve 19. yüzyıl sanayi devriminin en başından itibaren ilk modern proletaryayı oluşturmuşlardır.
Buhar volanı toprağın karnını yaran rençperler sayesinde dönebilmiştir.
Dolayısıyla, ilk sosyal mücadeleleri de kömür işçileri başlatmıştır.
Patron yuhalayan grevciler ve mavzer sıkan askerler, Engels kitaplarından Zola romanlarına kadar Batı toplumsalcılığı madencilere büyük yer ayırmıştır.
İskoç ‘trade union’ları ve Fransız sendikaları kuyu başında boy atmıştır.
Bunu engellemek için de, sermaye domalmış kara Katolik kilise pederşahi lugatinde, halkın ‘kara surat’ dediği işçileri masum bir ‘kömürcü’ adıyla vaftiz etmiş ve ‘vatan - emek - İsa’ pışpışıyla onları uyutmaya çalışmıştır.
Ama sökmemiştir ! Fransa'nın kuzeyi, Belçika'nın güneyi ve Almanya'nın batısı, Avrupa'nın kalbini oluşturan geniş havzada madenciler ayaklandı mıydı, damara kazmayı indirir ve grizuda patlar gibi alimallah pek yaman vurmuşlardır ki, Paris'te, Brüksel'de, Berlin'de hükümetleri tirtir titretmişlerdir.
Bugünkü sosyal hakların pek çoğu o mücadeleler sayesinde kazanılmıştır.
* * *
ÜSTELİK, kitabiyattan değil ‘cinnet yılları’nda ‘kızıl sendika’ örgütlemek sevdasına toz yutmuşluğum var bilerek konuşuyorum, madencilik töhmetli iştir.
‘Slikoz’ derler, bir müddet sonra çiğer kusarsınız. Rutubetin ıslağında da kötürüm yürürsünüz. Karınızı genç dul ve çocuğunuzu erken yetim bırakırsınız.
Fakat, aşağıda ecele karşı ortak cebelleşiyorsunuz, kömür işçileri arasındaki dayanışma ve kardeşliği başka hiç bir yerde bulamassınız.
Babadan oğula geçen bu meslek çalışanları ahi loncası gibi davranırlar ve biraz işçi aristokrasisi oluştururlar. Uzun mücadeleler sonrasında edindikleri kendi ücret ve ayrıcalıklarından başka bir şeye de fazla kulak vermezler.
Kömürden petrole, petrolden atoma geçilmiş ve hemen her yerde zarar eden maden ocaklarının artık hiçbir rasyonalitesi kalmamış, pek umursamazlar.
Eğer yüksek tazminat ve dolgun aylıkla emekliye sevkedilmezlerse, eski günleri hatırlayarak ortalığı toz dumana katarlar ve büyük arbede çıkartırlar.
İşte bugün Romanya'da da bu oluyor...
* * *
DÜN bu satırlar yazılırken, kömür havzası Jiu'dan Bükreş'e yürürken önceki gün jandarmayı taşla kovalayan on beş bin madenci başkent kapısına dayanmıştı.
Şunu en baştan söyleyeyim ki ben bu zorba eyleme tamamen karşıyım !
Karşıyım, çünkü Rumen ortalamasının iki misli ücrete rağmen yapılan zammı beğenmeyen ve kuyu kapatma kararını reddeden işçilerin haklılık zemini yok.
Sonra, hareketin lideri ve bizim ‘Jaguar’lı meşhur sendikacımızı andırırcasına bir yandan ‘Laguna’ otomobille dolaşıp, bir yandan da hak, hukuk ve guguk nutku çeken Miron Cozma sağlam ayakkabı değil. Ötesi, düpedüz haydut.
Önce komünist geçinip yine başında bulunduğu işçileri demokratların üstüne salarak 1991 yılında iktidar devirmiş olan bu densiz herif şimdi faşist oldu.
Madencileri de mafya aracılığıyla yönetiyor. Legalite ona vız geliyor.
Üstelik, ilk kez gerçek demokrasiye meyleden ve Avrupalılaşmak sürecinde ekonomisini rasyonalleştirmek zorunda olan Romanya'nın on beş bin ‘kara surat’ ı memnun etmek uğruna reformları rafa kaldırmak gibi bir lüksü bulunmuyor.
Hem Çavuşesku celladının, hem de ondan sonraki gizli komünistlerin ek bir milis gücü olarak ve halka karşı kullandığı madencilerin sultası artık bitti.
Zaten nesnel gerçek, Romanya'da ve her yerde kömür devri bitti. Bitiyor...
Sanayi devrimi noktalandı ve teknoloji ve bilgi devrimleri çağı başladı.
Eski üretim ilişkilerinin eylem tarzı yeni dönemde sökmez. Haklı da olmaz.
Dileyelim ki Romanya'da da sökmesin ve Bükreş hükümeti hukuk devletini tesis ederek Cozma haydutunun ve hempalarının zorbalığına pabuç bırakmasın.
Paylaş