TV’deki Can Dostum programı hakkında

Biliyorsunuz bizde herkesten çok daha fazla hayvanseven, herkesten çok daha fazla hayvanları düşünen bir takım insanlar vardır.

Bunlar her şeye karşıdırlar ve de bu tutumlarıyla zaman zaman hayvanlara en büyük kötülüğü de yapan onlardır. Sokak hayvanlarına yaklaşılmasını istemezler çünkü onlar tüm sokak hayvanlarının tek sahibidirler, barınaklardan köpek alınmasına karşıdırlar, evde, bahçede köpek besleyenlere karşı kuşkulu ve yakın takiptedirler vs vs.

Uzun süredir Show TV’de yeni başlayan "Can Dostum" programıyla ilgili sürekli tepkiler alıyorum. Hatta bu tepkiler program daha başlamadan, ne olacağı bilinmeden de gelmekteydi. "Bu programda hayvanlara eziyet edilecekmiş, onlar şov aracı olmamalıymış, hayvanların sırtından para kazanılamazmış. Burada sadece cins hayvanlar sergileniyormuş, sokak köpekleri olmalıymış..."

Programın formatına ve yayınlanan bölümlerine baktığımda derin bir nefes aldım. Çünkü insan elinde olmadan etki altında kalabiliyor. İzledikten sonra çok mutlu oldum. Önce hayvanların mutlu olduklarını gördüm. Onlarla ilgilenen ünlülerin gerçekten onlara sevgiyle sarıldıklarını gördüm. Hatta içlerinden yarışma sonunda barınağa geri göndermeyip, köpeklerinden ayrılamayacaklarını söyleyenler bile vardı. Bu ünlüler arasında hayvanlara zaman ayırıp, onlara sevgiyle sarılanlar olması bile çok önemliydi. Örneğin Sema Çelebi "Sokak köpeklerinin bakışları beni hep etkilemiştir" dedi. Üstelik programın bir amacı da, barınaklarda böyle cins ya da kırma ama çok sevimli, yetenekli hayvancıklar olduğu, barınak deyince akla, sakat, yaşlı, hastalıklı, kir pas içinde hayvanlar gelmemesi ve insanların petshoplar yerine barınaklara yönelerek oradan da hayvan sahibi olabileceklerini görebilmeleriydi. Türkiye’de bu program bir ilk ve bence kutlanması gerekir. Çünkü TV programları halka en çabuk ulaşan, en etkili yayınlardır. Köpek sevmeyenlerin bile bu programla onlara biraz olsun sıcak bakmaları sağlanabilirse ne mutlu.

Bu benim düşüncem tabii...


HAYVAN KORUMACILARININ GÖRÜŞLERİ

"Kitlelere barınak gerçeğini ve hayvan sevgisini bu yolla anlatmayı başarırsak, hele böyle sokak hayvanının bakışlarındaki o hüznü gören Sema Hanım gibi insanlar kesinlikle kazanılabilirler.

Bu program bir dönüm noktası olacak diye düşünüyorum."

NESİN ÇITIRIK/ADANA/DOHAYKO

"Ben bu projede bizzat yer almış bir hayvan korumacı olarak bu programı destekliyorum. Barınaklarda yapılan çekimler, seçilen hayvanların kan tahlillerine varana kadar sağlık kontrolleri, hastalık olabilecek hayvanların ayrılıp ayrıca tedavi ettirilmesi gerçekten çok ciddi çalışmalar. Barınaklara destek olmak, barınak dramına dikkat çekmek dışında barınaklardan alınabilecek yavruların sevimliliğinin insanlara sergilenebileceği bir program bu. Belki de seçilen hayvanlar hayatlarında ilk kez bu denli sevgi ve ilgi görüyorlar inanın bana. Bizim barınağımızdan da üç hayvanımız seçildi. Bu sayede aileler belki de petshoplardan alıp, sıkılınca terk ettikleri hayvanların nasıl olduklarını ve barınak gerçeğinin ne demek olduğunu daha iyi görebilecek, anlayabilecekler... Açıkçası biz hayvan korumacılar böyle bir fırsatı asla yakalayamazdık diye düşünüyorum."

ASUDE USTAOĞLU

ÜSKÜDAR BARINAĞI GÖNÜLLÜSÜ VE HAYTAP TEMSİLCİSİ


Ben de aldatıldım ama kocamı sevdiğim için boşanmadım

Sevgili Güzin Abla, ben de size yaşadığım dramı anlatmak ve okurlarınızla paylaşmak istedim. Orta yaşlı bir hanım okurunuzum. Ben de delikanlı oğluma babasına asla isyan etmemesini, onun babaların en iyisi, en dürüstü olduğunu, onu örnek almasını ona saygı göstermesini söylediğim günlerde, bir anda kocamın ihanetini öğrendim. Beni aldattığını öğrenmeme ve kariyer sahibi bir kadın olmama rağmen, ben de birçok çaresiz kadının yaptığı gibi, ayrılamadım. Onu seviyordum, ayrılamazdım. Fakat pişmanlığını dile getirmeyip de çıkıp gitseydi, yapacak bir şeyim yoktu.

Evliliğimi bitirmeme kararımda çocuklarımın hiç etkisi olmadığını itiraf ediyorum, yani ben anne olduğum için ayrılmaktan vazgeçmiş değilim. Ben, bundan eminim, sadece kocamı sevdiğim için onu terk edemedim. Eğer onu sevmemiş olsaydım sanıyorum çocuklara rağmen terk ederdim. Yirmi yıla yakın beraber yaşamış, beraber büyümüş, artık olgunlaşmıştık; artık birbirimizi daha iyi anlıyor, daha iyi vakit geçiriyorduk. Ona artık çok tatlı, çok dingin, çok daha derin bir sevgi duyuyordum. Tarifsiz acılar çektim. O da çok zor günler geçirdi. Olayın üzerinden beş yıl geçti. Şimdi her şeyi unuttum, bitti gitti diyebilseydim keşke. Unutulmuyor. Bu öyle bir şey ki eğer seviyorsanız ve başınıza böyle bir olay geldiyse, daha iyisi, gerekeni, doğrusu bu diye bir durum yok. Ayrılsaydım biliyorum yine çok mutsuz olacaktım, ayrılmadım yine mutsuzum. Yani her iki durumda da mutsuzluk var. İçime sindiremiyorum. Ona eski sevgi sözcüklerimi söyleyemiyorum. Hep iniş çıkışlar yaşıyorum. İçimi yoktan yere bir hüzün kaplıyor, beni alıp götürüyor. Çok kırgınım, artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Diğer taraftan da abartmamaya çalışıyorum. Kadın ya da erkek, yaşam bir gün bitecek; o gün gözlerimizi müsterih olarak kapatabilirsek, ara sıra hoş bir tebessümle ve saygıyla anılacağımızı bilebilirsek, ne mutlu bize. İşte hepsi bu. Ben buna inanıyorum.

RUMUZ: BÖYLE Mİ OLACAKTI


Sevgili okurum, sizi yürekten kutluyorum. Önce dürüstlüğünüz için, sonra da bunu söyleyebilme cesaretiniz için... Evet aslında eşi tarafından aldatılan kadınların büyük bir kısmı sırf eşlerini sevdikleri ama bunu söylemeye utandıkları için, çocukları ya da başka nedenleri bahane ediyorlar, gerçek bu. Zaten diğer kısmı, eşlerini sevmeyen ama kendilerine güvenen kadınlar da evliliği bitirebiliyorlar. Onları da kutlamak lazım ama siz zoru başarmışsınız. Bence biraz daha cesaret gösterip, eşinizi yürekten affedin. Çünkü mutlu olmayı hak ediyorsunuz bence.
Yazarın Tüm Yazıları