BEN, tıpkı ‘gurbetçi’ sözcüğü gibi ‘Alamancı’ kelimesinden de nefret ederim.
Nedenlerini defalarca açıkladığım için bir kez daha tekrara gerek duymuyorum.
Ancak gördünüz ki başlıkta yine de o ifadeyi kullandım.
* * *
KULLANDIM, çünkü Federal Cumhuriyet’te yaşayan Türkiye kökenli insanları şimdi hayati bir sınav bekliyor. Hattá, göçün başlangıcından beri ‘en büyük sınav’ bekliyor.
Onlar ya artık gerçekten ‘Avro - Türk’e dönüştüklerini ispatlayacaklar, ya da hálá ve hálá ‘Alamancı’ kalmayı sürdükleri merteğini gözümüzün içine sokacaklar.
Nasıl mı?
* * *
18 Eylül Pazar günü söz konusu ülkede yapılacak genel seçimlerde seferber olarak!
Oldular ve sonsuz yoğun biçimde gidecekleri sandıklarda sosyal demokrat SPD, yahut çevreci Yeşiller için oy kullandılar, o takdirde ne alá!
Minnettar kalacağız ve ‘Avro - Türkler’i başımızın üstüne koyacağız.
Yok olmadılar mı, eh ne diyeyim, Allah ‘Alamancılar’a akıl fikir ihsan eyleye!
* * *
ÇÜNKÜ, láf gemisi peynirle yürümüyor. Diaspora ruhuyla ‘gurbet el’de kraldan çok kralcı bir milliyetçilik gütmek ve ‘ah vatan’ ofunu çekmek, o ‘vatan’ın karnını doyurmuyor
Söz konusu ‘vatan’ şimdi somut iş istiyor. Yani, Almanya’da oy kullanmak hakkına sahip tüm Türkiye kökenlilerden, onların, Şansölye Schröder ve Dışişleri Bakanı Fischer tarafından yönetilen koalisyonun iktidarda kalabilmesi için seferber olmalarını bekliyor.
Zira, yukarıdaki iktidar Ankara’nın AB sürecini dürüst şekilde ve cidden destekledi.
SPD - Yeşil ikili, bugün Merkel’in şahsında odaklanan ve öz itibariyle de ‘öteki’ kuşkusu üzerinde yükselen felsefi ‘Alman romantizmi’nin siyasi uzantısına tekabül eden sosyal Hristiyan CDU - CSU demagojisine prim vermedi. Ucuz popülizm tuzağına düşmedi. O halde?
* * *
‘O halde’si şu ki, işte vatansa, vatan; işte diasporaysa, diaspora; işte lobiyse, lobi; 18 Eylül sabahı daha Bavyera horozları ötmeden ve Ulm çanları çalmadan, doğru sandık başına! Oysa, dün TAM Başkanı Profesör Faruk Şen’den öğrendiğime göre, Alman vatandaşı 840 bin Türk kökenliden 600 bininin seçmen yaşına ulaşmasına rağmen sondajlar, SPD’ye yönelik ‘burukluk’tan ötürü, yüzde 47’nin oy vermemek eğilimi taşıdığını gösteriyormuş.
Koalisyonun avukatlığı bana düşmez ama, ‘burukluk’ argümanını kabullenmiyorum.
Dolayısıyla, zaten yukarıdaki rakkam yabana atılamayacağından ve umalım ki her birinin birer ‘Helga’ yavuklusu, ‘Hans’ sevgilisi, ‘Fritz’ dostu, ‘Greta’ arkadaşı olduğundan, ‘Türko - Alman’ yurttaşların şimdi onları da seferberliğe katması gerekiyor.
Desinler ki, ‘ben bir ‘Avro - Türk’ olarak mutlaka bir ‘Avro - Türkiye’ istiyorum. Çünkü, şimdi ‘iki’ olanvatanımı yekpáreleştirdiğim takdirde, sen ‘Hans’, sen ‘Helga’, sen ‘Fritz’, sen ‘Greta’nın beni artık tümüyle ‘b-e-n’ kabul edeceğini biliyorum.
En başta siz de destekleyin ki, ne orada, ne burada tek ‘Alamancı’ kalmasın’.
* * *
EVET, kalmasın! Asla ve asla kalmasın!
Federal Cumhuriyet’te oy hakkına sahip tüm ‘Avro - Türkler’ derhal Schröder - Fischer ikilisi için seferber olsun ki, ‘Alamancı’ ve ‘gurbetçi’ kelimeleri lugatten silinsin.
‘Anavatan’ ve ‘sıla’; Almanca ve Türkçe sözlük bunu bekliyor, istiyor ve umuyor!