Paylaş
Merhaba ablacığım, baktım size hep hanımlar yazıyor; beyler hep suçlu, ben de bir bey olarak derdimi yazayım dedim. Bakalım bana ne tavsiye edeceksiniz...
Eşimle bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım ve bir yıl içinde evlendik. Evliliğimizin 9’uncu yılındayım, bir oğlum bir de ikiz kızlarım var.
Eşimi ne kadar sevsem, değer versem o daha fazlasını istiyordu, son yıllarda iyice çekilmez oldu.
Evliliğimizin ilk iki yılında annem ve babam öldü.
Ayrıca eşimin ne annesi ne babası ne de kardeşleri nikâhımıza geldi. Bir de benden kendilerine saygı göstermemi bekliyorlar.
Eşim öğretmen, ben özel sektörde çalışıyorum.
Size sormak isterim...
Ben 2.500 TL maaş alıyorum, 2.550 TL ev taksiti ödüyorum.
Hâlâ bana, sen eve bir şey almıyorsun, diyecek kadar maddi bir insan görmedim.
Eşim ve ailesi için her şey para... Ailesi de böyle düşünüyor...
Çocuklarımı çok seviyorum, zaten onlar için bazı şeylere katlanıyorum.
Çocukların yemesi, içmesi benim görevim, onlara ben bakıyorum. Eşim onlarla hiç ilgilenmez.
Evde de pek fazla iş yapmaz, bazılarını da ben yapıyorum, ama o hâlâ mutlu değil.
Maaşım belki az ama köyde babamdan kalma arazi ve hayvanlarım var.
Az da olsa bir para geliyor.
Yiyecek, içecek, aklınıza ne gelirse köyden gönderiliyor.
Marketten ayda sadece 50 TL’lik masraf yapıyorum.
O da sadece deterjan almak için, o kadar.
Buna rağmen, eşim kendi parasını hiç eve harcamaz.
Kendi parasını ayrı tutuyor.
Bütün bunların üstüne sürekli, “Aklım olsa seninle evlenir miydim?” diye sitem ediyor.
Ne diyeyim, “Ver mahkemeye boşanalım ama bana çocukları bırak” dediğimde, bu kez beni çocukları bırakmamakla tehdit ediyor. Aklımı kaçıracağım, bir gün ailesini de kendini de öyle bir cezalandıracağım ki, sabrediyorum.
Bunlar ne olurlarsa olsunlar, ne yazar, lanet olsun böyle yaşama...
* Rumuz: Eşim ve ailesi
YANIT
Yavaş... Yavaş sevgili oğlum...
Bu ne öfke... Tamam, birçok konuda yaşadıkların açısından gerilmekte haklısın ama öfkeyle kalkan, zararla oturur.
Eşinin ve ailesinin sana karşı haksızlık yaptığını, elinden geleni yaptığın halde, seni maddi açıdan küçümsediklerini görebiliyorum.
Ama eşinle bunca yıl hiç mi uyum sağlamadınız, hiç mi birbirinizi sevmediniz, hiç mi mutlu olmadınız?
Elbette iyi günleriniz olmuş ki, üç çocuk yapmışsınız.
Sen neden eşine artık tahammül edemeyecek hale geldin, eşin neden sana karşı böyle katı ve sevgisiz davranıyor?
Bütün bunların kökeninde elbette ki dokuz yıllık bir evliliğin birikimi olmalı. Eşin bazı sorunlar yaşıyor belli ki...
Maddiyata düşkün görüntüsü, belki de sana karşı kırgınlığının bir sonucudur.
Seni bu yönden yaralamaya çalışıyor olabilir.
Kadınlar genellikle intikam almak istediklerinde, erkeği en zayıf noktasından vurmaya bakarlar. Şimdi diyeceksin ki, yine kadınlara hak veriyorsun.
Yok, inan eşinin yaptıklarını asla mazur görmüyorum.
Ama bir kadının durup dururken, çocuklarının babasına karşı, bu kadar düşmanca davranmasını pek normal görmüyorum.
Sen yine de öfkeni dinginle güzel oğlum.
Eşini de böyle hemen terk etmeye kalkışacağına, onun da kendine göre nedenleri olabileceğini, örneğin belki de sana bazı birikimleri yüzünden kırgın olabileceğini, senden biraz yakınlık, biraz ilgi bekliyor olabileceğini bir düşünsen...
Üç güzel yavrunun hatırı için biraz anlayış göstersen...
Eşinle karşılıklı oturup, ona tıpkı bana anlattığın gibi, bu tutumunun ne kadar kırıcı olduğunu bir açıklayabilsen, diyorum.
Belki o da senden bir adım atmanı bekliyordur.
Ev kadınlığı zor mu?
Güzin Abla, hayatımda kimse yok, bekarım ve kimseyi de hayatıma sokmayı düşünmüyorum.
Ama sizin yazılarınızda özellikle kadınların kayırıldığını gördüm.
Mesela bir yazınızda erkek, kadının parasını yerse olmaz, yakışmaz demiştiniz. Ama bunu yapan, erkekleri sömürmeye çalışan kızlardan söz ettiğinizi görmedim
Para yemek kızlara serbest mi?
Bir de ev kadınlarının işlerinin çok zor olduğunu söylüyorsunuz.
Oysa günümüzde her şeyi makineler yapmıyor mu?
Çamaşırı, bulaşığı makine yıkıyor, yerleri elektrikli süpürge temizlemiyor mu? Kadın dediğin dışarıda da çalışmalıdır, bunlar benim gözümde iş değil ki...
Kimse kusura bakmasın bu devirde, bu hayat pahalılığında kimse yan gelip yatmayacak, kadınlar da üretime katkıda bulunacak, başkasına muhtaç olmadan yaşayacak.
Aynı şeyi erkekler yapsa, yani erkek ev işi yapıp, çocuk baksa, para yiyor oluyor. İşte ben bu duruma sinir oluyorum.
Sözün özü; kimse kimseye muhtaç olmamalı bu hayatta...
Artık şu önyargılarımızdan kurtulalım...
* Rumuz: Kadın çalışmalı
YANIT
Sevgili oğlum, ben her zaman kadınların ayakları üzerinde durmaları gerektiğini öğütlerim.
Hatta sırf maddi nedenlerden, eşine bağımlı oldukları için, kötü bir evliliği sürdürmek zorunda kalan kadınlara hep bunu tekrarlayıp dururum.
Bu nedenle beni sürekli okumuyorsun, anladığım kadarıyla...
Kadınları sömüren, kadının parasını yiyen erkekleri küçümsediğimi söylediğim gibi, erkeklerden para koparmaya çalışan, evlenmek için kat, araba isteyen kadınları da ayıpladığımı söylerim.
Ancak sana katılmadığım bir nokta daha var ki, o da ev kadınlığının gerçekten çok zor bir iş olduğu.
Görünüşte, günümüzde her şeyi makineler yapıyor sanıyorsun.
Ama bu makineleri kullanan da kadınlar...
Üç çocuk annesi bir ev kadınının yükünün çok ağır olduğunu anlamak için bunu yaşamak gerekir.
Uzaktan, senin gibi düşünenler olabilir.
-Ama kadınlar sabahın köründe kalkıp, çocukları okula gönderip, eşini işine uğurladıktan sonra akşama kadar evi toplamak, temizlik yapmak, alışveriş, çamaşır ütü ve yemek yapmak için ömür tüketiyor.
Hele bir de hem ev hanımı hem de çalışan kadın olmayı bir düşün.
Ki günümüzde kadınların durumu genellikle bu...
Lütfen ev kadınlarına haksızlık yapmayalım.
Üç çocuk annesi bir kadının çalışmasının, eğer çocuklara baktıracak kimsesi yoksa imkansız olduğunu görmek için müneccim olmak gerekmiyor.
Ama sonuçta ben her zaman, anneannemden bu yana ailesinin tüm kadınları çalıştığı için, çalışan kadınları teşvik etmişimdir.
Paylaş