Bir hanım okurunuz yazıyor; "Bugüne kadar ciddi sayabileceğim karşılıklı bir sevgi geçmedi başımdan.
Ben de erkeklere güvenemiyorum. Çalışkan, dürüst ve az buçuk dininin gereklerini bilen bir insan çıkmıyor karşıma" diyor. Erkeklere güvenmiyormuş.
Sovyetler’in dağılmasına en çok sevinenlerden biri benim. Bizim Türk kadınları kendilerini bir şey zannediyor. En sıradan 18 yaşındaki Rus kadını, bizim 35 yaşındaki Türk kadınından çok daha fazla cinsel deneyime sahip, dürüst ve mert. O kadar dürüst ki eğer cinsel bir paylaşım yaşamaya niyeti yoksa, sizin zamanınızı ve paranızı harcatmıyor. Bizim Türk kadınları kendilerine biraz onları örnek alsın. 10 defa dışarıda buluşup yemek ısmarladıktan sonra ben elbette cinsel deneyim yaşamak isterim. Ben o kadar parayla en güzel Rus kadınıyla ilişki yaşarım. Cinsellik elbette yaşamın bir parçası. İnsan bunu ya sevdiği bir arkadaşıyla yaşar ya da bunu yapamazsa bir hayat kadınına gitmek zorunda kalır.
Ama Türk kadınları ikiyüzlü. Amaçları erkeği sürekli oyalayarak zaman kazanmak ve paralarını yemek. En başında açıkça söylemiyorlar cinsel bir paylaşım yaşamak istemediklerini.
Ben uğruna zamanımı ve paramı harcadığım kadınla cinsellik de dahil olmak üzere her şeyimi paylaşmak isterim; dürüstlük işte budur. Yoksa tanışma dönemi diye haftalarca beni oyalayan ve konu cinselliğe gelince "Evlenmeden olmaz" diyen bir kız ancak ikiyüzlüdür bana göre. Bizim Türk kadınlarının Rus kadınlarından öğreneceği çok şey var bence.
n RUMUZ: MARI
Hayret ki hayret... Okuduklarıma inanamadım. Bunu bir Türk erkeği mi yazıyor? Hani namus anlayışınız? Hani Müslümanlığınız, hani gelenekleriniz? Hani aile mevhumuna, kadına saygınız? Bu yazınızı sırf hanımlar, türünüz erkeklerin varlığını görsünler, öğrensinler diye yayınlıyorum.
Türk kadınlarını birer hayat kadını haline getirmişsiniz. Hepsini karalayıp, cinselliği ve ilişkileri de sadece para karşılığı elde edilecek hayvani bir duygu durumuna getirmişsiniz. Bu duyguyu da böylesine alçaltmış, böylesine çirkinleştirmişsiniz. Bir de dürüstlükten söz ediyorsunuz...
Size teessüf etmek az bile, ama örnek olsun da hanımlarımız görsünler, pek fazla tanımadıkları erkeklerle yemeğe çıkarken bir düşünsünler, karşılarındaki erkeğin kendilerini nasıl değerlendirebileceğini akıllarından çıkarmasınlar diye aktarıyorum. Umarım tüm erkekler size benzemiyordur!
Ne diyeyim, bir gün sizin hakkınızdan yine akıllı bir kadın gelecektir elbette... Siz yine pek güvendiğiniz paranızla mutluluğu aramaya devam edin. Bir gün yapayalnız yaşlandığınızda hatalarınızı düşünecek bol bol vaktiniz olur.
20 yaşındayım bana bir cep telefonu almıyorlar
Sevgili Güzin Abla, ben 20 yaşında genç bir kızım; üniversite öğrencisiyim, ailemle yurt dışında yaşıyorum. Ailem çok tutucu. Ben 16 yaşındayken başımdan olumsuz bir olay geçti, sevdiğimle telefonda konuşurken ailem beni yakaladı. Ve o gün bugündür ailem benim cep telefonu kullanmama izin vermiyor.
Oysa ben o günden itibaren o arkadaşımla olan ilişkimi noktaladım; tam 4 yıldır hiçbir erkekle arkadaşlık kurmadım. Çok teklifler geldi ama ben bu telefon engelim yüzünden hepsini geri çevirmek zorunda kaldım. Bu nedenle çok stresli günler geçirdim. Zaten derdim erkekler değil, arkadaşlarıma, çevreme karşı mahcup oluyorum.
Yaşıtlarımı bırakın bir yana, bugün artık 10 yaşında bir çocuğun bile telefonu var. Arkadaşlarım numaramı istiyor, ama ben utancımdan ne diyeceğimi şaşırıyorum. Dediğim gibi üniversitede okuyan bir insanım, ama halen bir cep telefonum bile yok. Ailemin cahilce düşünceleri yüzünden, tek bir hatam yüzünden...
Kendimden ve ailemden utanıyorum. Ailemi karşıma alıp konuşmak isterim ama olacak gibi değil. Ne kadar konuşsam boş... Bazen insan içine çıkmak dahi istemiyorum. Ne olur ablacığım bana bir yol göster, çıldırmak üzereyim. Çok kötü günler geçiriyorum, gençliğim elden gidiyor.
n RUMUZ: GİDEN GENÇLİĞİM
Dur bakalım dur... Tamam bir cep telefonun olmadığı için üzüntü duyabilirsin, ama bununla gençliğinin elden gitmesinin ne alakası var? Ailenin yanlış yaptığı görülüyor elbette. Çünkü sonuçta bir erkek arkadaşınla telefonda görüşmende ne kötülük olabilir? Sanki seni bile bu konuda ikna etmişler. Kendini büyük bir suç işlemiş gibi kabul ediyorsun gördüğüm kadarıyla.
Kızım 20 yaşındasın, üniversite talebesisin. Bir yandan da küçük bir iş bulup çalışsana. Örneğin arkadaşlarının tezlerini yaz, birtakım pazarlama işlerine gir, çalış, para kazan ve kendi telefonunu alacak duruma gel. Ailene de artık bu yaşa geldiğini ve tüm arkadaşlarının cep telefonu olduğunu, bunun bir ev telefonu kadar önemli bir gereksinim olduğunu söylemekten çekinme.
Sen sustukça, çekindikçe senin kişiliğini giderek daha çok ezeceklerdir. Gerçekten bugün artık pek tasvip etmesem de, ilkokul talebeleri bile cep telefonu kullanıyorlar.
Benden 8 yaş büyük hala kızıma aşık oldum
Ben 20 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Daha önce birçok platonik aşk tecrübem oldu ama fazlasıyla sıkıldım. Artık aşka inanmaz olmuştum ki farklı bir şey oldu. Benden 8 yaş büyük halamın kızına gönlümü kaptırdım. Hep abla olarak gördüğüm kişiye karşı duygularım nasıl değişti, anlayamıyorum. Aşırı suçluluk duygusu içindeyim.
n RUMUZ: ANLAMSIZ
İHTİYAÇ: AŞK
Sen de ne kadar yanlış yaptığının, olmayacak bir aşka tutulduğunun farkındasın... Üniversitede okuyorsun, hadi bırak yaş farkını bir yana, hala kızının yakın akraban olduğunun bilincinde değil misin? Olacak iş mi sevgili oğlum?