Paylaş
Feyza Hanım, ben 49 yaşında bir okurunuzum. Eşimle 25 yıl önce anlaşarak evlendik. O yıllarda eşini kendin seçmen büyük ayıptı. Sırf bu yüzden ailem bana cephe aldı. Ama ben diretince kabul etmek zorunda kaldılar.
Her şey, geleneklere uygun şekilde yapıldı, telli duvaklı gelin oldum.
Evliliğimin ilk dört yılında ufak tefek kavgalarımız oldu ama galiba gözlerimde bir perde vardı, gerçekleri göremedim.
Evlendiğim o adam gitmiş, yerine korkunç biri gelmişti.
Tabii aileme bir şey anlatamıyordum, çünkü “Biz zaten biliyorduk böyle olacağını” diyeceklerdi.
Yıllarca her yaptığını sineye çektim. Evliliğimin beşinci yılında hem de hamileyken beni aldattı.
Şüpheleniyor ama yakıştıramıyordum. “Bana bunu yapmaz, evleninceye kadar o kadar mücadele ettik, bu kadar da acımasız olamaz” diyordum.
Ama çocuğum 2 yaşındayken evime hiç tanımadığım bir kadın çıkageldi, “Biz birbirimizi seviyoruz, çekil aradan” dedi.
Meğer eşimin sürekli beni aşağılamasının, hakaretlerinin, benden uzaklaşmasının nedeni bu kadınmış.
Eşimle sürekli kavga ediyorduk. Öyle ki iş, “gözünün üstünde kaşın var” boyutuna gelmişti. Salatanın içine doğradığım soğan bile kavga sebebiydi.
Tabii şiddet de uyguluyordu. Yürüyüşüm, konuşmam, yemek yiyişim, seyrettiğim dizi bile suç oldu. “Yalan Rüzgarı” dizisi meşhurdu o zamanlar, güya beni onu seyrettiğim için aldatmış!
Bunu söyleyen; üniversite mezunu, Türkiye’nin büyük kentlerinden birinde doğup büyümüş bir adam. Varın gerisini siz hesap edin.
En sonunda, sırf o kadınla birlikte yaşayabilmek için beni küçücük çocuğumla evden kovdu.
Çalışmıyordum, beş param yoktu. Mecburdum ailemin yanına dönmeye. Tabii baba evine dönünce, babam sağ olsun açtı çenesini.
Toplum baskısı, ailemin tutumu, çocuğumun o üzgün hali beni yedi bitirdi.
1,5 sene baba evinde kaldım. Ailem kesinlikle boşanmama izin vermedi. Babam “Ben seni uyardım, kendin istedin, çekeceksin. Asla boşanmak yok. Ben etrafa ne derim?” diyordu.
Tabii bunların üstüne tıpış tıpış geri dönmek zorunda kaldım.
Yıllardır psikiyatrisiler, ilaçlar, özgüven eksikliği içinde yaşamaya çalışıyorum.
Bu arada psikolojisi bozuk bir çocuk yetiştirdim. İçim acıyor. Ona iyi bir hayat sunamadım.
Çocuğum şu anda 20 yaşında ve ikimizden de nefret ediyor. Acı ama gerçek. Çok da haklı.
- Rumuz: Yaralı ceylan
Sevgili kızım, ihanet eden erkeklerin ilk yaptıkları eşini beğenmemek ve devamlı eleştirmek, aşağılamak.
Keşke geri dönmeyip bir şekilde hayatını kazanmanın yollarını arasaydın, kendine yeni bir yaşam kurabilseydin.
Dediğin gibi o ortamda büyüyen çocuğun ruh sağlığı yerinde olmuyor.
Biliyorum, kolay değil öyle hemen boşanmak. İnsan sonrasını düşünüyor ama hiç kimse vazgeçilmez değil.
Her gün ölmektense bir kere ölmek evladır.
Paylaş