Paylaş
Bir öğretmen hayatımı değiştirdi
Yıl 1967, aylardan ekim. Okullar açılalı yaklaşık bir ay olmuş. Ancak bizim köye öğretmen ataması olmadığı için okulumuz kapalı. Eğer okulumuz açılırsa bu yıl ilkokul son sınıfa (beşinci sınıf) gideceğiz.
Okulumuz bir öğretmen odası bir de derslikten ibaret ve yaklaşık doksan öğrencisi var. Okulun kapalı olmasını dert eden bazı aileler, çocuklarını akrabalarının yanına komşu köylere veya şehre göndermişler. Bizimkilerin böyle bir derdi olmadığından bana da beklemekten başka bir şey kalmadı.
Kasım ayının sonlarına doğru okula bir öğretmen atandığı dedikodusu yayılmaya başladı. Gerçekten de bir hafta sonra yeni öğretmenimiz köye geldi. Okula geldiği o pazartesi gününü dün gibi hatırlıyorum.
Okulun bahçesinin giriş kapısının yanına her zamanki gibi sıraya dizilmiş uzaktan öğretmenimizin gelişini beklemiştik. O da vakur adımlarla gelmiş, bize “günaydın” demişti. Hepimiz bir ağızdan “sağol” diye karşılık vermiştik.
Hepimizin başını okşamış, bizleri sevmişti. Benim de birden ona kanım kaynamıştı.
Öğretmenimiz süratle işe koyulmuş, ders programını oluşturmuş, derslere başlamıştı. Beş sınıf aynı dershanede eğitim gördüğü için ders programları da karmaşık oluyordu.
Öğretmenim bu arada benim derslerime özen gösteriyor, daha iyi bir öğrenci olmam için elinden geleni yapıyordu. Yılsonunda beşinci sınıftaki beş arkadaş mezun olarak okul hayatımızı bitirdik.
Bir arkadaşımız İzmir’de terzinin yanına çırak olarak gidiyordu, diğerlerimizin ise geleceği belliydi. Hepimiz köyde çiftçi olacaktık. Öğretmenimiz babama “Gani Amca senin bu çocuk okumaya meraklı, onu ortaokula yazdıralım” dese de babam pek oralı olmadı.
Eylülde ortaokul kayıtları bitmek üzereyken sevgili öğretmenimiz son defa şansını denedi. Biraz da damarına basarak babama “Gani Amca belli ki senin niyetin yok, bırak velisi ben olayım, senin bu çocuğu ortaokula kayıt ettireyim” deyince babam, “biz babası değil miyiz” diyerek olur verdi.
Bir hafta sonra kendimi ortaokulda buldum. Başarılı bir ortaokul hayatım ve sonra Kuleli Askeri Lisesi...
Kendisiyle hâlâ görüşürüz. Her Öğretmenler Günü’nde mutlaka ararım. Telefonda sesimi duyduğunda, mutlu olur sesi titrer. İşte bir öğretmen bana dokundu ve hayatım değişti...
Muzaffer Özkan
Paylaş