Lise son öğrencilerini kimse düşünmüyor

Ben 17 yaşında, ÖSS’ye hazırlanan bir gencim. Benim sorunum aşk, sevgi değil; sorunum okullara getirilen yeni not sistemi...

Belki haberiniz vardır, artık dönem sonlarında karnelerde gözüken notlarımız 1, 2, 3, 4, 5 değil de 100 üzerinden olacak. Herkes hak ettiği notu almış olacak dolayısıyla. Biz lise son sınıflar için de oldukça önemli olan "diploma notu" da 100 üzerinden verilecek. Puanlama sistemi olduğu için çok büyük bir çoğunluğun diploma notları düşecek. Üniversiteye girme şansımız da...

Evet, gerçekten adil bir sistem bu. Ancak göründüğü kadarıyla hiç kimse biz lise son öğrencilerini düşünmemiş. Dönem ortasına gelmişiz, çalışıyoruz, testlerin yoğunluğundan zaman ayırabildiğimiz kadarıyla okula yetişiyoruz. İyi bir not aldığımızda "Bu nasılsa karneme, dolayısıyla diploma notuma yüksek bir not olarak geçecek, burada bıraksam iyi. Ben şimdi gidip testlerime devam edeyim" diye düşünüyoruz. Ve dönemin sonuna gelmişiz, bizlere diyorlar ki "Bu yaptıklarınız yeterli değil, son sınıf filan dinlemeyiz, daha çok çalışın, okul için de çalışın, ancak o zaman yüksek not veririz sizlere"...

Bunca sene bizi 5’lik sisteme koşullandırmışlar ÖSS için ve bir anda her şeyi altüst edebiliyorlar. Peki bizim burada suçumuz ne? Senenin başında getirselerdi bu sistemi yine bir derece, ama önümüzde topu topu 5 ay kalmış.

Benim gibi birçok arkadaşım, hatta binlerce arkadaşım da bu durumdan mağdur. Bu durumun düzeltilmesini istiyoruz. Sesimizi duyurmamıza yardım ederseniz seviniriz.

RUMUZ: CAN-SU

Sevgili genç okurum, eğitim sistemimizin mutlaka değişmesi gerekli; özellikle de tüm gençlere üniversite kapılarının açılmasını sağlayacak bir sistem şart ülkemize. Umarım büyüklerimiz bunu düşünüyorlardır ve bir gün gerçekleşir. Yoksa sizler daha çok üzüntü çekeceksiniz, dolayısıyla sizlere umut bağlamış aileleriniz de...

Ancak sana hak vermediğim bir konu, sadece testlere yönelip lise eğitimini biraz askıya aldığınızı görmem... Bu çok yanlış. Evet, belki sizi tümüyle üniversiteye yönlendiriyorlar, ama inan tüm yaşam sadece üniversite değil. Lise derslerinizi bir kenara atarak çok şey kaybediyorsunuz. Çok çalışmak zorundasınız, haklısın, başka çare yok. Şimdilik bu böyle görünüyor.

Bir insan nasıl bu kadar sevilebilir

Sevgili Güzin Abla, ne olur bu yazımı yayınla... Çünkü aşkım elimden gidiyor; onu ne kadar sevdiğimi anlasın artık.

Kır çiçeğime: "Sözün bittiği yerde sükunet başlar, oysa ben artık dayanamıyorum. İçimdeki yangının susmasını bekleyemiyorum. Benliğim beni alıp meçhullere götürürken, bir insan, bir insanı bu kadar nasıl sever Allah’ım? Nasıl koyar elleri kadar küçük olan yüreğine, nasıl böyle bir sevda yeşertir bedeninde gözyaşları ile sulayarak? Seni çok sevdim ben, varlığımı adayarak... Sendin tek istediğim hayatıma güneş gibi doğman için... Şimdi gidiyorsun, ardına bakmadan meçhul bir yolculuğa sürükleniyorsun. Artık yabancılaşan vücuduma inat ben senin bedeninde yaşamaya çalışacağım; en gizli yerde, kalbinin bir köşesinde...

Sezen şarkıları ile senli hayallere dalacağım. Hani ben var ya, bir mecnun yarattığın ben; seninle yaşayıp seninle yaşlanacağım kır çiçeğim. Seni hiç unutmayacağım."

RUMUZ: MEÇHUL ŞAİR

Bu güzel duygulu satırların umarım hedefini bulur, o sevilen yüreği etkiler, oğlum. Ancak sana şunu da söylemeliyim ki, büyüklerimizin de dediği gibi, böyle büyük aşklar hep kavuşamamış, birleşememiş aşklardır. İnsan kavuştuğunda ne yazık ki büyü bozuluveriyor. Aşk bir süre sonra alışkanlığa dönüşebiliyor. Keşke hep böyle sürse...

76 yaşında bir okurunum

Sevgili Feyza Hanım; ben 76 yaşında bir okurunuzum. Güzin Hanım’ın yazılarını hiç kaçırmadım. Aynı şekilde senin de kaçırmıyorum kızım. Bu yazıyı 16 yaşındaki torunuma yazdırıyorum, çünkü seni çok takdir ediyorum yavrum. Böyle bir devirde gençlerimizin, kendini yalnız hissedenlerin, ruhsal açıdan çöküntüye uğramış insanlarımızın dertlerine yardımcı olabilmek, bunu en iyi şekilde başarabilmek her baba yiğidin hakkı değil.

Ben 76 yaşında, tecrübe sahibi olmama rağmen inan senden birçok şey öğreniyorum. Ömrüm yeterse ve sizler bu yazımı yayınlarsanız okumaktan haz alacağım. Çünkü benim duygularımı öğrendiğinizi anlamış olacağım. Yaptığın işte kültürünle, bilginle, tecrübenle gençlere umut ışığı oluyorsun kızım. Seni çok kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum; her şey gönlünüzce olsun...

RUMUZ: YAŞLI CADI

Sevgili büyüğüm, aslında bu tür yazılara köşemde yer verme alışkanlığım yok, ama yazınızın köşemde yayınlanmasını ve okumak isteğinizi geri çeviremedim.

Bu yazı yüreğime su serpti. Çünkü ender olsa da zaman zaman köşemi küçümseyenler çıkabiliyor. "Siz kendinizi insanlardan üstün mü görüyorsunuz da öğüt veriyorsunuz" gibi sitemler gelebiliyor. Bu yazınız onlara çok güzel bir cevap oldu. Hem bunun sizin gibi olgun bir hanımefendi tarafından yazılmasının anlamı çok daha farklı. Size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Yalnız bir noktaya dikkat çekmeden edemeyeceğim. Neden kendinize Yaşlı Cadı rumuzunu yakıştırdığınızı anlayamadım. Eğer bu rumuzu torununuz bulduysa, sanırım size haksızlık etmiş ya da siz kendinize haksızlık ediyorsunuz. Siz ancak tatlı bir büyükanne olabilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları