Paylaş
Şişli'den G.C./
Sevgili Güzim ablacığım, benim sorunum evliliğimle ilgili. Biz aslında kısa bir süre öncesine kadar, çok iyi anlaşan ve sevişen bir çifttik. Ancak son birkaç aydır kocamda aklımın almadığı bazı değişiklikler olmaya başladı. Kocam iş yerine yardımcı olarak kendinden en az 20 yaş küçük genç bir kız aldı. O günden beri de sanki o kız için deli oluyor. Ona söz söyletmiyor, toz kondurmuyor. Genellikle yanında çalışanlara karşı son derece sert olan eşim, bu kıza karşı inanılmaz bir hoşgörü içinde. Ondan söz ederken gözleri parlıyor. Evde bile hiç durmadan onun yaptıklarını anlatıyor. Sanki çok önemliymiş gibi. Sanki ona tutulmuş gibi. Ben bu durumdan son derece rahatsızım. Eşime bu düşüncelerimi anlattım. Çok öfkelendi. ‘‘Sen delisin, bu kız, kızım yaşında neredeyse. Senin aklın başında değil. Bu kıza acıyorum, ona yardımcı olmak istiyorum, hepsi bu. Senin düşündüğün gibi bir kız değil. Sen kötü kalplisin ki aklına bu tür kötü düşünceler getiriyorsun. Ayıp ediyorsun’’ dedi. O günden beri de bana karşı soğuk davranıyor. Evde kavga gürültü eksik olmuyor. Kocam bu kızı seviyorsa, ben ne yaparım? Buna asla katlanamam. onu sevip sevmediğini nasıl anlarım. Bana bir yol göster lütfen.
Sevgili kızım, sana çok yanlış bir yolda olduğunu söylemek isterim. Her şeyden önce erkeklerin bu tür olaylarda çocuk gibi davrandıklarını hatırlatmalıyım. Bu adamcağızın bu kıza karşı hafif bir sempatisi varsa, sen bu olayın üzerine üzerine giderek sorunu büyütmüşsün.
Adamcağızın gözünde bu kızın da bir önem kazanmasına neden olmuşsun. Bana kalırsa, evde hır gür yaratarak, onu kıskandığını belli ederek, sorunun dallanıp budaklanmasına yol açmışsın. Hiç değilse bu andan itibaren bu sorunlara bir son ver. Ciddi, ağırbaşlı, olgun bir kadın gibi hareket etmeye başla. Asla bu genç kızdan söz etme artık. Onu önemsediğini belli edecek hiçbir davranışta bulunma. Eşin ondan söz etse bile, sen üzerinde durma. Onu dinle ama yorum yapma. En azından artık onu kıskanmadığını düşünmeli eşin. Diyelim ki bu kızcağız biraz fettan biri. Kocanı baştan çıkarmak istiyor, eğer sen ortalığı karıştırırsan, ona fırsat vermiş olursun. Bırakırsan, zaman içinde eşin onun numaralarını fark edecektir. Senden bir tepki gelmeyince daha normal düşünecektir. Ama sen tepki gösterdikçe elinde olmayarak o kıza karşı eğilim hissedebilir. Belki de bu genç kızın günahını alıyorsun...
Hiçbir art niyeti yoktur. Hatta eşinin de art niyeti olmayabilir gerçekten. Her erkeğin belirli bir yaştan sonra, böyle kızı yaşındaki genç kızlara karşı ilgi duyduğu anlar da olabilir. Kendini yaşlı hissetmeye başladığında, bir genç kızın ilgisi onu yeniden hayata bağlayabilir. Yeniden gençlik yıllarına döndüğünü düşündürebilir. Bütün mesele senin sorun yaratmayıp, biraz sabır ve iyi niyetle, bu işten evliliğin yara almadan çıkabilmende.
Rus uyruklu olmam suç mu?
İstanbul'dan isimsiz/
Sevgili Güzin abla, ben 33 yaşında aslen Rus uyruklu, ancak TC vatandaşı olmuş bir genç kadınım. Eşimden boşandım ve şimdi yalnız yaşıyorum. Hayatıma yeni bir yön vermek için şehir değiştirdim ve İstanbul'a yerleştim. Ülkemiz ekonomik krizde olsa da, hala Rus Cumhuriyetleri ile iş ilişkilerini sürdürüyorlar. Bu nedenle İstanbul'da iş bulabileceğime inanıyordum. Ancak ne yazık ki sırf Rus asıllı olduğum için bana ne ev vermek istiyorlar, ne de iş bulmam kolay oluyor. Emlakcılar ve ev sahipleri bana üçüncü sınıf insan muamelesi yapıyorlar. Kaç yıldır Türkiye'de oturmama, burada evlenmiş ve Türk uyruğuna geçmiş olmama rağmen ben onar için bir yabancıyım. Daha da kötüsü Rus kadınıyım. Yani onlara göre Rus olmak, ya genelevde çalışan ya da metres kadın anlamına geliyor. Türkiye'de oturmama, burada evlenmiş ve Türk uyruğuna geçmiş olmama rağmen ben onlar için bir yabancıyım.
Daha da kötüsü Rus kadınıyım. Yani onlara göre Rus olmak, ya genelevde çalışan ya da metres kadın anlamına geliyor.
Burada bulduğum bir iş yerinde patron kısa bir süre sonra bana metresi olmam için teklifte bulundu. Kabul etmeyince, beni nezaketle kapının önüne koydular. Sevdiğim ve beraber olduğum bir genç adam vardı, onun evinde kalıyordum. Ancak bu son depremde onun da bana hiç değer vermediğini anladım. Ayrıldık. Şimdi ev arıyorum ama bulamıyorum. Nereye gideceğim? Bu hayat mücadelesi beni yıprattı. Bitirdi. Ne taşıdığım kişilik, ne de değer verdiğim şeyler önemli, insanlar için. Alnıma ‘‘Rus’’ damgası vurulmuş. Bu yüzden iş bulamıyporum. Bu yüzden ev bulamıyorum. Ne yapayım? Ben de diğer Rus kadınlar gibi pavyonlarda mı çalışayım? Yoksa kendimi Boğaz köprüsünden mi atayım?
Sevgili Rus kızım, birkaç gün önce, köşemde bir okurumun yakınışı nedeniyle ‘‘Yabancı kadınlara dikkat’’ diye bir yazı yazmıştım. Senin mektubunu okuyunca, bu yazım yüzünden pişmanlık duydum. Gerçekten kızım, insanları sınıflandırmak çok yanlış.
Birkaç kendini bilmez, ya da hatalı kişi nedeniyle, herkesi aynı gözle görmek, önyargılı davranmak ne yazık ki hepimizin zaman zaman yaptığımız büyük hatalardan biri. İşte ben bile aynı hataya düşmüşüm bu yazımda.
Mektubunu okuyunca çok üzüldüm. Ne yazık ki ‘‘Nataşa’’ diye adlandırılan Rus ya da Romen kızları, çok yanlış bir izlenim yarattılar toplumda. Elbette ki, Rusya'dan gelip de, bu ülkede yerleşen, burada ciddi bir meslek hayatı olan, alnının teriyle çalışmak isteyen pek çok genç hanım vardır. Ancak, toplumumuzda pek çok erkek, hala çalışan kadının yeteneklerini, başarısını gözardı edip, onu yalnızca bir dişi olarak görmeyi sürdürüyor ne yazık ki. Bu davranışlarının yalnızca senin gibi Rus kökenli hanımlara yönelik olduğunu sanma sakın. Bana gelen yüzlerce mektupta, gencecik kızların patronlarından hep böyle ahlaksız teklifler aldığını keşke sana gösterebilseydim. Umarım, kendini kanıtlayabileceğin bir işin ve düşlediğin gibi bir yuvan olur kızım. Hakkındaki önyargılar için de, hepimiz adına özür dilerim senden.
Paylaş