AMANMonica Lewinsky’ciğim, o olgun ve dolgun dudaklarını yesinler, ayol sen nelere kadirmişsin?
Küçük haspa, meğer Mister Bill Clinton’un pantolon fermuarını açarken, aslında hiç çaktırmadan Abdullah Öcalan Bey’in kodes kapısını kapatıyormuşsun.
Seni gidi Mata Hari bozuntusu, seni gidi, demek ünlü kadın casusu örnek alıp ABD Başkanı’nın iflahını keserken, ‘Başkan Apo’nun da ecel biletini kesiyormuşsun
Ah fettan kız, ah stajyer yosma, alacağın olsun ve doğrusu pes!
* * *
EVET evet, gerçekten de pes ama tabii Monica Lewinsky’ye değil!
‘İmralı Palas’ta (!) ikámet etmekte olan zat-ı muhtereme pes!
Zira, dünkü ‘Milliyet’te Fikret Bila’nın ‘Hangi PKK’ dosyasında yazdığı ifşaatı görünce, ilkin inanamadım. Doğru mu okuyorum diye kendimi çimdikledim.
Efendim sıkı durun, Öcalan Bey, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdiği ‘savunma’da, yakalanma emrini bizzat Clinton’un verdiğini söylüyor.
Nedeni şu ve de şimdi daha sıkı durun!
* * *
ÇÜNKÜCÜĞÜME, eh Miss Lewinky Musevi asıllı ya, dolayısıyla tabii ki ‘genetik bağ’ (!) var, hanım kız mutlaka İsrail gizli servisleri hesabına çalışmaktadır.
Yani, Apo’nun derdest edilmesi için ABD Başkanı’na kumpas kurmuştur.
Oval Ofis’teki ayıp dudak hareketleriyle Bill Clinton’u kasten zor durumda bırakmış, bundan ötürü de, Yahudi lobisinin şantajına boyun eğmek mecburiyetinde kalan Washingon lideri, Abdullah Öcalan’nin mutlaka yakalanmasını buyurmuştur.
Unutuyordum, ‘İmralı Palas’ sákininin ‘savunma’ mı, yoksa ‘iddianame’ mi olduğu pek anlaşılamayan ‘derin ifşaat’nın (!) bir ‘Sibirya boyutu’ var.
Meğersem, beş yıl önceki köşe kapmaca sırasında Rusya da, ‘zat-ı devletlû’nun teslim edilmesine karşılık ‘Mavi Akım’ ve IMF kredileri için ‘rüşvet’ almış.
Ah ‘Başkan Apo’ (!), ah, yahu demek sen de ne kadar kıymetliymişsin!
* * *
‘KOMPLO teorileri’ tabii ki sırf biz ‘etnik Türk’lerle sınırlanamaz.
Heyhat ki, ‘öteki’ni bilmemek cehaletinden ve ‘öteki’nden paniklemek ödlekliğinden kaynaklanan bu aciz ve bu trajik zihin mekanizması Türkü, Kürdü, Arabı, Sırbı ve fişmekanıyla bütün bir coğrafyanın düşünce sistematiğini belirliyor.
Evrenin ve olayların çetrefilliğini açıklayabilecek beyin nötronu yoksunluğu bir eski şartlanma kalıplarıyla birleşti miydi, hadi buyrun ‘şahikalar kumpanyası’na!
İster dinci, ister ‘ulusalcı’ (!), ister komünist, ister faşist olsunlar, liderleri ve aydınlarıyla o geniş coğrafyanın insanları her şeyin altında illá ‘bit yeniği’ keşfeder.
Yoksa da ne gam, işte Lewinsky’nin dudaklarıyla anında icat ediverir.
Ve işin en korkunç, en hazin, en ağlamaklı yönü şu ki, akıl ve mantıktan böylesine uzak herzeleri ciddi ciddi uluslararası bir mahkemeye ‘savunma’ diye gönderen bir Apo hálá ‘müridler’i nezdinde ‘başkan’ ve ‘önder’ addedilebiliyor.
Nasıl ki zıt kutbun ‘Sevr paranoyası’ndan mustarip ‘statüko zaptiyeleri’ Türkiye’nin AB süreciyle ‘bölüneceği’ (!) yönünde ‘komplo teorileri’ yumurtluyor; nasıl ki diğer kutbun ‘İslami intelligentsia’sı 11 Eylül’ün arkasında yine İsrail gizli servislerini buluyor, işte ‘İmralı Palas’ sakini de paçayı ele vermesine ‘açıklama’yı (!),Beyaz Saray’daki stajyer kızcağızın Clinton’un fermuarını indirmesinde arıyor.