Güzin Abla, kimseyle paylaşamadığım ve beni tüketen bir ilişki yaşıyorum. Ben 21 yaşındayım; evli iki çocuk babası patronumla ilişkim var. İşin en acı tarafı eşi de aynı iş yerinde çalışıyor. Ben orada yedi aydır çalışıyorum. Patronum bana bir buçuk ay önce aşkını itiraf etti. Eşini ilk defa aldatıyor; bundan eminim, o çapkın bir adam değil. Ama eşiyle çok zıt kutuptalar, yine de bazı şüphelerim var.
Birlikte olduğumuz zamanlarda çoğunlukla cinsel beraberlik yaşıyoruz. Bakire değilim; ben de onunla farklı şeyler de paylaşmak istediğimi söylüyorum. " Yönlendir beni" diyor, unutmuş böyle şeyleri. Sekiz senedir eşiyle birlikte. Ama yalnız bir hayat yaşamış. Yine de, sevgisinden emin değilim. Beraber çok az zaman geçirebiliyoruz; hafta sonları ailesiyle olmak zorunda.
Hafta içi de gün aşırı, ancak bir iki saat birlikteyiz. Ayrılmayı çok düşündüm ama vazgeçemiyorum. O da benimle çok mutlu. Olumlu anlamda çok değişti. O içine kapanık adam gitti; yerine bakımlı sevecen bir insan geldi. Kendisi de onu çok değiştirdiğimi söylüyor. Çevredeki insanlar da hayret ediyor bu değişimine. Tabi ilişkimizi kimse bilmiyor. Buna karşılık ben de çok değiştim ama olumsuz yönde. Çünkü cıvıl cıvıl neşeli değilim artık; enerjimi o alıyor sanırım. Aşkta hep hüzün vardır ya; benim ki ondan herhalde. Gördüğün gibi kafam çok karışık. İşimden çok memnunum ama ondan ayrılırsam işi de kesinlikle bırakacağım... Abla, sence çok mu kötü durumum?
n RUMUZ :SABIRSIZ
Bunu erkekler hep yapıyor; sevgili kızım. Özellikle bir iş sahibiyse, yanında çalıştırdığı ve ona muhtaç, çalışmak zorunda olan işçisine, çalışanına el koyup, ondan yararlanmakta hiçbir beis görmüyor. Onun yaşamını altüst etmekten hiç çekinmiyor. Gördüğün gibi, evli de olsa, çocuklu da olsa, o kıza hiçbir gelecek vaat edemese de, böyle bir ilişkide yaşadığı yeni heyecanlar, yeni mutluluklar ona yetiyor. Akşam da kuzu kuzu evine, çoluk çocuğunun yanına gidiyor. Normal hayatını yaşamak üzere.
O sırada ise sen, yalnızlığınla baş başa, neşeni, mutluluğunu, huzurunu kaybetmiş, endişe ve kıskançlık içinde kıvranıp duruyorsun. Üstelik de henüz ilişkinin çok başındasın. Bana durumum çok mu kötü, diye sorarken, sanırım cevabını kendin de verebilirsin. Sen hayatından memnun musun kızım?
Yoksa bulumia mı oldum?
Sevgili ablacığım, aşırı kilo kaybediyorum. Bunun nedeni ise yaz aylarında aldığım kiloları vermek için giderek yemeden içmeden kesilmem. 57 kiloydum, son bir buçuk ay içinde 12 kilo birden verdim ve 45 kilo oldum. Boyum ise 164 cm. Gün geçtikçe zayıflıyorum. Yemek yemek aklıma bile gelmiyor. Acaba şu mankenlerin hastalığı bulimia mı oldum? Sinirlerim çok bozuk. Bana akıl ver.
n RUMUZ : ZAYIFLIYORUM
Herkeste aşırı bir zayıflama merakı var. Ancak bu anlattığın Bulimia değil, Anoreksiya... Bulimiya hiç durmadan aşırı yemek yeme ve ardından da kusma şeklinde, kendini buzdolabının önünden koparamayan insanların hastalığı. Anoreksiya ise zayıflama merakına kapılıp, giderek yemeği azaltma sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Son olarak bu hastalığa yakalanan ünlü manken Eva Herzigova’nın fotoğrafları yayınlandı gazetelerde; korkunç bir hale gelmiş. Her iki hastalık birbirini izliyor ama tedavisi de var. Acilen bir hastanenin psikiyatri merkezine başvurmalısın.
Erkek arkadaşım üniversiteye devam etmemi istemiyor
Sevgili Güzin abla, ben 19 yaşında bir genç kızım; bu sene üniversiteyi kazandım ama erkek arkadaşım üniversiteye gitmemi istemiyor.
O da henüz 20 yaşında ve askere gidecek. Üniversite benim büyük hayalimdi, hayallerimi ertelemek istemiyorum; ama onu da bu konuda ikna edemiyorum.
Üniversitede onu unutacağımı, yerini başka birinin dolduracağını zannediyor. Ama ben onu çok seviyorum; ondan başkasını düşünemezken o benim onu bırakabileceğimi düşünebiliyor.
Okul kaydım iptal olacak, ama ben iki arada kaldım. Gelecekte bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz. Ben sadece daha iyi bir gelecek için okumak istiyorum ama o buna karşı çıkıyor. Çok zor durumdayım. n RUMUZ:KARARSIZ
Kızım hayatta en önemli şey, insanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli bir mesleği, büyüklerimizin dediği gibi bir altın bileziği olmasıdır. Ne yazık ki, ülkemizde bin bir zorlukla kazanılan ve tamamlanan üniversite eğitiminden sonra, gençler bekledikleri gibi bir iş bulamıyor.
Yine de bir meslek sahibi olmak, günümüzde herkes için gerekli. Bir kadın da, eğer günün birinde zor durumda kalmak, ömür boyu eşine bağımlı yaşamak istemiyorsa; mutlaka güvenilir bir mesleğe sahip olmalı. Binlerce gencin, girmeye çalıştığı ve başaramadığı üniversite hakkını kazanmışsın.
Daha ne istiyorsun? Sevdiğin gencin bencilliğine boyun eğmemelisin. Onu ikna etmek için elinden geleni yap ve mutlaka ama mutlaka üniversiteye devam et. Eğer sana bu kadar güvenemiyorsa, zaten aranızdaki ilişki sorgulanmalı. Bence bu güvensizlik sana değil, kendine karşı.
Çok sevgili dostlarım ve dostum olarak bildiğim okurlarım, Ramazan Bayramı’nızı kutlar; sağlıklı, huzurlu ve mutlu nice bayramlara ulaşmanızı dilerim...