Paylaş
Hayır! İmkansız bir aşkın peşinde gençlik yıllarını karartmış bu genç hanım gibileri var hâlâ... Aslında kendi de farkında bu sevginin imkansızlığının. Ve şükürler olsun ki, o erkeğe hiçbir şey hissettirmemiş. Çünkü o adam umutsuz aşkından yararlanmak isteyebilirdi. Onu bir çıkmaz sokağa sürükleyebilir, geri dönüşü olmayan bir maceraya kapılmasına yol açabilirdi. Ben yine de şanslı olduğunu düşünüyorum. Eninde sonunda bu sevdadan vazgeçecek. Yeni bir dünyanın kapıları açılacak önünde ve bir gün bir başkası için çarpacak yüreği. Bundan eminim. Umutsuzluğa asla kapılmamalı insan. Neyse ki ömür boyu bir kez aşık olmuyor bu yürek...
Aşkın sadece acı veren yüzünü tanıyorum
Değerli Güzin Abla, okurlarınızın da sık sık belirttiği gibi, dertlerimizi dinleyen ve bize yol gösteren birine içimizi dökmek çok güzel bir duygu...
Samimiyetiniz, altın kalbiniz size güvenmemizi sağlıyor. Pek çok insana satırlarınızla umut veriyorsunuz. Bana da yazacağınız cevap kendimi çok daha iyi hissetmeme yardımcı olacak. Çünkü buna ihtiyacım var.
Eskiden olsa “gönül meselesi” deyip küçümserdim. Ama öyle değilmiş Güzin Abla. Herkesin sıkıntısı kendisine büyükmüş.
Ben 25 yaşında, çalışan bir kızım. Çok şükür, kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum, maddi açıdan bir sıkıntım yok. Ama gelgelelim sorunum gönül kırgınlığı...
Aynı yerde çalıştığımız birine aşık oldum ben, üstelik altı yıl önce. Ama bu kişi evliydi. Ara sıra karşılaşır, merhabalaşırdık, hepsi bu.
İmkansız bir aşk olduğunun başından beri farkındaydım. O yüzden unutmaya, bu duyguyu kalbime gömmeye çalıştım. Fakat nafile, geri dönemedim... Takıntı deyin, hastalık deyin, aşk deyin... Her neyse, ne yaptıysam unutamadım...
Geçtiğimiz yıl o başka bir şehre taşındı. Artık bağımız tamamen kopmuştu. O kadar üzüldüm, o kadar kötü günler geçirdim ki anlatamam. Zor toparlandım.
YILLAR BOŞA GİTTİ
Şimdi daha iyiyim. Fakat geriye dönüp baktığımda en güzel yıllarımın boşa gittiğini düşünüyorum.
Çok istememe rağmen bu duygudan hiç kurtulamadım. Boş yere canımı acıttım.
İnsan duygularına söz geçiremiyor işte. Hastalığının farkında olmak, çare aramak ama bulamamak gibi bir şey bu. Başka duygulara yönelmek istedim, hayatımda birisi olsun istedim, o da olmadı. Ya beni beğeneni ben istemedim ya da beğendiğim kişiler bana yaklaşmadı.
Bazen unutur gibi oluyordum, sonra ufacık bir şey bana onu hatırlatıyordu. Bu yalnızlık, çaresizlik ve kavuşamama hali beni yedi bitirdi.
MUTLULUĞU HİÇ TATMADIM
Boğuluyormuş hissine kapılırdım bazen. Kimseyle de paylaşamazdım. Çünkü aşkların çabuk tüketildiği bu dönemde “Birini yıllardır karşılıksız seviyorum” deyince kimse anlamaz, hatta güler geçerdi...
Şimdi aşkın sadece acı veren yüzünü tanıyorum ben...
Mutluluğu, huzuru hiç tatmadım. Huzursuz ve bencil biri olup çıktım. Etrafımdaki mutlu çiftleri görünce kıskandım. “Ben niye mutluluğu hak etmiyorum” diye kendime sorup durdum.
Sizce suçlu kim burada Güzin Abla? Unutmak istedim ama bir türlü beceremedim. Hiç kolay değil silip atmak.
Elimden geleni yaptım ama olmadı. Onu gördüğüm anda her şey yeniden başlıyordu. İş değiştirmem mümkün olmadı.
O da suçlu değil, muhtemelen hiç anlamadı ona karşı hissettiklerimi. Sonuçta yalnız, mutsuz kalan ben oldum. Sizce bir gün her şeye baştan başlayabilir miyim? Aşkın güzel yüzüyle tanışabilir miyim?
Rumuz: Turkuaz deniz
Paylaş