Hadi Uluengin: Avrupa'da havalar

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

‘Azor Adaları üzerindeki yüksek basınç sisteminin etkisi altına girecek olan Avrupa’da önümüzdeki yirmi dört saat içinde ısı genel olarak artacak...'

Pek çok AB radyo ve televizyonunda hava durumu bültenleri böyle başlar.

Atlas Okyanusu'ndan Afrika'ya bakan ve Portekiz aidiyetini taşıyan takım adalardaki antisiklon üssü, esas itibariyle, yaşlı kıtaya sıcaklık taşır.

Bunun tam tersine tekabül eden alçak basınç sistemi ise hemen her zaman Baltık Denizi çevresinde oluşur ve serinlik, hatta soğukluk getirir.

İki arasındaki çelişki Avrupa'nın mevsim şartlarını belirler.

Meteoroloji uzmanlığı yeter, şimdi biraz metafor yapalım !..

* * *

ORTAK Pazar dışişleri bakanları bu hafta sonu işte yukarıdaki Azor Adaları'nda toplandılar ve ‘euro’nun değer kaybından Avusturya'ya uygulanan boykotun sürüp sürmeyeceğine kadar pek çok konuda ‘ufuk turu’ gerçekleştirdiler.

Ayrıntıya girecek değilim ve benzetmeyi şu noktada vurgulamak istiyorum:

Nasıl Avrupa'daki hava durumunu iki zıt meteorolojik üs belirliyor, şu an aynı şey siyasi hava durumu için de geçerlilik taşıyor.

Başka bir deyişle, AB'nin esnek dokuda ve ağır aksak bir seyir izleyerek yürümesinden yana olan İngiltere ve İskandinavya ülkeleri, tıpkı Baltık Denizi merkezli alçak basınç sistemi gibi, politik atmosferi ‘serinletiyorlar’.

Diğerleri ise genel olarak ve en azından teorik açıdan, Azor Adaları'ndaki yüksek basınç sistemini temsil ediyorlar. Topluluk'un mümkün mertebe yekpare bir bütün oluşturmasından yana tavır koyarak, İrlanda'dan Tuna'ya uzanan geniş coğrafyada ısıyı arttıracak sıcak rüzgarlar estirmeye çalışıyorlar.

İşte, ‘Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’nin kuruluşunu hazırlayarak AB'nin temellerini atmış olan 9 Mayıs 1950 tarihli ‘Monnet Deklarasyonu’nun bugün 50. yıldönümü kutlanırken, Yaşlı Kıta'daki ‘vaziyet-i umimiye’nin özeti budur !

Dolayısıyla da, geleceğin siyasi hava durumunu yukarıdaki basınç sistemlerinden hangisinin ağır basacağı belirleyecektir.

* * *

ÖNCE hemen şunu vurgulayalım, ‘yüksek basınç sistemi’nin, yani ‘sıcak Avrupacı’ kanadın hava akımı geçmişe oranla zaaf işaretleri veriyor. Asor Adaları uğraklı tropikal rüzgarlar Kıta'ya eskisi kadar yoğun ulaşmıyor.

Çünkü, ta yarım yüzyıl önceki ‘Kömür ve Çelik Birliği’den itibaren daima AB'nin ‘motor çift’ini oluşturmuş olan Fransa ve Almanya, hadi aralarına kara kedi girdi demeyelim ama, bugün artık uyumlu bir partnerlik sergilemiyorlar.

Federal Cumhuriyet hala ‘pekiştirmeci’ cephede yer alsa bile, hem Şansölye Schröder'in ‘Blair’vari' bir Anglo - Sakson ‘mesafecilik’ten etkilenmesi; hem daha önceki Kohl'ün saptadığı ‘hızlı genişleme’ siyaseti faturasının kendisine çıkacak olmasından ürkmesi; hem de Fransa'nın ‘tek tabanca’ girişimlerinin biraz kabak tadı vermesi, Berlin'i yavaştan yavaşa Paris'ten uzaklaştırıyor.

Ve, meteoroloji uzmanları bilir, ne zaman ki bir hava kütlesi şu veya bu atmosferik olaydan dolayı bölünüyor, doğal olarak hem onun kendi etkisi azalır, hem de zıddı basınç sisteminin tesir sahası tedricen genişler.

İşte bugün de diyebiliriz ki, aslında aynı sistem içinde tek bir gövde oluşturması gereken Fransız - Alman ikizinin Britanya kıyılarındaki ters akıntılar nedeniyle ayrışıyor olması, siyasi bütünlükten ziyade AB'yi geniş ve elastiki bir serbest mübadele alanı olarak algılamak isteyen ‘serin Avrupacı’ basınç sistemini güçlendiriyor. Belki tipi değil ama, sulu sepken kar geliyor.

Ortak Pazar dışişleri bakanları ‘ufuk turu’ toplantısını sıcak merkez Azor Adaları'nda gerçekleştirmiş olsalar bile, Kıta'ya ağırlığını koymaya başlayan havanın basınç üssü Baltık Denizi'nin kuzeyli soğukluklarına doğru kayıyor.

Hangi hava koşullarının Türkiye için daha iyi olabileceği konusundaki meteorolojik tahmini başka bir yazıda yapacağım...

Yazarın Tüm Yazıları